Sektörün tozlu raflarına kaldırılmış zamanının en iyisi ünlü model Kim Taehyung, şimdilerin parlayan yıldızı Jeon Jungkook ile iş birliği içine girer. Yolları yeniden kesişen ikili lise zamanlarından yarım kalmış hesaplaşmaların görüşüldüğü, kirli o...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
2024 / busan
Taehyung...
Bugün pekte ani olmayan bir kararla Busan'a gelmiştim. Hatta tam şu an önünde dikildiğim ev bile tıpkı bu şehir kadar yabancıydı bana. Jeon Gyuri, Jungkook'un annesi, için gelmiştim. Madem uzun zamandır ertelenen gün kapımı çalıyordu, öncesinde ben özür dilemem gereken birinin kapısını çaldım.
Yıllardır yüzüne bakacak cesaretim olmayan o tanıdık kadın şaşkınlık içinde kapıyı açmıştı. Ellerim gerginlikten deli gibi terliyordu. Ne diyeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu sadece kendimi yollara vurmuş en sonunda bu adreste bulmuştum.
"Taehyung..."
Beni burada görmeyi beklemiyordu. Kapı eşiğinden kocaman olmuş gözleriyle baştan sona süzdü beni. Neredeyse beni kovmak üzere olduğunu düşünmek üzereydim fakat kapıyı sonuna kadar açmış gülümseyerek beni içeri davet etmişti.
"Rahatsızlık vermedim umarım. Habersiz gelmiş bulundum, kusura bakmayın."
"Sorun değil. Buyurmaz mısın?"
"Ah..Tabii."
Çekingen adımlarla eve girdim. Ortalığa bırakılmış küçük çocuk gibi ellerimi önümde birleştirmiş öylece dikiliyordum. Nereye gideceğimi bilmediğimden çaresizce Bayan Jeon'un ağzından çıkacak kelimelerin peşine düştüm.
"Salon bu tarafta." dedi eliyle karşıyı gösterip.
Salona geçmeden önce elimdeki poşeti uzattım ona doğru, "Şey, bunu getirmiştim de." mahçup bir ifadeyle uzattığım poşeti almasını bekledim.
"Bu nedir?" dedi merakla poşeti karıştırırken.
"Kurabiye almıştım."
Cevabıma gülmüştü.
"Eski günlerdeki gibi çay partisi mi yapmak istedin?"
"Çayın yanında tatlıyı pek severdiniz."
"Unutmamışsın." bir süre duraksamış hafif çatılan kaşlarıyla poşetteki kurabiye kutusunu aralamıştı, "Jungkook'un en sevdiği kurabiyeler bunlar." dedi kaşlarını gevşeterek.
"Duydum ki bugün size ziyarete gelecekmiş."
"Sen içeri geç, ben çayı koyup geleceğim."
Başımı sallayıp salona adımladım çekinerek. Köşedeki yuvarlak masaya doğru ilerledim. Beyaz minderlerle örtülmüş sandalyelerden birini çekip oturdum. Etraf o kadar sessizdi ki gerginliğimin katlanarak artmasına engel olamıyordum. Etrafı incelemeye başladım. Bu evi Bayan Jeon'a Jungkook almış olmalıydı. Küçükken hep bahsederdi bana, ailesine iki katlı şirin bir ev almak isterdi. Tam da dediği gibi iki katlı şirin bir evdi burası.
