saat 08.15 alarmımın çalmasıyla uyandım
. günlerden perşembeydi yani benim uğursuz günüm. eğer elimde olsaydı bugün yataktan hiç çıkmazdım. ama maalesef öğrencilerin 1. sınıfa başladıklarından itibaren karar verme hakları ellerinden alınıyordu. buna bizzat şahit oluyordum.
şu anda falanca lisede 11. sınıftaydım. ailemle İstanbul da yaşıyorum bir kardeşim yoktu olmasını da istemezdim zaten. ama her neyse zorla da olsa yataktan kalktım ve lavaboya gittim. annem ve babam aynı hastanede doktor olarak çalışıyorlardı sabahları erken gittikleri için her şeyi kendim yapıyordum
yani genellikle okulu asmayı seven birisiydim ama maalesef bu dönem ki bütün devamsızlık haklarımı kullanmıştım başıma dert açmamak için 1,2 ay dayanmak zorundaydım lavabodan çıkıp tekrar odama döndüm
bazen buranın odam değil de savaş alanım olduğunu düşünüyordum hani derler ya, iğne atsan yere düşmez bence bu deyimi benim odamı anlatmak için bulmuşlar ama garip olan şu ki ben odamı böyle seviyorum asıl toplu olduğu zaman ben hiç bir eşyamı bulamıyordum
saat 08.25 ti ders 5 dakika sonra başlıyordu ve ben daha giyinmemiştim bile hadi bakalım Arya şimdi giyecek bir şey bulabilecek misin etrafımda ki en yakın giysi yığınına doğru ilerledim ve elime rastgele bir sweatshirt aldım temiz olduğundan emin olduktan sonra giydim
geriye kaldı saç ve makyaj saçlarımla oynamayı pek sevmediğimden hızlıca bir tarayıp makyaj işini halletmeye başladım hemen gözlerime kısa kuyruk eyeliner ve rimel sürdüm dudağıma da hafif renkli bir gloss sürdükten sonra hazırdım çantama rastgele bir kaç kitap attım ve anahtarımı aramaya başladım
10 dakikalık arama çalışmasının sonunda buldum orada ne işi vardı bilmiyorum ama fırının içinde buldum tam evden çıkacakken bir şey fark ettim
. pantalon yerine yanlışlıkla barbie li pijamamı giymiştim kaç tane pijaman var senin diye sormayın çünkü tam bir pijama koleksiyoncusuyumdur hemen odama girip bu sefer doğru pantolonu giydikten emin olduktan sonra evden çıktım
ben şuna inanırım, madem bu dünyaya bir defa geliyoruz o halde kendimize neden sınır koyuyorduk ki yaşıyorsak hakkını vererek yaşamalıydık o yüzden bende şu an da ters yönden kulağımda kulaklıkla insanlara omuz ata ata ilerliyordum çünkü... çünküsü yok canım istiyordu
okulun kapısının önüne geldiğimde ise saat 09. 01di benim için rekor bir süreydi içeriye girmek üzereyken kafamda hafif bir sıcaklık hissettim elimi saçlarıma götürdüğümde hiç bir şey olmadığını fark ettim belki de yanlış hissetmiştim
sınıfın kapısının önüne geldim ve kapıyı tıklatıp içeriye girdim herkes bana bakıyordu ne vardı yani herkes okula geç gelebilirdi ama herkes yetmezmiş gibi bir de gülmeye başladılar sanırsın kafama kuş sıçtı. hocanın sınıfta olmasını umursamadan ne var , neye gülüyorsunuz söyleyin de ben de güleyim, diye bağırdım
milada yani en yakın arkadaşlarımdan birisi sorumu cevapladı, şeyy kafana kuş sıçmış.
has... iyide ben şaka yapmıştım çantamı sıraya fırlattıktan sonra lavaboya gittim Milada ve Nisa da peşimden gelmişler
Milada" günaydın gün ışığım, nasılsın"
nasıl mıyım sabah sabah kafama kuş sıçmış nasıl iyi olabilirim ki
Arya[yani ben] "harikayım sabah sabah kafama kuş sıçmış bundan güzel ne olabilir ki öyle değil mi Nisa," diye homurdandım.
Nisa" sana da günaydın Arya."
nihayet kafamı temizlemeyi bitirmiştim ama hala kendimi iğrenç hissediyordum kendimi anca eve gidip güzel bir duş alabilirsem ancak öyle iyi hissedebilirim
Arya " hadi kafeteryaya gidelim"
Milada" şey hoca kızmaz mı"
oyy benim masum kuşum asla pis işlere bulaşmakta istemez
Milada babası bir trafik kazasında ölünce annesini üzmemek için her dediğini yapıyordu acısı aslında çok büyüktü ancak o hiçbir şey olmamış gibi davranmayı tercih ediyordu bilemiyorum belki de babası öldüğünde çok küçük olduğu için ve onu hiç tanımadığı için de az tepki veriyor olabilirdi ya da zaman acısını yavaş yavaş dindiriyordu...
her neyse daha dersin bitmesine 15 dakika vardı ben 15 dakika daha bekleyemezdim[zaten bugün derse hiç girmemiştim ama olsun]
Nisa, Siktir et hocayı hadi gidelim kahveler benden
Nisa ve Miladayla uzun yıllardır arkadaştık tabi ki bu arkadaşlık çoğu çocuk gibi annelerimizin arkadaş olmasından kaynaklanıyordu ama sanki üçümüzde birbirimiz için yaratılmıştık hepimiz birbirimizin bir eksiğini tamamlıyordu
Nisa ve Milada dışında 2 tane daha çok yakın olduğum arkadaşım vardı Mert ve Baran
evet onlarla da çocukluk arkadaşıydık ve şu anda da aynı sınıftaydık
Nisa milada ve ben kahvelerimizi alıp kafeteryadaki masalara geçtik
biz oturup sohbet ederken 15 dakika sonra zil çaldı daha sonra Mert ve Baranın yanına yani sınıfa çıktık
![](https://img.wattpad.com/cover/369166718-288-k449117.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIYAMETİN PROVASI
Mystery / Thrillerzamanımız daralıyordu her geçen zaman aleyhimize işliyordu her geçen gün yeni sırlar öğreniyorduk bu oyunda kendimize bile güvenemezdik her şey anne ve babamın öldürülmesiyle başlamıştı ondan sonra cinayetlerin ardı arkası kesilmemişti peki katilin...