Bölüm 2

114 8 11
                                    

Merhaba ben Park Jimin.20 Yaşındayım.Ve barda garsonluk yapıyorum.Bu halde olmamın sebebi ailemin olmaması..10 yaşımda yetimhaneye verildim..Ailem'in tek isdeği benden kurtulmakdı ve öylede yapdılar.Beni yetimhaneye bırakıb yurtdışına çıkmışlar yani õyle biliyorum.O kadar yalvardım ki,beni bırakmasın,bana sahib çıksınlar ama yapmadılar.Arkalarına bile bakmadan çekib gitdiler.O olanlar hala şerit gibi aklımdan geçiyor..

10 yıl önce~ Flashback

Jm: Anne lûtfen beni bırakmayın yalvarıyorum

Jm anne: Of sıkıldım senden Jimin nasıl bir evlatsın sen?!

Jm: Anne sõz veriyorum senin sôzünden çıkmayacağım.Oyuncaklarımı yerden toplayacağım,yemeğimi yere dökmeyeceğim lütfen anne

Jm baba: Ehh Yeter be hadi git artık biz yokuz bundan sonra

Jm: Baba lûtfen beni yanlız bırakmayın.Ben korkuyorum anne lütfen..

Jm anne: Git artık Jimin ben yaşamak istiyorum ölmek değil bıkdım artık senden!

Flashback end~

Olanları yeniden düşündüğümde gözlerimin dolduğunu fark etdim..Elimin tersi ile gõzlerimi sildim.Bu hayat da hiç bir zaman hakk etmeyen insanlar için ağlamayacağım.Nede olsa hayatım devam ediyor ve ben kendi ayaklarımın üzerinde durmayı başarıyordum.Onlara ihtiyacım yokdu.Ve asla olmayacakdı.Dediğim gibi evimi geçindirmek için garsonluk yapıyorum ve çalışdığım barın patronu çok katıdır hatda bir dafa'sında az kalsın beni kovuyordu ve nedeni "güzel hizmet" etmememdi.Nasıl gûzel hizmet edeyim adama?! Adam bana yatak teklifi etmişdi.Bende yumruğu geçirmişdim yûzüne.Adam yarı baygın halde yerde yatıyordu.Hala utanmadan bide bana "1 gecelik benim o lütfen " bende dayanamadım ve karın boşluğunu bir yumuruk daha koydum.Şimdi hazırlanıb işe gitmem gerekiyordu.Iş saat'im akşam saat 21:30 başlıyordu ve şu an saat 21:10'du hemen odama çıkıb üzerimi değiştirdim.Ardından çantamı ve anahtarları alarak evden çıkdım.Işim evime ne uzak nede yakındı.Hemen koşmaya başladım çunki gec kalıyordum eğer bir daha geç kalırsam beni işden atacaklarına adım gibi emindim.

Jeon Jungkook~

Dışarıya dolaşmaya,sonlarını getireceğim insanları keşf etmeye çıkmışdım.Herkes çok farklıydı yada, ben çok farklıydım.Normal bir insan gibi giyinmişdim ve bu yüzden hiç kimse benden şüphe duymuyordu....Biraz daha gezindiğimde bana çok uzak olmayan bir bar gõrdüm.Bu yerlerden oldum olası nefret ediyordum.Ama bu defa cidden merak etmişdim.Bu yüzden girmek istiyordum.Insan gõrünümlü olduğum için sorun yokdu..Cebimden siyah maskemi çıkarıb, takdım.Ellerime cebime koyarak içeri'ye yavaş-yavaş ilerledim.Kapıyı açıb içeri girdiğimde maske taksamda yoğun alkol kokusunu ala biliyordum.Bir boş masa seçib oturdum.Arkalarda oturmuşdum.Dikkat çekmek istemiyordum.

Park Jimin~

Önlüğümü takıb işimin başına geçdim.Bu gün çok sipariş olduğu için çabuk çalışmam gerekiyordu.

Min-jun: Jimin bir az çabuk olsana bu siparişleri de götür.Ve mekana yeni biri geldi ilk defa gõrüyorum sanırım. Bir işi becer ve ona güzel hizmet et tamammı!

Jm: Insanlar bana saygısızlık yapmadıkca işimi en iyi şekilde yerine yetireceğim bay Min-jun.

Bay Min-jun bana sert bakış atıb, çıkmışdı.Bu adamdan nefret ediyordum.Sözde patronun yardımçısı.Puhahah kendini bişey sanan ahmak.Bende işde onun dediklerine katlanmak zorundaydım..beyaz önlüğü çıkarıb siyahını giymişdim.Ve elime not defreti alarak içeri geçmişdim.Yoğun alkol kokusu miydemi bulandırmışdı açıkcası.Bende aldırış etmeden yûrümeğe başladım.Mekana yeni gelen adamı arıyordum.Ama nerde bu adam?! Ah sanırım arkada siyah giyinen adam.Usdumu silkerek yanına ilerledim..

Jm: Merhaba efendim

Jeon Jungkook~

Yoğun alkol kokusu artık git-gide katılaşıyordu.Bu yûzden biran önce burdan çıkmak istiyordum.Tam ayağa kalkacağım sırada sarı saçlı,1.74 boylarında,beyaz tenli ve dolgun dudaklı bir erkek yakınlaşdı bana doğru.Çok gûzel kokuyordu...Ah olamaz,hayır lûtfen şimdi değil.Canım kan çekiyordu karşımda duran çocuğu ısırmak istiyordum.Ve tam oturduğum masanın karşısında durduğundan kokusunu daha net duya biliyordum.

Jm: Merhaba efendim

Biraz durdukdan sonra kalın çıkan sesimle cevapladım.Yûzüne tam bakamıyordum çünki gözlerimin kan kırmızısı olduğunu biliyordum.Ne zaman canım kan çekse hep bõyle oluyor, dişlerim sivrileşiyordu.

Jk: Merhaba?

Jm: Bir şeyler istermisiniz?

Jk: Evet aslında istiyorum kan kırmızısı şarap ala bilirmiyim?

Jm: Tabiki hemen getiriyorum efendim.

Yanımdan uzaklaşmışdı.O zaman kendimi sanki bir boşlukdaymışım gibi hiss etdim.Cidden o çok mükemmel gözüküyordu.O benim olmalıydı.Ve tabiki olucakdı.Onu gõrduğumde yıllarca tatmadığım duyguyu tatmışdım.Peki bu duygunun ismi neydi?!

Jm: Buyurun efendim şarabınız.

Jk: Teşekkûr ederim.

Jm: Bişey değil efendim.Başka bir isdeğiniz varmı?

Jk: Peki senin kan kırmızısı şarabın nasıl Park Jimin?

Jm: Anlamadım?

Jk: Kanını diyorum.Nasıl güzelmi?

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Selam naberr
Yeni hikayeye başladığım için aşırı heyecanlıyım
Neyse umarım beyenirsiniz 
Lütfen hikayemi okuyanlar bana destek olun cidden çok uğraşıyorum
Yeni bölümde gõrüşürüz 💋


Bloody Love/JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin