2.bölüm

29 5 0
                                    

Bilmişti. Adımın manasını biliyordu. Şuan çığlık çığlığa gülmek istiyordum. Yayın kapandıktan sonra derin bir nefes aldım. İyiki yazmıştım.

Yatağıma oturub derin bir nefes aldım. Bu gün tarihe geçmelidi bence.

Telefonumun ayarını 07:00 ayarlayıp derin bir uykuya kucak açtım.

Ertesi gün.

Alarmın o iğrenç sesi ile uyanmak çok kötü bir şeydi. Allah hiç kimsenin başına getirmesin böyle bir şey.

Hemen üzerimi falan değişip bir şeyler atıştırdıktan sonra evden çıktım. Bu günüm baya uzundu. Ama sonunda çok ama çok keyif alacağım bir ödül vardı. Evet akşam yayın vardı.

Otobüse binip mimarlık üniversitenin önünde durdum. Hızlı adımlarla içeri girip bizimkileri aradım. Aynı üniversitede ama farklı bölümlerde okuyorduk.

Asya Aslı ve Gökay oturmuş qaliba bizi bekliyorlardı. Ama Efe gene her zaman ki gibi yoktu. Hızla yanlarına gidip dün olanı anlatdım.

" Sen varya malsın mal. Neden sana baksın ki o?" dedi Gökay. Bu biraz kalbimi kırsada bildirmedim. Güldüm. " Haklısın neden bana baksın değilmi?" dedim bende alayla. " Gökay seni şuan pataklamama sebebim üniversite başka bir şey değil. Hatta sevgilin asla. Sen dua et" dedi Asya.

Aslı da hemen beni korumaya geçti." Neden öyle söylüyorsun Gökay? Benim canım arkadaşım çok güzel bir kere. Asıl o cılız bilsin değerini" dedi ciddiyetle.

Güldüm.Bizim aramızda en duygusalı ve safı Aslıydı. En asisi ise Asya. Ben ortayım. Ne ulu orta yerde ağlarım nede boş boş gülerim. Her şeyi içimde yaşarım.

Gökay Aslıyı kolunun altına aldı. " Tabiki güzelim o kurban olsun bizim cadıya" dedi.

Hanımcı.

Başka bir şey demiyorum gerçekten.Asya kulağıma" Geliyormusun yoksa kalıp burda bunların bu iğrenç romantizimine şahit mi olmak istiyorsun canım kankam" dedi. Kafamı salladım.

Kesinlikle burda kalamazdım. Koluna girip sınıfın yolunu tutduk.

Efe ortalıklarda gözükmüyordu. Telefonumu çıkarıp Efeyi aradım. İlk çalışta açtı.

" Efe nerdesin? Ders başlamak üzere" farklı bölümlerde okusakta arada bir aynı düşüyordu sınıflarımız. Buda bunlardan biri idi.

" Ben gelmiyorum Zümrüt " dedi. Sesi baya ciddiydi. Nolmuştu ki?

" Sen iyimisin Efe? Senin çok tuhaf geliyor. Korkutuyorsun bak beni? " Asyada endişelenmeye başlamıştı.

" Sonra anlatsam? Şuan gerçektende o durumda değilim güzelim. Hadi sonra" dedi ve kapatdı.

Asyaya baktığımda kafasını" noldu" der gibi salladı.

" Konuşmak istemedi. Çıkışta mutlaka gidelim tamam mı? " kafasını tamam diye salladı. Profesör içeri girince bizimkilerde geldi. Yanımızda oturunca yoklama almaya başladı.

Ders çıkışı.

Şimdi Efedeydik. Hala anlatmıyordu. Çökmüştü. Onu böyle görmemiştim hiç. Sonunda derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı.

" Arkadaşlar babamı biliyorsunuz ki kendisi şerefsizin birisi. Bundan 1 ay önce bir kavgaya karışmıştıya. Sonra hapise girmiş tabi benim haberim yok. Sonra kaçmaya çalışıncada vurulup kan kaybından ölüb gitmiş" dedi.

Anlıyordum. Efeyi bizim aramızda en iyi ben anlarım. Çünki benim babamda böyle birisiydi.

Babası Efeye küçük bir çocuk ken o kadar dövmüş ceza vermişki babasının adı geçince o kadar kötü oluyordu. Acılarını içinde yaşıyordu. Bu yüzden her zaman güler yüzlüydü bizim Efemiz.

Sevdiyim AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin