Bonnie'nin ağzından...
Offf, bu saatte burası neden bu kadar kalabalıktı ki? Normalde böyle olmazdı. Ama eğer bunu düşünerek öylece durursam treni de kaçıracağım. Hızlıca bir bilet alıp trene biniyorum. Ama tren tıka basa dolu, hiç yer yok! Diğer vagonları aramaya başlıyorum ve son vagonda, en köşede bir yer buluyorum.
Camın kenarında; benim yaşlarımda, elinde mavi bir balon tutan, garip görünümlü bir çocuk var. Yaz günü kim bere takar ki?
Her neyse, yanındaki yer boş. Oraya oturuyorum ve kulaklıklarımı takıyorum.
Gus'un ağzından...
Az önce birisi yanıma oturdu. Şöyle bir dönüp bakıyorum. Pembe saçlı, kafasında bisiklet kaskı olan (kim dışarıda bisiklet kaskı takar kı?), 13-14 yaşlarında bir kız.
Sonra kafamı cama çevirip duvarları izlemeye devam ettim. Bugün liseye başlıyorum. Önceden yaşadığım yetimhanenin ortaokuluna gidiyordum. Ama son 2 aydır başlayacağım lisenin yurdunda yaşıyorum. Odam tek kişilik, güzel. Bu arada, balonlara bayılırım. Neden bilmiyorum, bana güvende hissettirirler. En sevdiğim ise bu elimdeki mavi balo-. Dur bir dakika!
Kızın kulaklığından bir müzik sesi geliyordu. "Cheer Up" mı dinliyordu? Aman Allah'ım, bu en sevdiğim grubun şarkısıydı! Tam kızla bir sohbete girmek için cesaret bulmuştum ki ineceğim istasyona geldik. Mecburen indim. Umarım o kızı bir daha görürüm.
Derken bacağımda bir sızı hissettim. Olamaz, yaram yine kanıyordu. Oysaki yara bandını daha yeni değiştirmiştim. Lavaboda yaramı temizledim, yeni yara bandını taktım ve okula doğru yürümeye başladım...