Merhaba bölümde kafa karışıklığı yaşamamanız için nasıl okumanız gerektiğini anlatacağım.
Bölümün başında karşınıza çıkan sahne, yıllar öncesini anlatıyor ve ana karakterin küçüklük yıllarında yaşadıklarını ele alıyor. Bir kaç bölüm başında bu geçmiş sahnelerinden okuyacağız.
Daha sonra önümüze çıkan sahnelerin hepsi üç ay önceye ait. 3 ay öncesine ait olanların başında da zaten belirttim.
Ara ara geçmiş sahnelerinden okuyabileceğimiz için duyurmak istedim bazen karışıklık olabiliyor diye haber vereyim dedim.
Ve geçmiş sahnelerine her gittiğimizde, sahnenin başında geçmiş olarak belirtiliyor. Bunu da buradan belirteyim istedim, şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Yorumlarınız beni çok motive ediyor yapmaktan asla geri durmayın bu yüzden. İyi ya da kötü eleştirebilirsiniz. Son olarak oy verdiyseniz keyifle okuyun.
Bölüm şarkıları:
Hande Mehan- Dermanım Yok
Sezen Aksu- Hata
Emre Fel- Bir telaşım var
Dedublüman-Merdiven
Muharrem Aslan- Hoşçakal Demedim
Levent Yüksel- YasGeçmiş (yıllar öncesi olarak bahsettiğim)
Gülümsedi çocuk. Kırık kalbine, incinmiş gururuna ve yaralı ruhuna rağmen gülümsedi. İçinde ukde olarak kalan ne varsa en derinine basarak bir kez daha gülümsedi.
"Babacığım," diye seslendi gökyüzü yerine koyduğu tavanına bakarak. "Özledim seni desem yine gelmez misin?" Ses gelmedi. "Geleceksin ama biliyorum." Kendi gökyüzünde gözlerini gezdirmeye devam etti.
"Ömer ağabeye gönlümü verdim diye mi kızdın? Ben sana kızmadım baba. Sen bana kızdın mı?" Yukarı bakmaktan ağrıyan boynunu dinlendirdikten sonra tekrar gökyüzüne baktı.
"Biliyor musun baba? O da bana vermiş gönlünü. Beni kucağına alıyor, beraber dönüyoruz. Tıpkı müzik kutusundan çıkan balerinler gibi."
Bilmiyordu. İleride bu günlerin bir azap gibi boynuna dolanacağını bilmiyordu. Bilse yapar mıydı hiç? Daha önce sahip olamadığı müzik kutusundaki balerin gibi döndüğü günlerin kendine diken olup batacağını bilse yapar mıydı hiç? Yapmazdı.
"Sonra başım döndüğü için beni kendiyle birleştiriyor, geçmesini bekliyoruz." Kahkaha attı.
"Çok komik oluyoruz babacığım. Sanki yapışmışız gibi. Keşke sende görsen." Hüzne büründü gözleri. "Ben büyüdüm baba, ben sayı saymayı öğrendim, ben koşmayı öğrendim, ben sevmeyi öğrendim babacığım. Bari ben sevmeyi öğrendiğimde yanımda olsaydın. Keşke. Keşke. Keşke..." Bir damla aktı dolan gözlerinden.
"Seni çok özledim baba. Beni özlersen kapat gözlerini say demiştin sayabildiğin kadar. Saydım baba yirmiye kadar. Sen gelmedin. Ben yine saydım. Yirmi kez yirmiye kadar saydım. Sonra gözlerim uyumuş baba. Ben uyumadım babacığım yemin ederim ben uyumadım. Sen o zaman geldin dimi baba? Yine gelir misin? Yine gel lütfen. Bu sefer gözlerim uyumadan gel olur mu?"
Küçük kızın sözleri bitince ıslak gözlerini sildi. Tam o an da bulunduğu odanın kapısı açıldı.
"Ooo Belgin hanım burada mıymış?" Belgin gözlerini kendisinden on üç yaş büyük olan adama çevirdi. Ağlayan gözleri neşe ile parladı. "ÖMER!" diye bağırırken koştu ona doğru.
"HOPPA!" diyerek ona doğru gelen kızı kucakladı.
Ömer "Bu hal ne böyle? Ağladın mı sen?" diye sordu küçük kıza.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARETİNE TUTSAK
RomanceBelgin Fersun Evin babasının vefatından dolayı teyze ve eniştesi ile normal bir hayat yaşamaktadır. dışarıdan bakan herkes bu şekilde görse de aslında içeride dönen farklı durumlar söz konusudur. Bir gün Belgin'in isteği dışı gerçekleşecek bir evlen...