4.Bölüm

545 9 0
                                    

İçinde kaybolduğum alışveriş merkezinde öylece yerde oturmuş önümden geçen kadınlı erkekli insan topluluğuna bakıyordum.

Vay be dememe ramak kalmıştı. Estetik denen melun illet Avrupa'ya da sıçramış bir veba gibi Avrupa'yı kasıp kavuruyordu.

Kalça estetiği mi desem yoksa göğüs estetiği mi desem kadınlı erkekli herkes illaki bir yerine estetik yaptırmış tıpkı bir zeytin gibi kendini çizdirmişti.

İçimden "Ah Yağmur bir de bakım... bakım.... diyorlar. Kim demiş ki arabalarda olan bakım bizde de yok diye. Arabalar bakım ve onarım için sanayiye gidiyordu bizse yamuk yumuk yerlerimizi düzelttirmek için estetisyene gidiyorduk.

Önümden geçen onca güzel insana hayıflanarak baktıktan sonra dudak bükerek kendime baktım. Ama bu öylesine bir bakış değildi. Alıcı gözüyle bir bakıştı.

Sanki evlenme yaşına gelmiş oğlum varda ona kız bakıyormuşum gibi bir bakıştı. Önce göğüslerime sonra da kollarıma ve bacaklarıma baktım.

Gördüklerim hoşuma gitmemiş olucak ki ekşi birşey yemişim gibi yüzümü buruşturdum. İşte o zaman zavallılığıma isyan ederek oturduğum o duvar köşesinde onun o erkeksi sesini duydum.

"Yüce İsa adına Lena burda mısın?"

Bu adam her beni gördüğünde veya şaşırdığında bu tepkiyi vermek zorunda mıydı?

Oturduğum o duvar köşesinden ayağa kalkıp ağzının ortasına bir tane vurasım vardı. Tamam sefil bir haldeydim. Tamam acınacak haldeydim. Ama bunu bu kadar abartmasına ne gerek vardı?

Tam ona "Aleks abartma istersen." diyicekken aklıma gelen sarışın , mavi gözlü şeytanla onunla konuşmaktan vazgeçtim.

"Lena seni ne kadar çok aradığımın farkında mısın? Buna rağmen benimle konuşmuycak mısın?"

" ...................."

"Hem beni o mağazada tek başına bıraktın hem de benimle konuşmuyorsun öyle mi? Aslında şu anda seni kendi haline bırakıp gitmem lazım. Belki İtalyan mafyasının eline düşersen aklın başına gelir."

O az önce ne demişti? İtalyan mafyası mı demişti? Yok canım ben yanlış duymuştum. Beni bulduğu için ne kadar sevindiğini söylüyordu o. Sadece ben yanlış anlamıştım.

Ama ne zaman şans benden yana olmuştu ki? Aleks az önce söylediklerini yanlış anlamadığımı göstermek istercesine konuşmaya devam etti.

"Hem bu saftirik halinle de pek işlerine yaramazsın. En iyi ihtimalle ya organlarını alıp seni bir çöp kutusuna atarlar ya da seni dilendirirler."

İtalya'da dilencilik ve organ mafyası var mıydı? İtalyanca hayır nasıl deniyordu? Çünkü ben şu an italyanca hayır diye bağırmak istiyordum. Hem bu adam kayışı koparmış son hız başıma gelicek felaketleri gamlı baykuş gibi neden söylüyordu? Bir tek elinde tefi eksikti. İçinden " Zil takıp oyna be adam zil takıp oyna." dedim.

"Lena hala mı? Demek benimle konuşmak istemiyorsun. O zaman benden bu kadar Lena. Seni nasıl bulduysam öyle de bırakırım."

Ben dilenmek veya organlarımı vermek için çok gençtim. Oturduğum yerde altımda kocaman bir diken varmış gibi bağırarak ayağa kalktım.

"Aleks!.... Dur gitme."

"Neden?"

İçinde olduğumuz alışveriş merkezine şöyle bir bakıp ona döndüm.

"Kaybolduğumu biliyorsun Aleks. "

"Eee..... "

Ona yaklaştım ve koluna girip "Tamamen kaybolmamı istemezsin değil mi?" dedim.

TEHLİKELİ DÜŞLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin