5

87 10 12
                                    

benden önce okula giden jiminden sonra bende sınıfa girdim. o kalktıktan beş on dakika sonra kalkmıştım parktan. sınıfa girip jimin'i görünce yüzümü ekşittim ve çantamı sırama fırlatıp kantine inmeye başladım.

kantinci abladan alacağım suyu dondurucuya koyması için yalvaracaktım çünkü hava gevur amına yakın sıcaklıktaydı. isteğimi ablaya extra nazik şekilde söyledikten sonra arkamdan adımı söyleyen bir ses işittim.

"hooooop wintoo." kim olduğunu görmek için arkamı döndüm.

"oo sunghoon reis benle konuşmaya başlayalı sınıftan çıkar olmuşsun."

"e tabiiiii. su almak için kantine gelmiştim bende."

"ben aldım dondurucuya koydurttum."

"bende koydurtayım bari."

"koydurt bakayım. koydurt ne aq garip oldu."

"habsbshabsqısnka harbi lan."

arkamdan yine benim adımı seslenen bir ses duydum.

"winteeeer." bu jakedi.

"aaa jakeee." derken ona koşarak sarıldım. o da beni kucakladı. sarılmayı bitirip el ele tutuştuk.

"oo naber reis."

"iyidir senden jake." aga gibi tokalaşıp konuştular. bense onların ayak üstü konuştukları erkek konularını dinledim. sonunda bitirdiklerinde sınıfa gittik el ele. artık okuldaki çoğu kişi bizi böyle görmüştü ve sevgili olduğumuzun farkındaydılar.

sınıfa girdim ve ninglerin yanına doğru gittim. ningler sıralarında oturuyordu ve bizde jake ile yanlarında sıraya yaslanmış şekilde duruyorduk. jake belimden beni kavradı. o sırada jiminle göz göze geldik. önce suratım sonraysa belime baktı. göz devirdikten sonra önüne döndü. bende onun elinin belimde olmasından biraz rahatsız olmuştum. normalde sevdiğim insanların her yerime dokunmasına izin verirdim ama bu sefer rahatsız oldum. jake'in elini farkettirmeden belimden ayırdım.

"hadi oturalım aşkım."

"tamam bebeğim."

karina'nın gözünden:

ıyy bunlar ne iğrenç bi çift oldu amk ya asla çekilmez. neyse bu yandan yemiş minjeong'u bundan sonra sikine takan en adi orospu çocuğudur bunuda buraya yazıyorum.

yan sıramda olan giselle ile dersi kaynata kaynata bitirip sonunda bahçeye çıkmıştık. hava 55 dereceydi ama voleybol aşkımızı yenemeyip yine voleybol oynamaya başlamıştık. okulda çoğu kişiyle yakın olduğum için bazı kızların voleyboluna girmiştik. oynarken baya terlediğim için  başımdan aşağı su dökmek istesemde yüzümdeki çokta olmayan makyajı akıtmak istemediğim için kendimi durdurdum ancak birazda olsa serinlemek için içime su döktüm. okul forması yerine düz beyaz tişört giymiştim. hocalar bana kızmıyorlardı çünkü bana bakmayan ailem bir problem olduğunda işi parayla hallediyordu. bok gibi parası olan ailem bana bakmak istemiyordu. sadece onlardan uzak olmamı istiyorlardı. baş belasıymışım onlar için. ne kadar baş belası olsamda her sorun çıkardığımda halletmeyide biliyorlardı.

neyse konu bu bile değildi. en son düz tişörtümü anlatıyordum. içime su dökünce tişört içimi biraz olsa da göstermişti ancak ben bunu farketmemiştim. böyle biraz voleybol oynadıktan sonra giselle gelip beni uyardı. yedek kıyafetim yoktu yanımda bu yüzden birilerinden tişört dilenmem gerekecekti.

winter'ın gözünden:

kantinden çıkıp banka oturup çikolata yemek istemiştim ama şu an gözümün önünde jimin vardı. o ıslanmış içini gösteren tişörtüyle göz zevkimi bozuyordu. sırf erkek düşürmek için üstünü ıslatmış ve farkında değilmiş gibi davranıyordu pick me. 

love, love, love what is it good for? - winrinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin