"tamam. yapalım."
bunu dediğim an dünden razı olan karina beni duvara yaslayıp ilk adımı atmak için hamlede bulundu. ilkim olmasa da şu an bunu yapmak doğru mu diye düşünmeden edemedim bu yüzden kafamı yana çevirdim. bunu gören karina daha da beklemek istememiş olacak ki yüzümü pekte nazik olmayan bir şekilde sabitledi. artık kaçmak gibi bir şansım yoktu. beni öpmesini beklerken durup hafif sinirli sesiyle konuştu.
"istemiyorsan yapmayız minjeong zorlaştırma." geri çekildiğinde kolundan tutup onu kendime çektim ve ilk hamleyi ben yaptım. sadece küçük bir öpücük kondurduktan sonra geri çekildim. gerisini karina'nın yapmasını istiyordum. mesajı almış olan karina daha hızlı ve sert biçimde dudaklarımla buluştu. alkol tadını alabiliyordum.
karina bu öpücükten sıkılıp dilini içeri gönderdi. daha önce bunu yapmıştım ama bu sefer karşılık veremedim, haddinden daha sert ve hızlıydı. hamle yapmama izin vermeyip tüm ipleri elinde tutuyordu. yavaşça ayıldığı için daha düzenli hareket edebilmeye başlayınca ellerini vücudum da zevk alabileceğim şekilde hareket ettirmeye başladı. önce kalçalarım sonra belim derken çoktan üzerimdeki tişörtten kurtulmuştu.
dudaklarını, dişlediği dudaklarımdan ayırdı ve boynuma getirdi. başıma bela olacak izler istemediğim için onu uyardım.
"iz bırakma." sesim emir verircesine çıkmıştı. o da bundan rahatsız olmuşa benziyordu.
"sana mı soracağım?"
anında boğazımı dişlediğinde artık tamamen onun elinde olduğumu anladım. burada devam etmek istemediğim için onu en yakın yer olan salona yönelttim. o da havayı bozmamak için boynumu bırakıp tekrar dudaklarıma döndü. bu sefer bende onun sert öpücüklerine karşılık verdim. onu koltuğa doğru götürürken hazırladığım abur cubur tabaklarını ve bardağı yere düşürdük. hiçbir şey kırılmadığı için umursamadık ve hamlelerimize devam ettik.
beni koltuğa yatırıp üzerime çıktığında hala bedenimde olan fazlalıklara baktı. kurtulmak istediği kesindi ama ben onun için üzerimi çıkarmayacaktım çünkü ona istediğimi belli edemezdim. yine de şu an o parmaklara o kadar ihtiyacım vardı ki.
"ne bakıyorsun çıkarsana."
"ben mi çıkaracağım sen çıkaracaksın jimin."
"seni böylece bırakayım mı istiyorsun. biliyorum içinde olmam için ölüyorsun şu an. lafımı ikiletme soyun." dediğine biraz utansamda bu yarışı kaybedemezdim. o çıkarmazsa bende çıkarmazdım.
"çıkarmayacağım."
"çıkar dedim."
"hayır."
üzerimde duran vücut sinirlenmişe benziyordu. kafasını yana çevirip derin bir nefes aldı.
"hazır ol minjeong. yarın yürüyemeyeceksin."
ne?!?!?? bu şerefsiz tam olarak ne yapacak bana?
omuzlarımdan tutup beni kendine doğru çekip sütyenimi tek hamlede çıkardı. bu işte profesyonel miydi acaba?
önce vücuduma göz gezdirdikten sonra altıma yöneldi. hafiften ıslanmış olduğum için utandım ama şu an onu durdurup anı bozamazdım. en kısa zamanda yapması gerekiyordu benim için.
şortumu da bir kenara atıp beni sadece külotla bıraktı. çoktan ıslanmış küloduma bakıp şerefsizce sırıttıktan sonra yüzüme odaklandı. bu sefer beni öpmek yerine dudağımdan başlayıp göğsüme kadar uzanan bir yolla bedenimi yalamaya başladı. bu hareketi yüzünden yukarı doğru kalkan bedenimi geri yerine bastırdı. önce göğüslerimi dudakları arasına aldıktan sonra karnıma doğru bir yol çizdi. her şeyi sırasıyla yapıyordu ama bu beni rahatsız ediyordu. sadece lanet parmaklarını soksa olmaz mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love, love, love what is it good for? - winrina
Teen Fictiontexting x düzyazı winrina fic