- UYANIŞ -

91 0 0
                                    

Bu an için tüm büyüleri yapabilirim
Tüm ritüelleri seni bir kez daha görebilmek için tekrarlayabilirim
Çünkü sen bana yasaksın
Çok zehirli bir o kadar da bağımlısın
Dudakların vişneli turta renginde
Saçların güneşin batışı gibi: bir o kadar sarı bir o kadar da  siyah
Kokun, o kokun şimdi bedenimin her zerresinde...

Kanter içinde nefes nefese uyandım. Çok kötü bir rüya görmüştüm. Bir trafik kazası geçiriyordum ve sonrasında olanlar çok saçmaydı.
Başucumda duran komidinin üzerindeki çalar saate baktım saat daha sabahın yedisiydi.
Altında ezildiğim kalın yorganı üstümden hızla attım.
Ama keşke atmasaydım.
Her taraf kan içindeydi. Zımba dikişi attığım elimin dikişleri çözülmüştü ve hala bandajdan kan damlıyordu.
Apar topar banyoya gittim ve sargıyı açtım. Daha çok kanamaya başladı. Bir yandan da öğürmeye başladım ama toparlanmam gerekiyordu.

Çok ses çıkarmak istemedim ama miğde bulantım yüzünden tüm ev inlemişti. Annem çoktan yanıma gelmeliydi ama yoktu. Sanırım bu gün evden erken çıkmıştı.

Hemen ilk yardım setinden gazlı bandaj alıp kesiğin üzerine bastırdım. Üstüme ve altıma düzgün bir şeyler giyip kendimi dışarıya attım.
Mecburen artık hastaneye gitmem gerekiyordu. Yol üzerinden bir tane taksi çevirip doğruca evimize yakın olan hastaneye gittim.

Taksiden iner inmez acil girişini bulup kendimi içeriye zor attım. Burası daha sabahın yedisi olmasına rağmen doluydu.
Sıra almak için tam sekreterliğe gidecektim ki bir adım daha atamadan olduğum yere bayıldım.

***

Kulağımda hafif bir çınlama vardı. Gözümü yavaşça araladım. Bembeyaz bir ışık ve yoğun bir hastane odası kokusu.
Kafamı kaldırmak istedim ama sanki felç geçirmiş gibiydim. Sağ tarafıma başımı yavaşça çevirdim ve evet sedyedeydim. Bir an buraya nasıl geldiğimi anlamasam da son olanları hemen hatırladım.

Sağ elime bir tane buton verdiklerini fark edip butona bastım. Sanırım hemşireyi çağırmak içindi.
İki üç dakika geçmeden esmer tenli kıvırcık saçlı bir hemşire odaya girdi ve mutlulukla " Taner bey çok şükür uyandınız, elinizdeki kesik yüzünden çok kan kaybetmişsiniz ve kanınızda enfeksiyon tespit ettik bu yüzden size antibiyotik verdik ben hemen doktorunuza haber verip geliyorum. Benden istediğiniz bir şey var mı ? "

Kafamı hayır anlamında salladım. Sanırım bu kızda hiperaktivite vardı. İki saniye içinde daha ne olduğunu sormadan her şeyi açıklamıştı.

Çok geçmeden doktor kapıyı çalıp içeri girdi ve ben bir kez daha bayılmamak için odadaki tüm oksijeni solumaya başladım. Çünkü oydu ! Ritüellerimin sebebi rüyalarımın nedeni karşımda duruyordu.

***

"Merhaba Taner bey. Ben doktor Uras Altıntaş. Nasıl hissediyorsunuz ?"

Bir kaç dakika sadece yüzüne baktım. O da benim yüzümü inceliyormuş gibi uzun uzun baktı.
Sanki o beni tanıyormuş gibiydi ama çıkartamıyordu. Aynı şekilde bende. Zaten tanıyordum onu, ilk gördüğümden beri.

Çok uzatmadan kekeleyerek " Şe-şey yani sanırım, sanırım iyiyim Uras bey. Sadece..."
Yüzüme bakarak cümlemin devamını getirmemi istiyordu ama yine nefesim kitlenmişti. Kalbim kulaklarımda atıyordu. Boynumdan aşağısı felç geçirmiş gibiydi.

Daha fazla dayanamayıp bu ambiyansı bozdu "Anlıyorum Taner bey. Kanınızda enfeksiyon tespit ettik ve bu yara çok derindi ayrıca zımba dikişi ile atılmış dikiş parçaları vardı elinizde bu olay tam olarak nasıl oldu ?"

Nasıl mı oldu ? Senin yüzünden oldu. Evime bu kadar yakında çalıştığını bilseydim bunların hiç biri olmayacaktı. İçimden konuştuktan sonra çok bekletmeden olabildiğince sakin bir şekilde cevap verdim "Yalnışlıkla oldu diyelim" yüzüme sahte bir gülümsemeyle bakarak yarı oturur yattığım sedyenin ayak ucuma oturdu ve "bakın Taner bey bu kesik çok yalnışlıkla olmuşa benzemiyor bilakis düzgün ve istekli kesilmiş gibi ayrıca sizi geçen kızılaydaki cafede gördüm bilmem hatırlıyor musunuz ?"

Şaka yapıyor demi ? Konunun bunla alakası ne ayrıca Adam beni ezberinde tutmuş. Umursamaz ve dalga geçer bir sırıtışla cevap verdim "Uras bey beni biriyle karıştırıyor olmalısınız çünkü ben Kızılay'a asla gitmem ve ayrıca yalnışlıkla oldu diyorsam yalnışlıkla olmuştur !"

Sedyeden kalktı ve yanıma biraz daha yaklaşarak "gördüklerimi aklımda tutarım övünmek gibi olmasın ama adeta fotoğraf makinesi gibi gözlerim var ve ayrıca çok kötü bir yalancısın odaya girdiğim anda itibaren göz bebeklerindeki büyümeyi gördüm bu da demek oluyor ki beni bir kez daha gördüğüne şaşırdın yoksa niye şoka giresin ki ?"

Çok büyüleyici ama bir o kadar da tehlikeli keşke bana bunu yaptırmak zorunda kalmasaydın doktor Uras

Hazır yanıma çok yaklaşmışken sağlam olan elimle kolunu kavradım ve hipnoza başladım
Mavi gözlerini kendi gözlerime kitledim
Kavradığım kolundaki atar damarı işaret ve orta parmağımla sıkıca bastırdım. Nabzını hissediyordum
Sert ve ciddi ses tonumla:

"Doktor Uras beni tanımıyorsun. Seninle hiç tanışmadık ve şimdi hastaneden çıkışımı yapıyorsun. Herkese sağlıklı olduğumu ve elimdeki rapora da kaza olduğunu yazıyorsun"

Dedim ve büyümüş göz bebeklerinin içine baktım. Uzunca bana baktı ama hemen işe yaramsı gerekiyordu.

Birden tuttuğum kolunu benden geri çekti ve sırıtarak gülmeye başladı.
Olamaz ! İşe yaraması gerekiyordu. Hiç şaşmazdı nasıl oldu anlayamıyordum. Sanırım artık gerçekten de tam anlamıyla sıçmıştım.

Bir kaç dakika boyunca sırıtması kahkahaya dönüşene kadar onu ciddiyetle ve şaşkınlıkla izledim çünkü ilk defa yaptığım bir insanda işe yaramıyordu hipnoz.

Gülmesi bittikten sonra ciddi bir yüz ifadesi takınarak "Siz şarlatanlar yok musunuz? Bir an olsun kandım ve hipnoza girdim zannettin demi ? YAZIK ! Sen tam bir ruh hastası kaşıksın. Şimdi gidiyorum ve seni psikiyatriye yönlendiriyorum. Tedavini güzelce ol tamam mı ?" Demesiyle tam odanın kapısının kulpuna yöneldi ki ben çaresizlikten ne yapacağımı bilemeden

"Seni yıllardır rüyamda görüyordum" dedim.

Aşkın Gözyaşları +18Where stories live. Discover now