- Tanı -

28 0 0
                                    


"Bazı ruhlar evvelden âşinâdır birbirine.."

Evet, dalmıştım. Yine çok derinlere dalmıştım ama yine onun sayesinde ayıldım. Rüya olmadığını anladım.

Kahvelerimizi içip birbirimizi daha yakından tanıdık. Ailelerimizden, hobilerimizden ve gezdiğimiz ülkelerden bahsettik.

Uras'ın annesi çok küçükken onu terk etmiş. Uras babasıyla büyümüş. Babası'nın İstanbulda galerisi varmış. Koleksiyon arabaların kiralanmasını ve satışını yapıyormuş.
Babası bir gün aniden çok hastalanmış ve ağzından öksürükle birlikte kan gelmeye başlamış akciğer kanseri tanısı koyulmuş. Uras tıp fakültesini kazandığı gün babası vefat etmiş.

Anlatırken her ne kadar da bu olayları atlatmış gözüksede ve yüzünde sahte bir gülümseme olsa da ben fark etmiştim. İçinde kopan fırtınayı, bir maskenin arkasına gizlenmiş olan öfkesini görebiliyordum.

Gözler kalbin aynasıdır derler. Uras'ın o, gök yüzü mavisi gözlerinden aslında hüzün akıyordu. Sanki acısını yaşayamamıştı ve cevap bulamadığı sorular vardı.

Biz cafeden çıkarken hava kararmaya başlamıştı. Neredeyse öğlen girdiğim cafeye Uras sayesinde akşam çıkıyordum. Yine bir ilki yaşatıyordu bana. Ben asla dışarıda bir mekanda iki saatten fazla kalmazdım. Direk eve geçerdim. Ama onunlayken zaman su gibi akıp geçmişti. 5 saat sanki 5 dakika gibiydi onunla. Asla sıkılmadım. Elimde olsa onu sabaha kadar dinlerdim.

Beni arabasıyla eve bırakmak istedi. İlk başta kabul etmedim ama ısrarcı oldu. Sırf 40 dakika daha vakit geçirmek için teklifini kabul ettim.

Siyah, Mercedes G63 serisinden bir jipi vardı. Oldukça havalı ve bir o kadar da pahalıydı.

Arabanın kapısını açıp ön koltuğa oturdum ve o da sürücü koltuğuna oturdu. Dikiz aynasından kendine bakıp siyah, hafif kıvırcık saçlarını düzeltti.
Arabayı çalıştırdı ve emniyet kemerini taktı. Birden bana bakarak hızla yüzüme doğru yaklaştı. Neredeyse burunlarımız birbirine deyecekti.

Ve yine o hipnotize eden kokusu. Vanilya ve amberin son notaları. Parfümü cafeye girmeden saatler önce sıkmış ve şimdi parfümün en zehirli notaları insanın başını döndürüyordu. Uras işini çok iyi biliyordu.

Köşede duran emniyet kemeri kayışını tutup emniyet kemerimi taktı "emniyet kemerini takmayı unutmuşsun. Önemli olduğunu biliyorsun değil mi ?" diyip kendini birden yüzümden çekti.

Göz bebeklerim şok içindeydi ve iki katı kadar büyüdüğünü hissediyordum. Kalbim yine çok hızlı atmaya başlamıştı. Hareketleri çok ani ve keskindi. Fizyolojim bunu kaldırmıyordu.

Yine kekeleyerek "e-evet. U- un-unutmuşum. Kafam bir- biraz dal-dalgın sanırım." Elini birden göğsüme koydu. Kalbimin bulunduğu tam o bölgeye.
"Sakinleş, lütfen derin bir nefes al. Kalbin çok hızlı atıyor. Seni bu duruma getiren şeyi bulmamız gerekecek"

Sensin ! Beni bu duruma getiren sensin. İç sesim avazı çıktığı kadar bağırsa da Uras'ın dediklerini yapıp derin nefes alıp veriyordum.

"Evet, şimdi daha iyiyim sanırım. Teşekkür ederim."
Elini yavaşça çekip "rica ederim ama her zaman yanında ben olamayabilirim. Arada böyle oluyor mu ?"

Seni görünce oluyor demek istedim ama "evet, arada oluyor hatta atak gibi olup 5-6 dakika sürüyor."

Üzülmüş gibi yüzüme bakarak "yarın geleceksin değil mi ? Belki başka bir şeydir. Araştırmamız lazım. İhmal etmemeni öneririm." Kafamı yukarı aşağı sallayarak "geleceğim Doktor Uras. Bana kaça randevu verirsiniz acaba ?" Hafif sırıtarak "hımmm, ajandama bir bakayım. Çok yoğunum ama sanırım sizi insiyatif kullanarak istediğim zaman alabilirim." dedi.

Uzun zamandır böyle içten gülmemiştim. Her lafı, her tavrı beni güldürüyordu.

Arabayı park ettiği yerden çıkarıp Kızılayın akşam trafiğine girdik. Neredeyse trafik adım adım ilerliyordu. Telefonuma bakıp bir yerden mesaj gelmiş mi diye konturol ediyordum. Toplu gruplar ve duyuru grupları hariç hiç bir yerden kayda değer mesaj yoktu.

Uras bu arada radyoyu açmış ve kanallar arasında geziniyordu. Birden en sevdiğim şarkı olan "İncelikler Yüzünden" çalmaya başladı. Ona bu kanalda durmasını rica ettim.

Koltukta geriye yaslanıp camı açtım ve cama doğru başımı yasladım. Hava ılıktı.
Rüzgar saçlarımı geriye doğru okşuyor,
sanki bir el yüzümü seviyordu.
Gözlerim nedensizce kapandı.
Dudaklarım istemsizce gökyüzünün karanlığına tebessüm etti.
Derin bir nefes alıp verdim.

Uras arada göz ucuyla bana bakıyordu sanki, hissediyordum.

Kalp atışlarım yavaşladı, kaslarım ve eklemlerim birden kendini bırakıp rahatladı sanki.

Aşkın Gözyaşları +18Where stories live. Discover now