"OneShots."

262 14 4
                                    

Selamlar yeni bir OneShots'a hoşgeldiniz.
'''''''''''''''''''''''''''''''
Hikayeniz?
'''''''''
Sen liseye giden genç bir kızdın. Fakat ne mağlum ki zorbalık görüyor aile içi şiddet görüyordun psikolojin günler geçtikce mahvoluyordu. Bir okul günü sen sıranda otururken kafana çarpan kağıttan topa anlamsız bakışlar atıyordun yine hakaret mi diye açmaya başlamıştın.
"1.00'de okulun çatısında pervane'nin olduğu yere gel."
Sen azda olsa tereddüt etmiştin fakat gitmezsen sonuçları olabileceğini düşünerek kağıdı katlayıp cebine koymuştun dersten sonra tenefüs zili çalmış kimisi arkadaşları ile vakit geçiriyor kimisi test çözüyor kimisi de uyuyordu sen sınıfta ki duvar saatine baktıktan sonra saat'in yaklaştığını gördün koşarak okulun çatısına çıktın pervane'nin olduğu yere geldiğinde içinde ki kötü his daha da büyümeye başlıyordu 2 çift ayak sesi duyduğunda arkana dönmüştün o iki zorban vardı Jess ve Daisy Jess sana yaklaştı ve elini saçlarında gezdirmişti.
Jess; Aww...ne kadar da tatlı değil mi Daisy? Bize asla saygısızlık yapmıyor.
Daisy; Hm, Hm kesinlikle ve bize saygısızlık yapma tahammülü bile yok.
Daisy bileklerinden sertçe tutup arkanda yerleştirmişti ve seni eskimiş korkuluklara dayamıştı Jess ise cebinde sakladığı makas ile saçlarını kesmeye başlamıştı aslında tek istedikleri şey...saçını bozup seni ağlatmaktı fakat sen çığlıklar içeresinde 4 katlı bir okulun en üst katından düşerek kanlar içeresinde mavi gökyüzüne bakmanı istememişlerdi... forman koyu kırmızıya bürünüyordu bacakların kırılmıştı, zaman geçtikce bilincin kaybolmuştu...
"D-daisy...biz ne yaptık...!"
"B-bilmiyorum Jess! Ama bunu kimse görmemeli değilmi? Yoksa atılırız değilmi okuldan...Jess birşey yapalım bak adımız kötü'ye çıkar sonra..."
Jess ellerinden Daisy'de bacaklarından tutarak cansız bedenini çöplüğe götürüyorlardı sana sonra Daisy okulun deposuna gizlice girip bir tane çöp poşeti aldı ve kimse görmeden Jess ve cesedin olduğu tarafa koştu Jess ile birlikte bedenini siyah poşetin içine koyup sanki bütün sınıfların çöpleri varmış gibi bir görüntü vermeye çalışıyorlardı daha sonra uğraşmanın bir anlamı kalmayınca parmak izi olabilecek herşeyi temizleyip derse gitmişlerdi okulun hademesi çöpleri dışarı çıkarmıştı fakat çöp kutusunda onlarca açılmamış siyah poşetlerle doluydu ne olduğunu öğrenmek için poşetleri çıkarırken senin cansız bedeninle karşılaşmış okulu inleticek bir çığlık atmıştı daha sonra...çığlığa doğru koşan öğretmenler, okul yetkilileri ve okul başkanları dehşet içerisinde polis aramış okuduğun lise akedemisi Mavi-Kırmızı ışıklarla "Polis Hariç Girilemez!" Şeritleri asılı, "Peki ya...
S/a'yı en son nerde gördün hiç garip, tuhaf davranıyormuydu?" Gibi sorularla dolmuştu. Okulda işlenen cinayetten dolayı öğrencilerin bu süreci atlatmaları için 1 ay boyunca okula gelmemelerini söylemişlerdi ve senin bedenini okulun bahçesinde güzel bir mezarlık hazırlayarak yapmışlardı ve sıranda da çiçek buketi bırakılmış, anı için çerçevende fotorafın ve hayatın, yaşadıkların onca şeyden bahsediliyordu. Bu internete yayılmıştı ve çoğu ünlü yapımcılar birleşmiş senin bu acı ölümünden sonra tatlı unutulmaz bir Hediyeymiş  gibi seni anlatan bir oyun yapmaya karar vermişlerdi oyun tıpkı  Yandere Simulator gibiydi ama daha farklıydı hayatını, zorbalanmanı anlatıyordu ve bu oyun çok geçmeden popüler olmuştu. Ve oyunu bitirildiğinde senin için yazılmış çok tatlı notlar vardı. Ben en sonunda o merak ettiği oyunu almıştı girişi tatlı gözüküyordu fakat oynarken duygusal bir his hissetmeden duramıyordu çünkü çok gerçekciydi.
(Burda Ben ölmemiş sayın hâlâ okula gidiyor ve zorbalık görmüyor.)
Ve oyunu çok beğenmişti. Çok geçmeden bitirmişti son da tatlı mektuplar çıktıktan sonra Ben oyunu kapatıp arkadaşları ile birlikte gezmeye gitmişti ve tabii ki yeni oyunlar almayı da unutmamıştı. Günün sonunda senin oyununu tekrar oynamaya karar verdi fakat güncelleme geldiğini görünce güncelleme ekranını aktif edip 30 dakika boyunca ya yemek yedi yada ekrana boş, boş baktı. Güncelleme ekranı dolduğunu görünce sevinçle gözleri parladı ve oyunu oynamaya başlamıştı grafikler daha güzel olmuş, seslendirmeler, arka müzikler, yeni karakterler falan...Ben yine eskisi gibi oyunu bitirmişti fakat oyunun sağ köşesinde bir site vardı Ben ilk önce tereddüt etmişti fakat en sonunda siteye tıklamıştı. Tıpkı 'Doki Doki Literature Club!'a benziyordu bu Ben'in hoşuna gitmişti çok geçmeden soluksuz bir şekilde oynuyordu fakat oyun duygusallığa bağlanmaya başlamıştı Ben bunu pek umursamamıştı sonuçta okulda yaşadığı o korkunç olay'ı anmak için yapılmış bir oyunun sitesi tatlılık kombosu olamazdı değil mi? Karakterin buruk bir gülümsemeyle şunları demişti...
"Ah...o günleri dün gibi hatırlıyorum! Acaba o hâlâ beni hatırlıyormudur? O bana her zaman beni çok sevdiğini söylerdi..."
(Kıkırdama.)
"Yalancı..."
Karakterin'in ifadesi üzgün gözüküyordu. Ben ise kelimelerini dikkatle okuyor, dinliyordu senin için üzülüyordu...
Karakterin ifadesi hafif düzelmiş gibi ekrana bakmıştı.
"Ben sana bir şey anlatmak istiyorum."
Ben 'Tabii ki!' 'Uh...hayır.' seçeneklerinden 'Tabii ki!'ye tıklamıştı.
Karakterin'in gözleri yere kaymıştı...
"Annem her zaman 'Anne' olmasını kullanarak bana üstünlük taslardı da ondan. Söyledikleri hiç dinlemeden her zaman beni susturuyor, asla cevap hakkı tanımıyor. Her konuda o haklı çünkü o 'Anne' o herkes'den akıllı çünkü o 'Anne' her zaman herşeyin en iyisini o yapar çünkü o 'Anne' her şey'in doğrusunu o biliyor çünkü o 'Anne'. . . ."
Karakterin üzüntüyle titriyordu. Ben ise ağladı, ağlayacaktı daha fazla dayanamayacağını anlayarak siteyi kayıt etti ve tam kapatacağı sıra sen şokla ekrana yaklaşmıştın.
"Hayır! Ben lütfen beni bıra-"
Ben hızla siteyi kapatmış çekmecesinden bir peçete çıkarıp yanaklarından akan göz yaşlarını silip peçeteyi buruşturup bilgisayar masasının yanında olan çöp kutusuna atmıştı. Derin ve titrek bir nefes vererek başka bir oyun açtı ve oynamaya başlamıştı fakat aklı hâlâ o sitedeydi. Ben derin bir nefes alarak siteyi tekrar açtı ve kayıt dosyalara girerek devam etmişti fakat...bir gariplik vardı karakterin...arada sırada sanki...bilgisayarın kamerasına bakıyormuş gibiydi ve bazen sansürlenme, mavi ekran, rahatsız edici görüntüler vardı...
"@h...Ben! G-g€ri d-d×nmüşs0n!"
Karakterin'in sesi iyice bozuk radyo gibi çıkmaya devam ediyordu.
"P£k1 ne yapm*k !sters|n?"
Ben iyice korkmaya başlamıştı. Karakterin ekrana daha da yaklaşmıştı.
"K0rkma...$adece sana 'Merhaba'
d£₩€k 1stiyorum..."
Ben iyice korkmaya başlamıştı ki ekrandan çıkan sana korku ve şaşkınlıkla bakıyordu...
"S-sen..."
"Evet...ben...bu adil değil...! Bunları hak etmedim! Bunu yapmamalıydılar...bu çok travmatikti..."
Sen Ben'e daha da yaklaşmıştın...
"Benimle kal."
Elini Ben'e uzatmıştın Ben titrek bir sesle konuşmaya başlamıştı.
"B-bana zarar vermeyeceksin değil mi?"
"Sana zarar vermeyeceğim...korkma."
"Tamam...fakat bana zarar verme..."
'''''''''''''''''''''''''''''''

Peki ya ilişkiniz nasıl?

• Ben seni seviyor ama yinede senden korkmuyor değil.

•Seninle zaman geçirmeye bayılıyor.

•Merak etme! Asla sana geçmişin hakkında bir şey söylemeyecek!

•bazen senin o okul yıllarını merak ediyor fakat seni üzmek yada kızdırmak istemiyor.

•Bazen sana okulda yaşadığı garip olayları anlatıyor fakat her ne kadar mutluymuş gibi gözüksede göz ucuyla seni izliyor ve senin üzülüp üzülmediğine bakıyor.
'''''''''''''''''''''''''''''''

CreepyPasta TepkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin