İHANET

51 6 2
                                    

Efe'den...

Efe:Sen varya sen tam bir kralsın.

Herşey bir anda olmuştu. O tahta nerden gelmişti ve Kara'yla ne anlaşma yapmıştı. Varya kod adının hakkını veriyor. Sokaklarda hızlıca koşuyorduk. Kolundaki sahte kan torbasını çıkarıp yere attı.

Alev:Ama yüzlerinin hali nasıldı?

Efe:Sırf bunu görmek için planı uzattın değil mi?

Yüzünde sinsi bir gülüş oluştu. Arkamıza bakmadan son hızda koşmaya devam ettik. Otelden baya uzaklaşmıştık artık.

Alev:Bir yerde duralım.

Efe:Şu sokağın sonunda duralım.

Alev'den...

Herşey bitti sonunda. Rahat bir nefes aldım. Ama bu kadar kolay olmasını beklemiyordum. O panzehir büyük ihtimalle tamamı değil. Ama bunu onlara nasıl diyebilirim. Bunu gizlemekte büyük hayal kırıklığı olur. Of biri bitiyor diğeri başlıyor.
Saate baktığumda çoktan 00.30 olmuştu.

Sokağın sonunda soluklanmayacaksın için durduk. Yarım da olsak bi başarı elde etmiştik. Bunu kutlamam lazım.

Alev:Bu başarıyı kutlamamız lazım bence birş-

Efe:Hayır!

Alev:Of.

Efe:Sana of.

Yüzünde sinsi bir gülüş bırakıp koşmaya başladım. Arkamdan ismimi seslenmesini
takmadan yoluma devam ettim. Biranda duraksayıp hangi tarafa gitsem diye düşünmeye başladım. Doğrusu buraları hiç bilmiyorum. Yada başka gün mü içsem?
Aynen başka gün. Buna karar verip, geriye döndüm. Efe benim geri döndüğümü görünce durup, beni beklemeye başladı.
Yüzü hiç sinirlenmişe benzemiyordu.

Efe:Yolu bilmediğin aklına geldi ve tıpış tıpış geri döndün.

Alev:Aman.Bu arada biz şimdi geri yürüyerek mi gıdıcez.

Efe:Ne yürümesi ışınlanarak  gidicez. Salak mıs-

Efe'yi dinlemeyi bırakıp ışınlanmayı düşünmeye başladım. Aslında mantıklı fikir.
Zaten yanımda zaman makinesinin kumandadını almıştım. Sinsi sinsi sırıtmaya başladım. Kumandayı çıkartıp evin konumunu ayarladım. Biliyorum bunu yapmamız lazım ama yapmalıyız. Yürümek istemiyorum.

Alev:Efe tutun bana.

Efe ilk istemesede pek zorlamadan bana tutundu. Parlak bir ışık ve ardından evin önündeydik. Ama kumandanın şarjı bitmişti.
Kapıya çaldıktan bir iki dakika sonra açıldı. Açılmasıyla yüzüme yumruk yememle yere düştüm. Vicdansızın eli çok ağır. Efe bana gülerken yukardan kafasına gelen şeyle yere düştü. Biz yerden kalkmaya çalışırken. Sena önümüzde elinde oklavayla şaka değil gerçekten "oklava"  bize sırıtıyordu. Bizim sonumuz hiç iyi değil. Efe'yle birbirimize bakıp, yutkunduk.

Yarım saat sonra Efe'yle birbirimize buz tutarken bulduk. Hiç acımadan  bana mısın demeden bizi dövmüştü. Efe'yle hiç sesimizi çıkarmamıştık. Haklıydı. Ben olsam yüzümüze bile bakmazdım. Ona dışkamış gibi olduk ama bizim kaybedecek birşeyimiz yoktu ama Sena'nın 5 yaşında bir kardeşi vardı. Doktor zaman yüzünden görüşemiyorlardı. Ona birşey yapar korkusundan bazı geceler uyuyamıyordu. Ona sadece yetimhanedeki sızdığımız kameralardan izliyebiliyordu.

Sadece bir kere canlı bir şekilde görmeye gitmişti. O da ablası olarak değil çocuklara oyuncak dağıtan yardımsever abla olarak.
Annesi ve Babası onu doktor zamana bırakıp yurtdışına gitmişlerdi. Ailesi kötü değildi.
Doktorun bu kadar kötü biri olduğunı bilmiyorlardı. Efe'yle birbirimize baktık.

TOZKOPARAN İSKENDER  "GÖLGE"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin