Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
↝My Hero Academia ↜ Bakugou Katsuki
❛ ━━━━━━･❪ ❁ ❫ ･━━━━━━ ❜
Y/N'nin Ağzından;
Beni kesinlikle yakalayacak.
Düşündüğüm gibi de olmuştu zaten. Evin içinde birkaç tur koştuktan sonra Bakugou en sonunda beni üst katta köşeye sıkıştırmıştı.
Kapana kısılmıştım. Kaçacak hiçbir yer yoktu.
Bakugou karşımda beni duvara sıkıştırmışken yüzünde bana yetişmenin verdiği zafer gülümsemesi vardı. Gözleri haylazlıkla parlıyordu.
"Yakaladım, Oyuncak Ayı. Şu an tuzağa düşmüş gibisin... Seninle ne yapmalıyım, ha?"
Bana doğru yaklaştı. Sesi alçak, boğuk bir tona dönüştü.
"Belki de sana benden kaçtığın için bir ders vermeliyim. Ya da önce... Seni ne kadar özlediğimi göstermem gerek."
Bakugou'nun eli yavaşça yanağımı kavrarken dudaklarımızın arasındaki mesafeyi kapadı ve beni tutkuyla öptü.
"H-Hey!" Kıkırdamaktan kendimi alamazken öpücüğüne karşılık verdim. "Bu haksızlık! Beni yakalayıp bunu yapamazsın..."
Bakugou dudaklarıma doğru kıkırdamadan edemedi. Kendi gülüşü benimkine karıştı.
"Haksızlık mı? Kim adil oynamaktan söz etti, Oyuncak Ayı? Ayrıca seni hazırlıksız yakalamaktan hoşlandığımı biliyorsun."
Öpücüğü derinleştirdi. Eli belime doğru kayarak beni kendisine daha da yaklaştırdı.
"Ve endişelenme, sen benimsin değil mi~"
Yanaklarım kızarırken bakışlarımı kaçırmaya çalıştım. "Sana sahip olduğum için çok şanslıyım, Katsuki..."
Bakugou'nun ifadesi bana bakarken yumuşadı. Gözlerinde nadir bir sıcaklık vardı.
"Evet ama bana fazla dalgınlık yapma, Oyuncak Ayı. Ama ben de sana sahip olduğum için mutluyum, aptal. İşleri ilginç hâle getiriyorsun ve... Hiç hissedeceğimi düşünmediğim şeyleri bana hissettiriyorsun."
Bir tutam saçımı kulağımın arkasına itti. Dokunuşu nazikti.
"Unutma, hiçbir yere gitmiyorum. Beğensen de beğenmesen de bana bağlısın."
Gülümsedim ve kırmızı gözlerinin içine baktım. "Biliyorum."
Bakugou'nun bakışları daha da yumuşadı. Bakışlarından bir miktar şefkat parlıyordu.
"Güzel. Çünkü ben de bir yere gitmeyi planlamıyorum. Bana sıkışıp kaldın Oyuncak Ayı ve ben de gitmene izin vermiyorum."
Eğilip alnıma yumuşak bir öpücük kondurdu.
"Sen benimsin ve ne olursa olsun seni koruyacağım. Sadece bunu unutma, tamam mı?"
"Tamam~" Geri çekilip kıkırdadım. Ardından fazla utandığım için konuyu değiştirmeye çalıştım. "Bugün antrenmanda olanları sana söylemem gerek!"
Bakugou bir kaşını kaldırdı. Merakı artmıştı.
"Antrenman, ha? Ne oldu? Sonunda bana ayak uydurmayı başardın mı? Yoksa her zamanki gibi kendini mi utandırdın?"
Dudaklarının kenarında şakacı bir sırıtışla dalga geçti. "Hadi söyle."
Ellerimle oynamaya başladım. Ne tepki vereceğini merak ediyordum.
"Todoroki bana benden hoşlandığını söyledi... Ben de ona senle çıktığımızı söyledim."
Ben nefesimi tutmuşken Bakugou'nun gözleri hafifçe kısıldı, yüz hatlarında bir sahiplenme duygusu belirdi.
"Todoroki, öyle mi? O yarım piç öylece kalbine girip seni benden çalabileceğini mi sanıyor?"
Bana doğru yaklaştı, sesi alçaktı ve kararlılıkla doluydu.
"Doğru seçimi yapmışsın, aptal. Sen benimsin ve kimsenin seni benden almasına izin vermeyeceğim. Todoroki duygularını kendine saklayabilir çünkü sen benimlesin ve önemli olan da bu."
Bakugou'nun söylediği şeylerden sonra kızarmamak elde değildi. Ellerimle yüzümü kapatıp sözcükleri bir araya getirmeye çalıştım.
"Fazla duygusallaştım! B-Ben... Ben... Gitsem iyi olur! Evet, gideceğim!"
"Hey, hey, gitme. Kaçman gerektiğini hissettirmek istemedim."
Bir adım daha yaklaştı. Sesi yumuşak ve güven vericiydi.
"Bak, Y/N. Biraz kaba davranabildiğimi biliyorum ama... Seni önemsiyorum, tamam mı? Bunu her zaman gösteremeyebilirim ama sen benim için çok şey ifade ediyorsun. Bu yüzden utanma. Sadece kendin ol, tek isteğim bu."
Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Bu sözler Bakugou'nun çıkıyor olamazdı...
Sohbetin biraz kaynaması için gülümsedim. "Tamam... Aptal." Sırıttım. "Sen bana hep böyle hitap ediyorsun! Ben de biraz yapayım, değil mi?"
Bakugou'nun dudakları benim için nadir bir manzara olan küçük bir gülümsemeyle kıvrıldı.
"Hmph, peki. Eğer seni mutlu edecekse bana istediğin gibi hitap edebilirsin, Oyuncak Ayı."
Kollarını çaprazladı, gözlerinde şakacı bir parıltı vardı.
"Ama sadece bu günlüğüne, burada isim takabilen tek kişi benim, anladın mı?"
