Sizi ısırırım. Yorumları okurken o kadar mutlu oluyorum ki.
Ayy. Şuan o kadar ünlü değilim iki üç yoruma gülüyorum aptal aşık gibi.
Çok tatliş. Neyse paragraf yazarım böyle devam ederse.
İyi okumalar.
**************************************
Okulunuza başlarım. Saygılar. Bölüm bitti paydos.Şaka şaka. Bir buçuk hafta daha çekeceğiz bu illeti.
Anlık durumdan da bilgi vereyim. Okula yürüyorum. Önümde uzun ince bir yol...
Yanımda kısa biri var. İsmimi de bilmiyorum. Başıma güneş mi geçti acaba?"Pişt. Senin adın neydi?"
Bana Side eye atıyor bu bebe, bak ben buna dalarım ha."Changbin?" Ha benim kankam olan.
"He. Sen bu kadar kısa mıydın?" Şey neden öldürecek gibi bakıyor?
"Ge-gelme hayır dur valla şaka yaptım kanka." Oradan bir koşmuşum tamam mı? Okulun kapısına takılıp düştüm. O derece yani. Bu manyak beni dövecekti ama üşendi. Bugün de kurtulduk. Elhamdülillah.
Ulan hep Chan öğretti bana bunları ha. Beni biliyorsunuz ben bu kadar imanlı değilim.
Elini uzatarak,
"Kalk lan yerden. Üstün toz oldu." Pamuk gibi kalbi var bakmayın öyle kısa ve sınırlı olduğuna. Özünde bebektir o. Elini tutup kalktım. Of sanırım gerçekten başıma güneş geçti. O kadar geçmiş ki hani. Karşıdan heykelimsi derecede yakışıklı biri geliyor şuan."Al lan su sevgilini." Evet bu arada aradan bir hafta mı ne geçti bak onu da unuttum. Açıkladık biz bunlara herşeyi. O kadar detaylı değil he.
"İçtimi oğlum bu?" Bir elini belime koyup beni doğrulttu.
"Ya içmedim ne alakası var? Sınıfa götürün beni. Başıma güneş geçti. Birde su var mı?"
"Sanki ev ile okul arası elli kilometre!" Changbin bunları söylerken Minho kendi çantasından suyunu çıkarıp bana vermişti. Tan içecektim ki,
"İçtinmi lan bundan hiç?" Ya harkes bana Side eye atıyor ağlıcam şimdi.
"Farkeder mi?" Etmez. Kafa dikip suyu içtim. Biraz olsun kendime gelmiştim. Artık Minho'nun beni o kadar sıkı tutmasına gerek yoktu.
"Tamam kendime geldim bırakabilirsin. Minho? Bırakabilirsin dedim?" Elini hafifçe gevşetmek dışında bir şey yapmadı. Hoşuma gitmiyor değil şimdi çaktırmayın.
Sınıfa çıktık. Kendimi direk sırama attım. Minho da yanıma oturdu. Ben duvar kenarında o koridor tarafındaydı.
Burada klima çalıştığı için baya serindi. Umarım şimdi de üşümem."Derse kaç dakika var?"
Minho,
"On.""İyi baya varmış."
"Hm."
"Kısa kısa cevap verme iki tane çakçam şimdi." Güldü.
"Tamam tamam. Uzun cevap veririm. Ama sende kısa cevaplık şeyler soruyorsun ki." Sonunda sesini adam gibi duyabildik. Sırtını dönüp bana yaslandı. Bende elimi saçlarına götürüp okşamaya başladım. Bu sırada onun da eli bacağıma gitmiş orayı okşamaya başlamıştı. Okul pantolonu giyiyorum, gerçekten.-yazar notu: yalan serbest geldi şort giyiyor-Sınıfta çok kişi olmadığı için rahattık bu arada. Bizimkiler var sadece bir saniye. Hyunjin ve Jeongin nerde lan?!
"Min?"
"Söyle."
"Hyunjin ve Jeongin'i gördün mü?"
Kafasını hafif kaldırıp sınıfa göz gezdirdi."Boşver ya. Mahremiyete saygımız olsun bence." Allah kahretmesin bensiz mi?
"Ben izliyecektim onları ya. Best shipimdi onlar benim." Kafasını çevirip bana baktı.
Bana doğru kafasını çevirip,
"Ben varım yavrum." Şunu deme içim gidiyor.Alnının ortasına işaret parmağımla vurdum.
"İmana dön putperest pezevenk."
İkimiz de güldük.Yerinde iyice kıvrılıp,
"Hannie~ ben uyuyacağım. Hoca gelirse uyandır olur mu?" Alnına bir öpücük kondurdum. Ya çok tatlı chat anlıyor musunuz. Yicem. Tamam kısa bir an tatlılık krizi geçirdim. Sorun yok. Normalde daha uzun sürer. Bende mi uyusam lan. Hocanın geleceği yok.---
Kafamı telefondan kaldırdım. Niye mi? Nöbetçi öğrenci geldi ne diyecek diye.
"Hoca yok gençlik. Dersiniz boş. Öğretmen falan çağırın-çağırmayın keyfinize göre. Pişt Yeji! Ara beni!"
Diyerek sınıftan çıktı. Yeji ne alaka lan?
Neyse şimdi rahat rahat uyuyabilirim.
.
.
.
Diyecektim ki, kimin telefonu lan bu?!Biraz aradıktan sonra sesin Minho'nun cebinden geldiğini fark ettim. Ama ben olayı anlayana kadar telefon susmuştu. Şimdi mi uyandırsam yoksa kendinin mi uyanmasını beklesem? Bir saniye uyanıyor sanırım. Zaten telefon çalmasına uyanmayan bir tek ben varım.
"Noldu telefon çaldı sanki?"
"Evet çaldı. Senin telefonun ama bakmadım. Uyandırsam mi diye düşünüyordum. Sen uyandın."
"Anladım." Diyerek telefonu çıkardı. Merak etmedim değil şimdi çünkü genelde okul saatlerinde aranmaz, önemli bir şey mi acaba? Yanlız Minho'nun telefonun sesini kısmaması ayrı bir olay.
"Kimmiş?"
Bana doğru şaşkınca döndü ama böyle gerilim filmleri de olur ya. Heh, işte o yavaşlıkla,
"Babam?"
**************************************
Ehhehehe. Bitti.Babası niye aradı Allah Allah.
Kısa oldu bu bölüm beni kesmeyin🔪
Pazartesi Salı denemelerim var. Birde tatil havası derken çok yazamadım. Ama iyi haber birkaç fic taslağım var. Yani fikrim. Yaza güzel birşey geliyor.
Umarım istediğim gibi olur.İyi günler dilerim.
Bay bayy.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gör Beni~Minsung
FanfictionHan Jisung ve Minho birbirini seven yakın arkadaşlar... Ama ikisi de birbirlerine olan hislerinden bir haber. Kendi hislerinden bile emin değilken bir başkasının hislerini nasıl anlayabilir ki bir insan. Kafalarında tek bir ses yankılanıyor "Gör ben...