Görünüşüme her zamankinden daha fazla özen gösterdiğim bir gündü.Sebebi elbette ortadaydı ; üçüncü dersimiz Edebiyat.Ve şey,bir de akşam Verity ve erkek arkadaşı Tristan ile buluşacaktık.Zayn'i de davet etmişlerdi,onun adına bir yanıtta bulunmadan önce ofisine çıktım.Tam da o esnada sınıfımdan bir kız hüngür hüngür ağlayarak Zayn'in ofisinden çıktı.
Kapıyı tıklatmadan önce derin bir nefes aldım.Odadan " gel " sesini duymadan önce de içime derin bir nefes verip kapıyı açmak için onu zorladım.İçeri adım attığımda MacBook'unda bir şeyler yazan Zayn hemen kafasını kaldırmadı.
" Her kimsen ofis saatlerim beş dakika önce sona erdi.Bu nedenle..."
" Benim. "
Elleri klavyenin üzerinde asılı kaldı ve sonra sandalyesinde bana doğru döndü.
" Feyre. "
Bu adamın konuşma tarzında bir şeyler vardı.Kulağa aksan gibi geliyordu ama sesinin sıradışı özelliği de olabilirdi.Adımı söylerken özellikle fark ediliyordu.Keskindi.Özeldi ve yoğundu.Ellerimi arkamda birleştirdim.
" Benim için beş dakikan var mı? "
" Elbette. "
Ona bir öpücük vermek için eğildim.Elimi tuttu,dudakları bir gülümsemeyle parladı ve beni bacaklarının arasına çekti.Ellerimi ensesine koyarak onu yeniden öptüm.Elleri ellerimi okşarken avucunun içinde kayboldular. Mevcudiyetini yeniden hatırladım.Her zaman ki gibi kendimi minik ve narin hissettiriyordu.
" Az önce ofisinden ağlayarak çıkan kıza ne dedin? "
" Yazdığı Tez hakkında geribildirim yaptım sadece. "
Yetmiş bin metrekare büyüklüğündeki iki penceresinden içeri fazla fazla gün ışığı dolan bir ofisi vardı.Bu odada zaman geçirmek yirmi insanın mevsimsel depresyonuna şifa olabilirdi.Okula hazırladığı prestij,hibeler ve kazandığı makale ödülleri sayesinde böyle güzel bir çalışma alanına sahip olması kaçınılmazdı tabii.
" Sanırım mesajımı görmedin. "
Başını yana eğdi ve derin bir nefes verdi.Yanağımı okşayan avucuna bastırıp,ona kirpiklerimi kırparak baktım.
" Çok üzgünüm.O kadar yoğunum ki,telefonumu elime bile alamadım."
Hafifçe omuz silktim ve gülümsedim.Önemli değildi,aslında önemliydi ama boşverin.O meşgul bir adamdı,mesajıma cevap veremedi diye küçük bir kız gibi küsemezdim.Yine de onu dersler haricinde üç gündür hiç görmemiştim ve günde beni sadece bir kez falan arıyordu.Bunun haricinde hiç mesajlaşmıyorduk.Bu durum canımı sıkıyordu.
" Akşam Verity ve erkek arkadaşı Tristan ile buluşacağım.Seni de davet ettiler. "
" Neden? "
Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra ellerimize bakarak konuştum.Parmaklarının üzerine saçılan bir kaç küçük dövmenin üzerinden parmağımla geçtim.
" Bir çift randevusu olsun diye. "
" Ah,anladım.Tristan kaç yaşında?"
" Yirmi iki. "
Kaşlarını hafifçe oynattı ve bir kaç saniyeliğine sessiz kaldı.Çenemi kaldırmadan ona bir göz attım.Konuşmadan önce doğru kelimeleri arıyormuş gibi düşünceliydi.Kaşlarının arasında ufak bir çizgi oluştu.Parmakları elimin üzerini okşarken mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
L O L I T A ( +18 )
Fanfiction" Sen sadece şanssızlıkları üzerine çekiyorsun, Bayan Lombardi, bense günahların mıknatısıyım. "