1.5

287 39 0
                                    

Changbin kahvesinden bir yudum alırken, karşısında oturan ve heyecanla kıpırdanan bedene bakmıştı.

Felix onu bir anda çağırmış, kafede buluşmuşlardı ama karşısında ki genç hala konuşmuyor sadece heyecanla kıpırdanıp duruyordu.

En sonunda "Bana bir şey mi anlatmak istiyorsun?" diye sordu Changbin.

Felix hızla ağzını aralamış, daha sonra duraksayıp geri kapatmıştı. Ellerini saçlarına atıp "Of! Anlatmak istiyorum ama karışmamam söylendi!" dedi isyan ederek.

Onun başını masaya koyarak ağlamaklı sesle konuşması diğerini güldürdü. "Bir tahmin sadece ama birisi onun aşk hayatına karışmamanı mı söyledi?" diye sordu.

Felix başını kaldırıp ona baktı, dudaklarını büzüp başını salladı. "Of ya ben nasıl dayanırım ki" dedi söylenerek.

Siyah saçlı kıkırdadı, "Senin gibi bir çöpçatan için zor olacak gibi, yine de arkadaşın karısmanı istemiyorsa kendini uzak tutmaya çalış. Yardım etmek isterken aranızın bozulmasına neden olma"

Felix iç çekerek başını salladı. Haklıydı, yardım etmeye çalışması Hyunjin ile aralarını bozabilirdi ve Felix bunu asla istemezdi.

Önünde ki kahveden bir yudum aldı. "Haklısın, bu bilgi ile kendim savacağım". İkiside güldü, Felix tekrar bakışlarını karşısında ki bedene döndürdü. "Çiftin nasıl gidiyor?" diye sordu.

Changbin arkasına yaslanıp saçlarını karıştırdı, "Minho geçen itiraf etti, en azından bana. Artık kesin olarak ilerliyoruz beraber"

"Bence Jisung sevmesine rağmen duygularını ortaya çıkarmaya korkuyor"

Changbin'in kaşları havaya kalktı "Nasıl yani?" diye sordu. Felix omuz silkti "Yani sadece dışardan bir gözüm ama Jisung bazen Minho'ya çok yoğun duygularla bakıyor sonra ise bir anda bir farkındalık gelmiş gibi kendini geri çekiyor. Belki de korktuğu bazı şeyler vardır"

"O zaman önce Jisung'un açılmasını sağlamamız lazım"

Başını sağlayarak onu onaylayan sarışınla "Vay bana yardım ettin" dedi göz kırpıp. Felix kahvesinin pipeti ile oynarken güldü.

"Sonuçta öncesinde yardım ettin bana. Hemen alışma ama he" dedi tehditkar bir şekilde. Changnin gülüp başını salladı. "Peki peki alışmam"

"Changbin ya kameran nasıl senin? Benim ki çok kötü çekiyor"

Konunun aniden değişmesi ile Changbin anlık boş gözlerle ona bakmış ardından kendine gelip "He kameram, al bak bakalım" diyerek telefonunun kamerasını açmıştı.

Felix "Teşekkür ederim ya!" diyerek mutlulukla telefonunu aldı, kendini çekerken "Oha kameran aşırı iyi" dedi. Changbin ise gülümseyerek karşısında ki genci izliyordu.

Galerisinde sevdiği çocuğun fotoğrafları olacağı gerçekliği kalbini hızlandırdı. Felix bir kaç foto çekinmiş, siyah saçlıya dönüp "Hadi senle de cekinelim bari" diyerek kadraja ikisini almıştı.

Changbin gülüp "Cekinelim bari" dedi. İkiside bir kaç poz vererek fotoğraf çekinmiş, Felix gülerek geri çekilmişti. Mutlulukla ayaklarını sallarken fotoğrafları incelemeye başladı.

"Benim lavaboya gitmem lazım" diyen Changbin ayağa kalkarken Felix başını sallayıp "Tamamdır, bu arada fotoğrafları kendime atabilir miyim?" diye sormuştu.

Boşlukta bulunan Changbin "At tabi" diyerek hızla yanından geçti. Felix ise gülmüş, Changbin mesaj uygulamasına girmişti.

Hala ayaklarını sallarken kendisini arıyordu. "Beni ne diye kaydetti ki acaba? Yani tabiki çok önemli değil de, merak ettim. Gıcık çöpçatan yapmış mıdır acaba, gerçi onu ben kaydettim öyle. Merak ettim ne diye acaba. Harika çöpçatan? Benim rakip? Yoksa düz Felix mi? Kaydetmemis te olabilir gerçi"

Mesajların sonuna gelmesi ile kaşlarını çattı, "Nasıl ya" diyerek tekrar üste çıkarken dikkatini cekenle kaşları havaya kalktı.

"Beyaz kalp mi?" dedi mırıldanarak, fotografi büyüttüğün de ise bunun cidden kendisi olduğunu gördü. Gözleri kocaman açıldı, Changbin kendisini beyaz kalp emojisi ile kaydetmişti.

Asıl garip olan ise bunu görmek Felix'in kalbinin çok hızlı atmasına neden oluyordu.

Bu sırada yanına telaşla gelen bedeni fark etmesi ile telefonu elinden bıraktı. Changbin hızla yanına oturmus "Attın mı?" diye sormuştu.

Sesinde oluşan endişe Felix'in dikkatini çekti. Dudaklarını yalayıp "Yok, bulamadım da kendimi. Gözümden kaçmıştır belki. Sen bana at olur mu?" dedi yalan söyleyerek.

Changbin rahat bir nefes verip başını salladı. Anlık unutkanlığı kendisini ele verecekti, ki vermişti.

"Kalkalım mı? Yarına dersler var daha" dedi Changbin, başını sallayan Felix ile kalkmışlar, kahveleri ödeyerek mekandan çıkmışlardı.

Sessizce yürümeye devam ederken Felix yanında ki gencin durağa gitmek yerine kendisiyle geldiğini farketti.

"Beni eve mi bırakıyorsun?" diye sorması ile Changbin güldü "Evet, seni eve bırakıyorum"

Felix tekrar kalbinin hızlandığını hissederken belli belirsiz güldü "Hey gerek yoktu buna" dedi.

"Olsun, bırakmak istiyorum. Aklım kalmasın"

"Peki, kendin bilirsin canım" diyerek omuz silken sarışın ile güldü Changbin.

Minik sohbetler eşliğinde Felix'in evinin önüne gelmişlerdi. Felix ona dönüp "Teşekkür ederim binnie" dedi parlak bir gülümsemeyle.

"Ne demek, her zaman" diyen genç ile güldü. Dudağını ısırmış, ayak uçlarında yükselip geri alçalmıştı.

"O zaman, görüşürüz" diyerek ani gelen dürtüyle Changbin'in boynuna sarıldı.

Böyle bir hamle beklemeyen Changbin ise gözlerini kocaman açmış, burnuna gelen hoş koku ile karnının kasıldığını hissetmişti.

Zaman kaybetmeden Felix'in bedenine kollarını doladı, "Görüşürüz" diye mırıldandı.

Bir süre daha bu şekilde kalmışlar, Felix yavaşça geri çekilmişti. Ona hala parlak bir gülümseme verirken, el sallayarak evinin bahçesine girdi.

Changbin ise o eve giresiye kadar arkasından bakmıştı. Kalbi hala çok hızlı atıyordu ve bu his siyah saçlının çok hoşuna gitmişti.

Eve girip kendine yatağa atan Felix ise çığlık atmamak için yüzünü yastığa gömmüştü.

"Naptım ben! Niye sarıldım salak gibi! AAAAAA!"

Ayaklarını da yatağa vururken nefes nefese başını kaldırdı. "Yok bu normal değil, ben çok garip hissediyorum" dedi kendi kendine.

Özellikle Changbin'in onu kaydetme şekli daha çok kafasını karıştırmıştı.

---

Sonunda bir şeyler oluyor

Baysss

Çöpçatan // Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin