güzel bir gecenin ardından okul sabahına uyandığımızın farkında olmadan acayip sesli bir alarma uyanmıştık. başta şoka girmiş olsakta sonrasında günlerden pazartesi olduğunu hatırlayınca yataktan üzgünce doğrulduk. alarmı üfleye püfleye kapadıktan sonra gözlerini ovuşturan karinaya baktım. okula gitmektense tüm günümü onla geçirebilirdim.
üzerindeki düz bol tişört içindekilere dokunma hissimi uyandırıyordu. doğrulduğum yataktan ona doğru eğildim. beni anında farkedip kolları açtı. bense kolları arasına kendimi bıraktım. beni saran elleriyle beraber bacaklarında yatıyordum bu sefer. sabah güneşinin vurduğu kız beni fena şekilde ele geçiriyordu ancak ben bu durumdan çok memnundum. tüm hücrelerimle hissetmek istiyordum onu. her şeyim olsun beni tamamen ele geçirsin istiyordum.
"kalkalım artık." başımla onaylayıp bacaklarından kalktım. o hazırlanmak için kendi evine gitmişti. belirli bir saatte hazır olma planı yaptıktan sonra hazırlanmaya başladım. saçımı açık bırakmaktansa arkadan hafifçe toplama kararı aldım. hava çok sıcaktı ve açık saçla kesinlikle uğraşamazdım. yaklaşık bir saat süren hazırlanışımdan sonra evden çıktım.
biraz erken çıktığım için karinayı beklemeye başladım. buluşma saatimizin üzerinden beş dakika geçmişti ama daha hala evden çıkan biri yoktu. 20-30 dakika derken artık kapıyı çalmaya başladım. kimse kapıya bakmıyordu. ısrarla basmaya devam etsemde cevap veren yoktu. telefondan karinayı aramaya kalkıştım ancak kapıya bakmadığı gibi telefonumada bakmadı.
en az yüz kere aradığım kız bir kere bile olsun telefonuma bakmadı.
okula girdiğimde ning'i gördüm. suratımda anlaşılan sinir yüzünden bana hemen beklenen soruyu yöneltti.
"bu hal ne? ne oldu sana?"
"karina.. yok."
"ne!?" gereğinden sesli çıkan sesi yüzünden ağzını kapayıp beni bir kenara çekti.
"ne demek yok kızım ne oluyor?"
"bilmiyorum ning bizim evdeydi hazırlanmak için kendi evine gitti sonrasında yok işte yok." gözlerimden dökülen yaşları hızla silmeye çalıştım.
"tamam sorun yok giselleye sorarız şimdi." bana sarılan ning beni teselli etmek için elinden geleni yapıyordu.
ilk dersi bitirdikten sonra ning beni kolumdan tutup hemen aeri'nin yanına çekti.
"giselle gelir misin bi'." giselleyi de alıp bizi tenha bir yere götürdü.
"karina nerde?" ning'in sertçe sorduğu bu soruya giselle oldukça şaşırmıştı.
"nerde mi? geç kalmıştır muhtemelen."
"geç kalmadı aeri. evde yok." ağlamaktan boğuk çıkan sesim yüzünden aeri iyice endişelenmişe benziyordu.
"nasıl yok."
"baya yok. aramalarıma da cevap vermedi." yine durduramadığım göz yaşlarım süzülmeye başladı. ning tekrardan beni sardı. o sırada gisellenin telefonuna bir bildirim düştü. yavaşça telefonu çeviren aeri göreceği mesajı çoktan biliyormuş gibiydi ve bu yüzden telefonu yavaş yavaş çeviriyordu. ekrana baktığımızda gördüğümüz mesaj ise:
karina
ben gidiyorum giselle
mesajın şokuyla giselle yere yığıldı. elindeki telefonu yere bıraktı ve "tekrar" dedi. daha kafamda oturtamadığım mesaj yüzünden tepkisizdim.
"ne demek bu? nereye gidiyor?" giselle bir süre daha sessiz kaldıktan sonra konuştu.
"ailesi. karinayı almış." kafamda hala çözemediğim durumu gisellenin daha ayrıntılı anlatması için bekliyordum ama kötü bir durum olduğundan da neredeyse emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love, love, love what is it good for? - winrina
Ficção Adolescentetexting x düzyazı winrina fic