kapalı kapılar ardında, çoğalan pişmanlıklar⁰⁷

29 10 13
                                    

İyi Okumalar

Kendinizi hiç bir yarış atıymış ya da bir denekmiş gibi hissettiğiniz oluyor muydu? Benim oldukça çok oluyordu, neredeyse her gün üstelik.

Kulaklarımı tıkamak, sonsuza kadar sağır olmak ve hiç bir sesi duymamak istiyordum. Öyle ki gözlerimi de aynı şekilde bir çırpıda ortadan kaldırma şansım olsaydı eğer bu fırsatı asla kaçırmazdım.

Bu bir tek gözlerim için de geçerli değildi üstelik.

Yemek masasındaydık, her şey bulanıktı ya da ben öyle olmasını istiyordum ancak tam karşımda oturan abim Jaehyun hariç sanki her şey gerçekten de bulanık gibiydi. Bana bakıyordu, tam gözlerimin içine bakıyordu ve yüzünde ki o ifade çok tanıdıktı. Babamdı, o aynı babama benziyordu.

Yumruk yaptığı elleri masanın üstünde ki tabağın iki yanında duruyorken sinirden miydi yoksa korkudan mıydı bilmem yumruklarını sıkışına şahit oluyordum. 'Senin için yapacağım en son iyilik' demişti bana.

Benim için yapacağı son iyilik.

Oysa ki şu an bile gözlerine bakarken içim acıyor ve bir şeyler yapmak için çırpınıyordu içimde ki ses. 'Ben sen değilim,' demek istiyordum ona, 'senin için son nefesime kadar bile bir şeyler yapabilirim, abi.'

Bu Taeil babamın bizi büyütüş şekliydi. Yan yana ve birimizden birisine bir şey olursa eğer ilk el uzatacak kişi ikimizden birisi olacak şekilde büyütmüştü ikimizi de. Ne zaman düşsek veya ağlasak hemen yanımızda biter, kendisinin yanımızda olmayacağı durumlarda ise bizi tembihlerdi sürekli. 'Siz kardeşsiniz, birbirinizden başka kimseye güvenmeyin.'

Öyle olsun istiyordum, yıllardır kendisinin benden daha iyi olduğunun farkına varıp da ses çıkarmayan abimin, beni hor görüyormuşcasına attığı bakışlarının bir yanılgıdan ibaret olmasını istiyordum.

Yaşadığımız her şeyin de birer yanılgıdan ibaret olmasını istediğim gibi.

"Rezalet," Johnny babamın sert sesi aklımda ki bulanıklığı netleştirirken bakışlarım ona döndü bu sefer de. Üstünde ki beyaz gömleğin kollarını dirseklerine kadar sıyırmış, boynunda ki kıravatı çekiştirirken derin ancak sık sık nefesler alıp veriyordu. Sinirliydi, neredeyse her zaman olduğu gibiydi.

Alışmak, belki de bu dünya üzerinde ki en kötü alışkanlıktı. Üstesinden gelemeyeceğiniz ve bir zaman sonra altında ezilip kalacağınız bir huydu.

Masada sessiz sedasız oturan Taeil babam parmaklarıyla oynarken diken üstünde gibiydi sanki. Bir bana bakıyor, bir abime bakıyordu ve her hangi bir atak için tetikte bekliyor gibiydi. Acı çekmemizden korkuyordu ancak kendisinin acı çekmesi umurunda değil gibiydi.

Alışmıştı, alışmıştık, alışmak zorunda bırakılmıştık belki de ancak bunun nedeni neydi?

"Bir de sınıf birincisiyim diye övünüyorsun. Hangi sınıf birincisi girdiği sınavdan vasat bir not alır Jaehyun?" babam abime doğru anında döndüğünde nefesimi tuttum istemsizce. İlk kez bu sinirinin hedefi ben değildim ve direk abime yönelikti bütün sözleri.

la tòska° nctHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin