Melez 'YuJae 🔞

Bölüm 17

“Sizin işlerinizle meşgul olmanız gerekmiyor muydu?” diye konuştuğunu duydu birinin Yuta. Bu Joshua'nın sesiydi.

Ardından Jaehyun karşılık verdi.
“Bu saatte burada ne işin var?” 
Sesi yeni uyandığı için garip çıkıyordu.

Yuta esnedi ve Jaehyun'un kolları arasında kıpırdandı. “Her şey yolunda mı?”

"İyi olduğunuzu görmeliydim prensim. Henüz yüzünüz bile iyileşmedi.”
Joshua iğneleyici bir ses tonuyla söyledi. Jaehyun'dan nefret ediyordu, gerçekten.

Yuta Joshua'nın baktığı yeri takip ederek arkasına döndüğünde Jaehyun'un gözlerini kıstığını gördü. “O şeyden gerçekten hoşlanmıyorum.”
Joshua'yı kastediyordu. "Sanki benim bir prens olduğumu bilmiyor."

Joshua iç çekti.
“Hislerinizin karşılıklı olduğundan eminim ama siz benim hiçbir şeyim değilsiniz. Benim prensim Majesteleri Yuta ve yalnızca ona saygı duyarım."

Jaehyun onu umursamadan Yuta'yı kendisine çevirdi ve yüzünü öpmeye başladı. Elleri de rahat durmayıp küçük vücuduna dokunuyordu.

"Yalnız değiliz Jaehyun.”

“O küçük ucubeyi saymıyorum.”

“Hey. O hizmetli olabilir ama benim arkadaşım Jaehyun!.”

Jaehyun iyi durumdaki yanağını okşadı. “Bunu biliyorum. Aksi halde çoktan onun o sevimsiz kanatlarını sırtından koparmıştım."

Yuta göz devirdi ve Jaehyun'un tutuşundan kurtulup oturdu.
"Neyse. Joshua sen çıkabilirsin. Ben iyiyim, Jaehyun bana zarar vermeyecek."

Joshua bu fikirden hoşlanmasa da odadan çıktı.
Onun ardından Yuta, uzun saçlarını omzunun üzerinden arkasına atıp Jaehyun'a döndü. "Dün bir periyle tanıştım. Söylediği şeyler beni çok üzdü ve aklımdan çıkaramıyorum."

Jaehyun'da karşılık olarak uzandığı yerden doğruldu ve Yuta'yı çenesinden nazikçe kavrayıp kendisine bakması için yüzünü yukarı kaldırdı.
"Sana dışarıya çıkmamanı söylemiştim Yuta ve buraya da o iki periden başkasının girmesini yasakladım."
Tek kaşını kaldırdı.

Yuta gözlerini kaçırdı.
"Beni buraya hapsedemezsin Jaehyun. Çok sıkılmıştım bende terastan aşağıya uçup bahçeye çıktım. Hongjoong'un kölesiyle tanıştım. O güneyli bir peri"

"Seonghwa'yı diyorsun."
Jaehyun söyledikten sonra iç çekti.
"O Hongjoong'a ait Yuta. Onun için yapabileceğin bir şey yok. Ve şunu bil ki Seonghwa ya da diğer periler zaten daha iyi bir hayatı bilmiyorlar. Güneyde işler kuzeyde olduğu gibi deil."

"Öyle söylemesi kolay."
Yuta yeniden Jaehyun'un gözlerine baktı ama bu sefer sinirli görünüyordu.
"O kocaman ve iğrenç halkın, nazik değerli vatandaşlarıma zorbalık ederken hiçbir şey yapmadan bir süs gibi burada oturayım öyle mi?

"Yuta.. Yuta sakin ol."
Jaehyun perinin küçük bedenine sarıldı. Onun ağlamak üzere olduğunun farkındaydı çünkü.
"Sabırlı olman gerekiyor. Her şeyi düzelteceğim. Sen nasıl istiyorsan öyle olmasını sağlayacağım."
Biraz geriye çekildi ama hala periye sarılıyordu. "Ama önce planlarımın olması gerektiği gibi işlemesi gerekiyor."

Yuta kirpiklerini kırpıştırarak ona baktı.
"Ne planlıyorsun?"

"Plan sensin Yuta. Sen o kadar değerli bir kozsun ki farkında bile değilsin."
Perinin sevimli görüntüsüne yukarıdan bakarken iç çekti. "Elbette senden hoşlanıyorum ama başından beri hedeflediğimiz bir şey var. Ben ve izimdekiler. Tahtın üstünde Eunwoo'yu değil de beni görmek isteyenler."

Yuta anlamıyordu. Başını iki yana salladı. "Anlamıyorum, ben nasıl o kadar önemli olabilirim ki."

"Sen safkan perilerin sonuncususun Yuta. Güney peri krallığı bu özelliğini kaybedeli asırlar oldu. Kraliyet ailesi bile safkan değil. Ama sen ve senin ailen gerçekten soylu ve safkansınız."
Bu doğruydu. Yuta'nın annesi ve Yuta safkandı ama diğer kız kardeşleri değildi. Onların anneleri farklıydı.
Gerçekten de Yuta safkan perilerin sonuncusuydu.

Jaehyun henüz Yuta'nın bilmediği bir şey söylememişti. "Ee bunun ne önemi var?"

"Hongjoong ve Taeyong'u gördün değil mi? Onlar birer peri ve ork melezi. Orklar kadar güçlüler ve uçabiliyorlar bile ama büyüleri yok. Çünkü peri ebeveynleri safkan değildi."

"Sen Yuta. Benim bebeğimi dünyaya getirirsen ne olacak biliyor musun? Bu dünya üzerinde ki yaşayan en güçlü varlığın ebeveynleri olacağız."
Yuta'nın meraklı bakışlar atan sevimli gözlerine bakarken gülümsedi.
"Bütün ırkları bir araya getirip, tek krallık çatısı altında toplayabilecek kadar güçlü  bir prens.. ya da prenses."

"Perilerin büyüsü o kadar da güçlü değil Jaehyun." Yuta gerçekte de Jaehyun'u anlamamıştı.

"Çünkü sihriniz de bedeniniz ve doğanızla doğru orantılı. Peri sihrine sahip, güçlü bir elf ve ork melezi genlerini de bünyesinde barındıran bir canlı düşünebiliyor musun?"

Yuta sızlanıp Jaehyun'un tutuşundan kurtuldu. "Bebeğim hakkında öyle konuşma!" Jaehyun'a bağırdı. "Sanki o bir silahmış gibi."

Jaehyun, perinin itirazlarına rağmen yeniden ona sarıldı. "Üzgünüm Yuta, her şeyin düzelmesini ve istediğin gibi olmasını istiyorsan bebeğimiz ve sen en önemli anahtarsınız. Buna silah mı ya da değerli bir mücevher mi dersin bilemem."

Yuta'nın göğsüne bir ağırlık çöktü.
Böyle büyük bir sorumluluk... İstediği bir şey değildi. Ama Jaehyun haklıydı da. Zulme uğrayan ırkını ve diğerlerini de kurtarabilme şansı varsa.. evet Jaehyun haklıydı.

"Ama yine de bu odada hapis bir şekilde yaşamayacağım Jaehyun. Güvenliğimden o kadar endişe ediyorsan benimle ilgilen. Beni yanında tut. Odada böyle esir olarak değil."

"Korkuyorum Yuta. Eunwoo'nun seni istemesinden. O tahmin edemeyeceğin kadar tehlikeli biri."
Yuta'nın ne kadar önemli ve Jaehyun için değerli olduğunu bilmesini istemiyordu. İkiz kardeşinden nefret ediyordu.

Yuta, Jaehyun'un tutuşundan kurtuldu ve stresli bir halde büyük odada uçarken düşünüyordu. "O adamlara nasıl güveniyorsun? Hongjoong, Mingyu, Johnny ya da Taeyong fark etmez." Durdu ve kollarını göğsünde birleştirdi.

"Güveniyorum ve sende güvenmelisin."

Yuta

Manga anime karakteri gibi, şunun güzelliğine bkr msnz😔