Sabah anneannemin sesiyle gözlerimi araladım.
-Anneanne beş dakika daha...
-Kalk yavrum kalk ! Saat yedi buçuk okula geç kalacaksın !
Yedi buçuğu duyar duymaz fırladım ve lavaboya girdim.Elimi yüzümü yıkar yıkamaz giyecek bir şeyler çıkardım ve giyinmeye başladım.Siyah dar bir bluz ve altına bilek siyah pantolonumu giydikten sonra ince bir eyeliner çekip saçlarımı ellerimle tarayarak aşağı indim.Ayakkabılarımı hızlıca giydikten sonra anneanneme başımla selamlayıp hızlıca okula ilerlemeye başladım.Ah geç kalacağım.İlk dersimiz Tarih ve hoca çok sinirli.Bir nefeste okulun önüne geldiğimde herkesin derste olduğunu bahçede in ve cinin top oynayışından anladım.
Hızlı adımlarla sınıfıma doğru ilerledim. Kapıyı tıkladıktan sonra derin bir nefes aldım ve usulca içeri girdim.
Sınıftaki herkesin gözü beni bulduğunda agresifleştim.Tüm sınıfa ''sizi öldürürüm!' bakışları atarken hocanın sesiyle bakışmalarım son buldu.
-Vay vay yeni modelimiz derse teşrif edebilmişler.
Ne çabuk da yayılıyordu dedikodular böyle !
-Özür dilerim. Uyuya kalmışım.
-Bilmez miyim.Ben de senin yaşındayken modellik yapardım . Sene Bin dokuz yüz seksen altı... Sabah uyandığımda annem elinde bir zarfla yatağımın kenarında bana bakıyordu. Tabi nerede o zamanlar böyle bazalar.İki minder birleştirir,Yorganla kıvrılır yatardık. Annem de minderin kenarında bana soru soran gözlerle bakıyordu. O zamanlar semtin en güzel,en alımlı kızı bendim.Beni ne doktorlar,ne mühendisler isterdi de annem vermezdi.Biricik kızımı kimseye vermem ben deyip dururdu. Annemin elinden zarfı aldım ve okumaya başladım.Yeni model çıkan kıyafetlerin modelliğini benim yapmamı istemişlerdi.Ah yavrum ah ne güzel günlerdi.Sonra ne oldu.Aptallık ettim,gittim kocaya. İki çocuk doğurdum.Şimdi o model kız gitti yerine bakımsız,paspal bir kadın geldi.Sen sen ol sakın evlenme devam et modelliğe.Ben ettim sen etme. Hadi yine iyisin geç yerine yok yazmadım seni.
Ben dikkatle hocayı dinlerken herkes kıkırdıyordu.Gülmemek için alt dudağımı dişlerken hocanın yerine geç komutuyla teşekkür ederek yerime geçtim.
Sırama geçtiğimde Burak'a kaş göz işaretleriyle kaymasını söyledim.Bir şey demeden kaydı.Çantamı koyup dikkatimi sınıfa verdiğim sırada şu dersi kaynatmak isteyen öğrencilerden bir tanesi kalktı.
-Hocam bir şey sorabilir miyim ?
-Sor bakalım.
-Siz modelliği nerede yaptınız? O yıllarda dergi televizyon mu vardı ?
-Televizyon Yirmi altı Ocak Bin dokuz yüz yirmi altı yılında icat edildi.Seni nasıl yetiştirdim ben ! Ayrıca o yıllarda bir tane magazin derisi vardı. O da Time's dergisi.Beni yurt dışına çıkarmışlardı.Orada bir sürü kıyafet giydirip fotoğraflarımı çekmişlerdi. Işıklar yüzünden bir an kör kalacağımı sansam da öyle bir şey olmadı Allah'a şükür.Şimdi gelelim şu icatlar konusuna.Ben size böyle mi öğrettim?! Hepiniz sözlüsünüz.Listenin başından başlayalım bakalım.Bu notlar direk karnenize geçirilecek !
Hoca itirazlara ve isyanlara aldırış etmeyince sıfır alacağımı anladım.
İşte şimdi yandık !
Okuyucular yorum ve vote atmıyorsunuz. Çok moralim bozuluyor ve yazasım gelmiyor.Oysaki ne hayaller kurmuştum ben :( (üzgün emoji)
Sınır koysam iyi olacak gibi... 10 yorumu geçtikten sonra atacağım. Yorum yapan değerli okuyucularım vote de verirlerse çok mutlu olurum.İlk defa heveslendim ve bir şeyler yazmaya başladım.Ama hevesim kursağımda kaldı. Çok üzüldüm gerçekten.Yorum ve vote bekliyorum sizi seviyorum ... Şimdiden çok teşekkürler :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Yaşamayı Öğret
Teen FictionOkyanusun derin ve sonsuz gibi görünen sularında kendini kaptırmış biri... Çırpındıkça dibe batan,bi o kadar yalnız biri... Onu kurtarabilecek biri olacak mı peki ? Bu ilk kitabım değil ancak içtenlikle yazdığım tek kitap umarım beğenirsiniz...