"Sen ciddi misin?""Aç ağzını olmuş mu bak bi." Minho'ya yaptığı yemeği tattırırken söylüyordu bunu Jisung.
Dün hep beraber oturmuş vakit geçirmişler daha sonra da evlere dağılmışlardı. Bugün de Jisung Minho'yu eve çağırmıştı, kimse olmayacağı için rahatça birlikte vakit geçirebilirlerdi. Minho da heyecanli bir şekilde eve gelmiş mercimeği fırına vermeyi bekliyordu. Mecazi değil, gerçekten.
"Askim köfteler oldu fırın da ısınmış koyar mısın mercimekleri?" Minho tip tip Jisung'a bakarken denileni yapıyordu.
"Ya askim şaka değil mi bu? Birazdan en baştan çıkarıcı kıyafetlerini giyip yanıma geleceksin sonra da biz gerçekten mercimeği fırına vereceğiz değil mi?"
"Minho! Yok öyle bir şey. Ben ne dedim dün sana, gel doyurayım seni dedim. Otelde doğru düzgün yemek yok ayrıca sağlıksızlar, sadece kahve içerek hayatta kalamazsın. Birlikte yemek yapıp yiyelim istedim. Aklın anca çükünde."
"Sen var ya. Konuşma benimle, yemeyeceğim ben yemek falan da."
"Ama enerji alman lazım olmaz askim."
"Buldum! Yemek yiyip enerji alacağız daha sonra da sevişeceğiz değil mi? Biliyordum ya."
"Çükünü keseceğim yeter artık. Yok sana sevişme falan yemek yiyeceğiz birlikte sonra da vakit geçireceğiz. Erkek değil misiniz hepiniz aynısınız işte yazıklarım olsun."
"Askim şaka yaptım gel öpeyim." Jisung'un tripleri Minho'nun gönlünü almaya çalışmalarıyla geçen birkaç saatin ardından yemekler hazırlanmış masaya oturulmuştu.
"Oha çok güzel olmuş. Kim yapmış bunlari benim askim yapmis. Eline sağlık bitanem. Hem hamarat hem güzel hem de bana aşık yuh evlenelim bence."
"Yaaaa. Şımarma tabağını bitir."
"Emredersin bey."
Birbirleriyle atışarak yemeklerini bitirmişler birlikte masayı topluyorlardı. Minho Jisung'u rahat bırakmadığı için en son mutfaktan kovulmuş Jisung'un odasına geçmişti.
Odaya tamamen pembe renk hakimdi. Jisung'un sert erkek ayaklarına rağmen tam bir prenses olduğunu anlamıştı Minho. Ona aldığı Trabzon tabelasını çalışma masasının üstüne asmıştı. Oyuncak far paletini komodinine koymuş, tokaları için ayrı kutu oluşturmuş, ona gönderdiği yıldızlı kutuyu güzel bir kenara saklamış, kedili kalemlerini özenle dizmişti. Odanın her yerinden Minho geçiyordu. Kıkırdayarak kitaplığına bakıyordu.
Belinde hissettiği kollarla arkasını döndü. Jisung parlayan gözleriyle ona bakıyordu.
"Beğendin mi odamı? Bak senin hediyelerini her yere koydum, her yerde askim var. Ayrıca odanın pembe olduğuna bakma çocukken bi hevesle almışız ben sert bir erkeğim tamam mı?"
"Bayıldım odana bebeğim birlikte dizayn etmişiz gibi her yerde bir parçam var. Ayrıca yerler senin sert havalarını." Özlediği dudakları öpmeye başlamıştı.
"Sanırım gerçekten de sevişeceğiz."
Birbirlerini öperek yatağa doğru ilerlemişlerdi. Minho yatağa oturup Jisung'u da kucağına çekmişti. Özlemle öpüyorlardı birbirlerini. Minho dayanamazcasına sert bir soluk almıştı.
"Bu anı o kadar çok bekledim ki."
Jisung'u öperken bir yandan da o çok sevdiği belini okşuyor, öpücüklerini yavaşça boynuna indiriyor, kokusunu içine çeke çeke öpüyordu.
"Aşığım kokuna." Jisung ise kendinden geçmiş aşık gözleriyle Minho'ya bakıyordu.
Zaman geçtikçe birbirlerine dayanmaları daha zor olmaya başlamıştı. Son nokta da Jisung'un kalçasını ileri geri hareket ettirerek Minho'ya sürtünmesiydi. Minho bu halde bile aldığı hazla gözlerini yumup sevgilisinin saçlarını okşarken boynunu emmeye devam ediyordu.
"Minho."
"Söyle güzelim."
"Rüyamı gerçekleştirir misin?" Minho duyduğu ile bir an duraksamış ne yapacağını şaşırmıştı.
"Hatırlıyor musun sevgilin anlatmıştım sana, böyle bir ortamda sırtım göğsüne yaslıyken beni her bir yandan sevdiğini. Yapabilir misin bunu?"
"Aklımı kaçıracağım senin yüzünden, sus."
"Hoşuna gidiyor ama." deyip kıkırdayarak nefesini Minho'nun boynuna üflemişti.
Tam o anda çelik kapının açılma sesiyle irkilip birbirlerini ittirmişler toplarlanmaya çalışıyorlardı. Jisung yine iyi durumdaydı ama Minho..
"Askim kalk git tuvalete, ben bir sey uydururum."
Minho acıyla ve aniden yere çakılma hissiyle tuvalete koşmuştu.
"Anne insan bi haber verir kapıdan öyle ses gelince korktum. Akşam gelmeyecek miydin hem sen?"
"Hava sıcaktı dayanamadım geldim. Minho nerde gelmeyecek miydi bugün."
"Yok yok geldi, cırcır olmuş yazık tuvalette."
Minho duyduğu ile utançla karışık şok olmuş, ne yapacağını düşünüyordu.
"Hiiii yazık ben ona limonlu kahve yapayım hemen."
"Tamam olur ben de bi kontrol edeyim."
"Askim iyi misin arala bakayım kapıyı." Minho dümdüz bir suratla açmıştı kapıyı.
"Ay askim özür dilerim valla haberim yoktu sen ne yaptın içerde ay böyle de sorulmaz şimdi hakkındır yani yap tâbi aman neyse annem sana limonlu kahve yapacak şimdi yalandan iç tamam mı?" Minho tepkisizce Jisung'a bakıyordu.
*Askim?”
"Cırcır. Ben cırcırım. Öyle mi? Cırcır oldum. Milyon tane bahane arasından ben cırcır oldum. Ben bu eve sıçmaya geldim yani. Sabah cırcır oldum sonra da koşarak buraya geldim dedim buraya yapayım. Öyle mi? Ben cırcırım yani."
"Ya! Askim napayım o geldi aklıma ilk hem ne var insanlık hali burda bir şey yedi dokundu derim ben ya ne var of ben de bir şey oldu sandım. Bir şey demez annem saçmalama. Bak dikilmeyelim burda hadi gel limonlu kahveni iç sen."
"Of ya of rezil oldum annen benden nefret edecek iki dakika götünü tutmadı evime sıçtı diyecek. Bana halat ve sandalye getir bu işi bitireceğim."
"Ya sus be feriha. Bir şey olmaz dedim. Gel hadi merak edecek şimdi." Jisung kapıdan ayrılırken Minho bileğini tutmuş yüzyüze getirmişti şimdi ikisini. Jisung'a o kadar yakındı ki konuştuğunda dudakları birbirine değiyordu.
"Ayrıca. Bırak rüyanı, rüyanın ötesinde şeyler yaşatacağım sana. Unutma bebeğim. Hadi gidelim."
Şimdi de ortada mal gibi kalan Jisung olmuştu.
________
INANILMAZZZZZZ
ARKADASLAR
INANILMAZZZZ
CIGLIKLAR
AAAAAAAAAAAA🐰🌠🐿️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
geypopitler / minsung
Fanfictionjisung: selam beyefendi mustakil misiniz Yarı kurgu yari gerçek hayattan esinlenilmistir. 🐰🌠🐿️ texting ~ düzyazı