Giriş

110 10 7
                                    

Keyifli okumalar dilerimm

16 mart 2017

Elimde ki kadehi sinirle duvara fırlattım ve karşımda ki ellerini birleştirmiş bir şekilde yüzüme mahcup bakışlar atan adama baktım. Bugün yolunda gitmeyen üçüncü olay ile artık sinirlerime hakim olamamaya başlamıştım.

"Senden çok büyük bir şey istemedim. Sadece siktiğimin dosyasını bana ulaştırmanı istedim. Ve sen karşıma gelip dalga geçer gibi bir dosyaya sahip çıkamadığını söylüyorsun öyle mi?"

"Sinan bey o durumda yapabileceğim bir şey olmadığından-"

"kovuldun."

"Ama Baran bey ordayken-"

"Sikerim Baran beyini de seni de, defol lan!"

Arkamı döndüm ve kapının kapanma sesini duyunca rahat bir nefes aldım. Lafımı ikiletmekten zevk alıyor olmalılardı.

Ellerimi sinirle saçlarıma atıp hızlıca karıştırdım ve arabamın anahtarını alıp odadan çıktım. Hızlı adımlarla asansöre bindim. Asansör hareket etmeye başladığında ise arkamı dönerek aynaya bir bakış attım. Beni hafife alıyordu ve en çok bundan nefret ettiğimi bilerek yapıyordu.

Asansörün kapısı açıldığında hızlıca çıktım ve kimsenin yüzüne bakmadan şoför koltuğuna yerleşip arabayı çalıştırdım. Direksiyonun üzerindeki ellerime baktığımda gördüklerim hoşuma gitmemişti. Titreyen ellerim onun etkisini bir küfür gibi yüzüme vuruyordu.

On dakikalık yolun sonunda arabamı park edip dışarı çıktım. Evde olduğuna emindim. Baran ile aynı evde yaşıyor ve aynı işi yapıyorduk. Hatta bu işi yapmam için beni teşvik eden kişi oydu. Fakat bazen bir şeyleri benim elime bırakmadan, benden habersiz bir şekilde hallederdi. Ne iş yaptığımız ise meçhuldü. İşin ucunda para olması yeterliydi.

İçeri girdiğimde burnuma yemek kokuları gelmeye başladı. Hızlı adımlarla mutfağa yöneldim ve masanın üstünde, adeta parlayan bıçağı kaptığım gibi boğazına dayadım.

"Bir dosya için bana bıçak mı çekiyorsun?" diyerek bana o her zaman ki alaylı bakışlarını atmaya başladı. İşte tam olarak sinirlendiğim mesele buydu.

"Sen beni bir dosya uğruna geri plana atarken sıkıntı yok ama değil mi?" Ani bir refleks ile yerlerimizi değiştirdi.

"Benimle konuşurken ki ses tonuna dikkat etmen gerektiğini konuştuğumuzu hatırlıyorum?"

"Sanki konuşturuyorsun da." diye söylenirken ellerimin titrediğini saklamaya çalıştım.

"O elinde ki bıçakla konuşmaya çalışıyor gibi görünmüyordun." Dengemi altüst ediyordu. Bu yüzden her hareketim elimde kalıyordu.

Derin bir nefes aldım bıçağı sinirle yere fırlattım. Bugün ne çok şey fırlatmıştım öyle? ellerimle göğsüne sertçe vurup kendimden uzaklaştırıp salona doğru yol aldım.

"Ne yaptın o dosyayı?" dedikten sonra her yeri sinirle aramaya başladım.

"Sinan kendine gel."

Tekrar ona dönüp yakasına yapıştım ve gözüm dönmüş bir şekilde suratına bağırdım.

"Haddini bil ve artık benim işime burnunu sokmayı kes!"

İşte şimdi gözlerinde ki tanıdık ifadeyi seçebilmiştim. Sesini yükseltmeden, fakat sinirli bir sesle konuştu. " Senin işin öyle mi?"

"Evet öyle."

Histerik bir şekilde kahkaha attı ve tekrar konuştu. "Senin işin."

Mavi gözlerinde gördüğüm sinir kırıntıları ile göğsümde bir ağırlık hissetmeye başlamıştım. Az da olsa sakinleştiğimi hissediyordum fakat vücudumda ki titreme geçmemişti.

SANRILAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin