Merhabalar, gidişatı nasıl buluyorsunuz?
Keyifli okumalar diliyorum, eğer birileri varsa.
"Neden direkt benden biliyorsun her şeyi?" elinde ki ceketi koltuğa fırlatarak üzerime geldi.
"Benimle özellikle zıtlaşıyorsun Sinan, bu durum canımı sıkmaya başladı." Birkaç saat aramız düzeldi diye eskiye döneceğimizi sanan bir aptaldım ben. Şimdi anlıyordum.
"Canını sıkıyor öyle mi? Ne yapacaksın peki, beni de mi ortadan kaldıracaksın? çünkü benim tanıdığım Baran Sulhan canını sıkan şeyleri ortadan kaldırmaktan çekinmez."
"Beni kışkırtmaya mı çalışıyorsun?" Kaşlarını kaldırıp sorgular bir biçimde baktı yüzüme.
"Niye kışkırttım mı yoksa?"
"Sana zarar vereceğimi mi düşünüyorsun cidden? saçının teline kıyamadığımı bildiğin halde."
"Zararın sadece fiziksel zarardan mı ibaret olduğunu sanıyorsun? Her bir zerreme zararsın sen." Dudaklarımdan kaçan kelimelerle anında pişman olmuştum. Ama bazı şeyleri geri alamıyorduk işte. Gözlerinde ki hayal kırıklığı bana hiç iyi gelmiyor olsa bile artık geri adım atmamalıydım.
"Beni özüne zarar vermekle mi suçluyorsun?" Bakışlarımın donuklaştığını görünce devam etti.
"Söylesene Sinan, bazen kelimelerin ve düşüncelerin açtığı yaraların, yumrukların ve bıçakların açtığı yaralardan daha çok derine inebildiği doğru değil mi?
Belki de incelemen gereken kendi iç çalkantındır, çünkü ben sadece senin ruhuna bir ayna tutuyorum ve kendi iç çatışmana tanık olmana izin veriyorum."
"Beni manipüle etmeyi kes Baran."
"Manipülasyon mu diyorsun sen buna? Seni kendi algıladığın kusurlarla yüzleşmeye zorlamak dışında sana gerçekten ne gibi bir zarar verebilirim?"
"Beni istediğin kalıba uyduramadığında böyle oluyorsun işte."
"Senin üzerinde bana izin verdiğinin ötesinde bir güce sahip olduğuma gerçekten inanıyor musun?"
"Nasıl?" Bana bir kaç adım daha yaklaşarak yüzüme doğru eğildi. Bir eli belimde ki yerini bulurken ilk yakınlaşmamızda hissettiğim çarpıntıyı hissetmiştim.
"Üzerinde kurduğum baskınlık tamamen sana bağlı Sinan. Bunun için özellikle beni sınadığını bilmediğimi mi sanıyorsun?" Diğer eli çenemi kavradığında buğulu gözlerim tamamen gözlerinin içine bakıyordu şimdi.
"Ne demek istiyorsun?" Titrek sesimle sorduğum soruyla dudaklarında alaylı bir gülüş belirdi.
"Bu masum hallerine bitiyorum biliyor musun? O kadar sahte ki, tamamen benim eserim." Eliyle yanağımı okşarken yüzümün her noktasını dikkatle inceliyordu.
"O herkese gösterdiğin alaycı ve canavar yüzün, bana gelince nereye gidiyor sanıyorsun Sinan? Maskenin arkasında toplanıyor hepsi. Her seferinde seni daha da mahvetmemi istiyorsun."
"Bana istediğin gibi davrandıktan sonra bu şekilde mi avutuyorsun kendini?" Her ne kadar üzerime gelerek beni bastırmaya çalışsa da, bugün bunun olmasına izin vermeyi düşünmüyordum. Söylediği şeyler tamamen olmasa da doğruydu fakat bunu kabul edemezdim.
"Benim etkim ancak senin izin verdiğin yere kadar uzanır. Nihai güç senin içinde yatıyor sevgilim. Bu nedenle konu benim senden ne istediğim değil, senin benim varlığıma rağmen kendin için nasıl bir yol çizmek istediğin." Dudakları yanağımla buluştu ve bir süre çekilmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANRILAR
Random"Oyunu oynamak ruhunla kumar oynamaktır. Kumarı kendi kendine oynarsın ama bahisleri de, kazananı da o belirler."