7.Bölüm

71 4 0
                                    

Büyük sürpriz!..... Ve bilin bakalım kimin ayağı alçıda?

Tabii ki benim!.... Ben uslanmaz bir aptaldım. Eğer öyle olmasaydım o boynuzlu koca kafalı geyiğe bakmak yerine önüme bir ayna koyar kendime bakardım.

O balayı suitinde benden daha büyük bir dikkat dağıtıcı var mıydı? Kabak çiçeği gibi ortada duruyordum. Ah!....Aptal kafam!..... Ben adam olmazdım....

İki kolumu da göğsümde bağlamış yüzüm bir karış asık ayağımdaki alçıya bakıyordum. Bu arada söylemiş miydim? Fingirdek İzabel de tam karşımda oturuyordu. Alçılı ayağımla ona bir tekme atmamak için kendimi çok zor tutuyordum.

"Lena iyi misin?"

Değildim. Hiç iyi değildim. Bunu nasıl söylüyebilirdim ki? Ya da bunu nasıl anlatabilirdim ki?

"Lena neden cevap vermiyorsun?"

Nasıl cevap verebilirdim ki? Şu an aklım İzabel'le meşguldü. Aklımda İzabel'i öldürmekle ilgili öyle fanteziler vardı ki Aleks duysa muhtemelen beni şu içinde olduğumuz uçağın camından atar ya da sallandırırdı.

"Lena."

Sanırım artık sınırdaydık. Hem ben hem de Aleks sınıra gelmiştik. O sınırdan geçmek için ne Aleks'in ne de benim pasaportumuz vardı.

"Aman!.... Aleks onu boşver. Baksana ne kadar adını söylersen söyle sana tepki vermiyor. Bu arada neden ona Lena diyorsun? Bildiğim kadarıyla o bir Türk. "

Demek ki birilerinin o sınırdan geçmeye hem gücü hem de imkanı vardı. O zaman ben de o sınırdan geçerdim. Hem de yürüyerek değil koşarak geçerdim.

"Sanane İzabel. Sana İngiltere'de üstüne vazife olmayan şeylere karışmaman gerektiği öğretilmedi mi? Hayret bir de İngilizler asaletleriyle övünürler. Desene o meşhur İngiliz terbiyesi koca bir hava balonundan başka birşey değilmiş." dedikten sonra elimi ona bakarak dudaklarıma götürüp "Puf..... Balonun raf ömrü buraya kadarmış." dedim.

İzabel ayağındaki alçısıyla karşısında oturan kendisinde ona kafa tutma hakkını bulan kadına bakıyordu. Uçağa bindiklerinden beri yüzü hep asıktı. Ne İzabel'le konuşmak için çabalamıştı ne de başka birşey yapmıştı. Onunla her konuşma girişiminde İzabel'e hep ters cevaplar vermişti.

Normalde İzabel böyle şeylere takılmazdı. Ama karşısındaki huysuz kadının uçağa binmeden önce ve uçağa bindikten sonra yaptıkları aklına geldikçe öfkelenmeden duramıyordu.

Huysuz Lena hava alanında onu gördüğünde ayağının alçıda olmasına aldırmadan ayağına tüm gücüyle basmıştı. Öyle sert ayağına basmıştı ki İzabel çığlık atmamak için insan üstü bir çaba göstermişti. İşte o an İzabel şüphelenmişti.Lena'nın ayağını gerçekten incitip incitmediğinden.....

Lena'nın İzabel'in şüphelenmesine sebep olucak ikinci tuhaf hareketi ise diğer yaptığı hareketten daha tuhaftı. İzabel'in yanına sanki kırk yıllık dostunun yanına yaklaşıyormuş gibi yaklaşıp İzabel'in koluna girdikten sonra yüzünde yapmacık bir gülümsemeyle "Senin burada ne işin var?" dedikten sonra tıpkı bir tilkinin kurnazlığıyla etrafına bakıp "Oysaki ben seni bir taksinin veya bir kamyonun eziceğinden o kadar çok emindim ki...." demişti.

İzabel'i neden bir taksi veya bir kamyon ezsindi ki.... Yazık değil miydi onun güzelim heykellere taş çıkarıcak vücuduna? Günah değil miydi? Onu ezen şoför çarpılmaz mıydı?

Ayrıca İzabel kendi arabasıyla hava alanına kadar gelmişti. İzabel'in burnuna Lena ile ilgili kötü kokular geliyordu. İçinden bir ses bu kötü kokuların kaynağının Aleks Romanov'a dayandığını söylüyordu.

TEHLİKELİ DÜŞLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin