Oğuz Özkan'ın Anlatımıyla
Sokakların soğuk tuğlaları arasında büyüyen Oğuz, yaşamın zorluklarıyla erken yaşta yüzleşmeye başladım. Her sabah gri duvarların gölgesinde uyanırken, hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmek zorundaydım. Kaçtıkça dibe battım kaldıkça canım yandı. Başarılı bir hayat hikayem yoktu aksine kavga dövüş ile geçti ve bir mucize olursa da geçmeyecekti.
Ailem ile yaşamama kararı alalı çok olmuştu. İki geçimsiz ebeveynin arasındaki çatışmada ezilen bendim. İkisi de ayrı hayatlar kurmayı tercih ettiler. Babamın bir kızı oldu, annemin ise bir oğlu.
Bütün başıma gelenler o günden sonra gelmedi. Bir yıl boyunca psikoljimi düzelmemi beklediler, beklediler...
Bir yıl boyunca mutlu aile tablosu rolünü oynadık. Beni güldürmek için ellerinden geleni yaptılar, o bir yıl boyunca. Bir yıl boyunca gerçekten de aile sıcaklığını, yüreğimdeki yarayı sardığını sanmıştım. Ben sanmak ile kaldım onlar beni yetimhaneye bırakmaya hiç çekinmediler bile. Benim hayatım 7 yaşına kadar güzeldi, kardeşlerim dediğim bağrıma bastığım kişiler varken güzeldi. Sekizinci yaşıma bastım annem ve babam ayrılma kararı aldı ikisi de yeni eşler buldu. Buldukları eşleri beni istemedi, küçümseyen gözlere mahrum kaldım. Annem beni kandırdı ki yetimhaneye onunla geleyim. O anda yaşadığım his gözlerim de canlanmaya yetmişti.22/06/2006
"Anne nereye gidiyoruz?" Yerinde kıpır kıpırdı.
Annem çok güzel kadındı bana benzeyen yeşil gözleri ışıldadı.
"Seni daha da güçlü yapacak bir yere götürüyorum tatlı kuşum." küçük ben daha da meraklanmıştı.
"Hadi o zaman çabucak gidelim. Kardeşlerim de orada mı anne?" Annemin gözlerini sinir hakimiyet almıştı.
"Onları unut annecim artık yeni hayatın olacak." bir şey diyemedim anneme başımı yere eğmiştim. Beni götüreceği yerde, onlarsız bir hayattı.
"Anne geldik mi?" Diye sormuştum. Eğer geldiysek pek de güzel yere benzemiyordu ki. Dört katlı kırık beyaz büyük bir bina ve orta boylarında bahçesi vardı. Ve bahçede koşuşturan benim yaşlarında çocukları görmüştüm. Araç tam da binanın giriş kısmındaki kocaman ürkünç paslı demir kapının önünde durmuştu. Annem sürücü koltuğunda bende işe arka koltukta annemin bir şeyler söylemesini bekliyordum.
"Hadi annemcim bak geldik." korktuğum başıma gel gelmek üzereydi. Bir ihtimal tasarladım, belki de burada işi vardır geri döneriz diye.
Araçtan istemeye istemeye inmiş kaldırım taşının üstüne atlayarak, annemin yanına gelip elimi tutmasını izledim.
Elleriyle iki elimi kavrayıp diz çöktü ve bir elini kaldırıp sarı kıvırcık saçlarımı okşadı."Oğuz oğlum, artık yeni arkadaşlar edinebileceğin bir yer burası. İçeriye büyükleri ne yazık ki almıyorlar, bizsiz burda yeni arkadaşlık kur."
Yanımda artık ailemin olmayacağını anlayınca yeşil gözlerimden boncuk boncuk gözyaşlarımı akıttım.
İşaret parmağımı beni bırakacağı binaya göstererek,
"Ben artık burada tek başıma mı yaşayacağım. Evimiz bana fazla mı geldi anne?" karşımda diz çökmüş annem gözyaşlarımı silerek,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarsılan Ruhlar
Teen FictionHayallerini yüreklerinde besleyen, umut ışıkları gözlerinde parlayan, gülüşleri hiç solmayan sekiz çocuğun hayatı söz alınıyor. Her zamanki gibi anlaşıp mahalledeki parklarında oyunlar oynayıp güzel vakitler geçirirler fakat geceleri sanki bir kabus...