23. Bölüm: Mistik Parçalar Birleşiyor

27 5 72
                                    

   Kapı ağır ağır, fakat istikrarla açılmaya başladı. İki saniye geçmeksizin yüzümde hissettiğim ışık gözümü kör edercesine beni geri çekti. Toprak ve Serhat'la birlikte yüzümüzü ovuşturuyorduk. Ne oluyor be?

   "Şşşt... yüzlerine tutmasana oğlum, suratları şaküle döndü. Hihihi..."

   "Bence köşkten. Benim suçum yok." diye daha ince bir ses geldi, "Onu görmüşler. Bizi sevmişti, Ege abilere gıcık olmuş."

   "O küçük şey, kocaman el fenerini yere doğrulttu. Nihayet herkesi seçebiliyordum. Tüm odağım Pınar ve Yağmur'dayken bunu hıphızlı gerçekleştirip kapı kenarına yönelecektim. "O" dediği kişiye odaklanmamalıydım.

   Ses "Tontik"ten geliyordu. Hemen yanında sarı Loki kaskıyla limon kafa Lokita, arkalarında ise Turuncu, Beyaz ve Boncuk vardı. 

   Toprak'la birlikte Pınar ve Yağmur'u yerlerinden dikkatlice kaldırıyorduk. Serhat göz ucuyla bize bakıp çocuklara yöneldi:

   "Tüm çete burada bakıyorum. Ne kadar da büyümüşsün... ops!"

   "Ops tabii! Yan sokak bana hamburger ısmarladığından beri yoksun Serhat abiciğim." dedi Turuncu, "Dolan kotamız fazlasıyla açılmıştır. Yeni hamburgerler için müracaat etmiş durumdayım."

   "Müracaat mı? On küsur yaşında çocuk... neler biliyor?" diye konuşmaya çalıştı Yağmur, Toprak'ın desteğiyle nefesini toparlarken. Yaşadıkları apaçıkken tüm tehlikeyi örtbas etmesi takdire şayandı.

   "Sadık'tan öğrendim." dedi Turuncu, "Küçük beyefendi tam." 

   Pınar konuşmaya katılmamıştı. Yağmur gibi çocuklara karşı temkinliydi. Fakat o, Sadık ve ekibinin böyle bir doğaüstü kaosla ne tür bağlantısı olabileceğini sorguluyor olmalıydı. Nitekim beni doğrulayan sözü çıkardı:

   "Ege'ye gıcık olan şey neden sizi sevdi?"

   "Görmüyor musun Pınar abla? Bizde şeytan tüyü var." diye hazır cevaplılığını sergiledi Sadık. Pınar henüz kendine gelmeye başlamıştı; bu yanıtı son derece doğal karşılamış da olsa şaşkınlığını gizleyemedi:

   "Kim peki?"

   "Yaşlı bir dede."

   Donup kaldık. Orbey dede geri mi döndü? İlk davranan Serhat oldu:

   "Yok, bir dede görmedik de... Orbey Bey'le atışmalarımız güzeldir. O mu geldi acaba? Toprak'ım?"

   Toprak bir bağlantı kuruyor olmalıydı; yüzünde tüm dualarının zıt yönde olduğunu varsaydığım bir direnç vardı.

   Toprak hareketlendi, "Bu dede size nasıl göründü çocuklar?"

   Limon kafanın huzursuzlandığını ve bana doğru yaklaştığını gördüm. Kızlar olaydan haberden değilmişçesine sakindi. Tontik'in düz ağız çizgisi bozulmadı, ama yanakları domatesten hallice bir kızarıklığa büründü. Sadık ise bizim olası tepkimizi hesaplamadan tek seferde anlattı:

   "Ayna vardı, aynada gördük. Bizimle o şekilde konuştu. Benim kadar tatlıydı oğlum, takım elbisesi vardı." Ardından kendi kendine söylenmeye devam etti, "Aynada var, köşkte yok. Sihirbazım dedi. Sonrasını biliyorsunuz. Bize sizin ulaşacağınızı söyledi."

   "Beyefendi!"

   Hep bir ağızdan bağırmıştık. Mantığımız tamamen devre dışıydı. Ölü biri çocuklarla nasıl konuşabilirdi?

   "Yooo, o bana Beyefendi de... aaaa! Harbi lan, Tontik? Kendisine mi dedi yoksa?"

   "Lokita'ya salça oluyordum, duymadım."

Korku Tutkunları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin