GİRİŞ

137 13 5
                                    

Siz hiç ilkbaharı kışa dönen biri gördünüz mü? Ya da ilkbaharda kışı yaşayan biri?

Biliyorum görmediniz. Göremezsiniz zaten. Gözün gördüğü ile gönlün bildiği bir olmaz çünkü. Gördüm zannedersiniz, tanıdım, bildim zannedersiniz ama gördüğünüz de tanıdığınız, bildiğiniz de koca bir hiçtir.

Hiç. Buydum işte. Üç harfe sığan, varlığı da yokluğu da göze batan, başı bir kez olsun okşanmamış bir yetimdim.

Böyle büyütülmüştüm. Hırpalanarak, zorbalanarak. Suçlardım kendimi. Neden doğdum diye, hadi doğdum. Peki neden yetim oldum diye. Bazen kızar bazen ise kanatırdım kendimi. Ertesi günü hiçbir şey yokmuş gibi bağlardım kanattığım bedenimi bir bez ile. Hoş, zaten kimse dikkat etmezdi. Kimi zaman buna üzülsem de kimsenin bilmemesi daha iyiydi.

Kimse bana merhem olmazdı. Aksine kabuk tutan her ne varsa tuz basar yakar yandırırdı körpe vücudumu.

İnsanlardan medet ummayı keseli yıllar olmuştu. Bana öz anne babam sahip çıkamamıştı. Bir başkasının çıkmasını beklemek büyük aptallık olurdu.

Bir ben vardım bir de yüce yaratıcının verdiği bir yürek. Yumruğum kadar olan organda uçsuz bucaksız bir merhamet taşıyordum. Bu da onun bir mucizesiydi. Bana taş atana ben de gül atıyordum işte.

Ben Belgin Fersun Evin. İsminin anlamının yükünü sırtında taşımaktan kamburlaşan Belgin. Kesin bir biçimde belirlenmiş olan. Kesin bir biçimde kurban belirlenmiş olan Belgin.

Ben Belgin Fersun Evin. Bu benim altın bir kafese kapatılıp infaz edilerek başlayan hikayem.

-

Merhaba çok heyecanlıyım bu kurgu için. Bölüm için şarkı koyacaktım ancak hem kısa hem de giriş olduğu için gerek olmadığını düşündüm. Umarım yolu uzun olur ve hepimize iyi gelir. Hoşçakalın. 🩷

ESARETİNE TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin