Selam! Oy ve yorum. İyi okumalar.
**************************************Sabah biricik güzellik uykumdan annem tarafından uyandırıldım. Neden hafta sonu erken uyandırıldığımı sorgularken alt kattan hayvansı seslerin geldiğini farkettim. Bir dakika Lan bugün buluşma vardı ben hala camış gibi yatıyorum!Saatin geç olmamasını umarak telefonu elime aldım. Daha yeni on iki olmuştu.O zaman alttaki hayvansı seslerin sahipleri de canım arkadaşlarım Hyunjin, Changbin ve Seungmin olmalıydı.
Hızlıca elimi yüzümü yıkayıp dünden hazırladığım bol beyaz tişörtü ve bol diz kapaklarıma gelen mavi bir şort giydim. Bence güzel oldu?
Hızlıca aşağıya iniyordum. Ama gördüğüm şeyleri uzun süre unutabileceğimi sanmıyorum.
Sol tarafta anneme kafam kadar, sahte olduğu elli metre öteden belli olan bir yüzükle evlenme teklifi eden Hyunjin. Ellerini ağzına doğru götürüp şaşırmış bir ifade vermeye çalışan annem.
Büyük ihtimalle ona engel olmak isteyen babam ile güreşe başlayan Changbin-Changbin koymuş yanlız-
Ve son olarak onlardan bıkmış gibi 'Salaklarla Mücadele' adlı kitabını okuyan Seungmin. Gerçekten yerinde seçimleri var bu çocuğun."Günaydın." diye mutfakla birleşik olan salona girdiğimde Hyunjin üstüme atılıp,
"Artık bana baba diyeceksin!" dedi.
Bana sardığı kollarından kurtulup dramatik bir şekilde anneme sarıldım.
"Vermiyorum anne benim annem değil mi?" dediğimde babamdan zafer nidaları yükseldi. Seungmin'in son umudu bendim büyük ihtimal, bu yüzden onlar gibi davrandığımda göz devirip kitabına dönmüştü.
Gözüm yanda çoktan hazır olan kahvaltıya kaydı. Normalde utanmasa peynir ekmek yedirecek olan annem şimdi sofrada bi kuş sütünü eksik etmişti. Benim gibi tombul olan yanağına bir öpücük kondurup hemen önümdeki sandalyeye geçtim. Bu sırada Changbin ve babam da birbirlerinden ayrılıp masaya geçmişlerdi.
Altımız birden sohbet eşliğinde yapılan güzel bir kahvaltıdan sonra Changbin, Hyunjin, Seungmin ve ben odama çıkıp Chan'ın aramasını beklerken sohbete devam ettik. Yaklaşık on beş dakika kadar sonra Seungmin'in telefonu çaldı ve birkaç ders eşyasını alıp aşağıya indik.
Anneme ve babama veda ettikten sonra demir kapıdan dışarıya çıktık. Chan'ın beyaz BMW'si karşımızdaydı.
Şoför koltuğunda Chan ve arkadaki Jeongin bize el sallıyordu. Seungmin öne bizde arkaya geçtiğimizde tamamdık. Kısa bir selamlaşmadan sonra susup bizimkilerin ne durumda olduğuna baktım. Fırsattan istifade eden Seungmin ve Chan el ele tutuşuyorlardı. -evlenmezlerse ağlarım çok tatlılar- Sol tarafımda Hyunjin onun yanında da Hyunjin'e yaklaşmamak için cama yapışan Jeongin vardı. Sağımda da çıkmadan ağzına bir lolipop atıp telefonuna bakan Changbin.
Telefonuna hafifçe eğilip baktığımda yeni şarkımız üzerinde çalıştığını gördüm. Beni farketmiş olacak ki telefonu bana da yaklaştırarak görmemi sağladı. Beraber şarkı hakkında konuşurken geldiğimizi fark etmemiştik. Arabadan inip kafeye Kurtlar Vadisi yürüyüşüyle girdik. Sanki alacaklıyız. Her zamanki masaya oturup Hala gelmeyen Minho ve yeni tanıştığımız, buraya gelmemizin -nerdeyse- asıl sebebi olan Felix'i bekledik. Aynı zamanda kahve söylemiş, sohbet ediyorduk.
Yaklaşık on beş dakika sonra Minho'nun da siyah BMW'si Chan'ın BMW'sinin yanında yerini aldı. Jeongin ile konuşmayı bırakıp yanıma oturan Minho'ya selam verdim. Masadakiler de gelen ikiliye selam veriyordu. Kafamı eğip Minho'nun hemen yanına oturan Felix'e de selam verdikten sonra Chan "Bence birimiz Felix'e grubu tanıtmalı."
dedi kimin kim olduğunu anlamak için herkese boş boş bakan Felix'e bakarak.Grubun sözcüsü olarak Hyunjin hemen ayağa kalktı ve sıradan anlatmaya başladı.Dikdörtgen masada Felix'in sağ çaprazında kalan Chan'a işaret parmağını uzatarak
"Bu Chan hyung en büğümüz, ve en büyük olduğu için küfürleri sadece o bilebilirmiş gibi davranıyor yanında küfür edersen seni elli salavat getirmen için zorlayabilir."
Sonra parmağını Felix'in tam karşısında aynı zamanda Chan 'ın çaprazında oturan Seungmin'e çevirdi.
"Bu Seungmin, Jeongin'den sonra en küçüğümüz, Chan hyung ile bir yıldır sevgililer ama onu gazoz ile aldattığını düşünüyorum o derece bağımlı."
Daha sonra parmağını yanında oturmuş, Minho'lar geldi geleli kafasını telefondan ayırmayan Changbin'e çevirip,
"Bu da telefon bağımlısı Changbin, söz yazmayı seviyor." derken onu işaret ettiği eliyle kafasına vurdu.
Changbin de kafasını kaldırıp eliyle Hyunjin'in vurduğu yeri ovarak Felix'e baktı. Felix ona sıcaklığı buraya kadar gelen bir gülümsemeyle bakınca boğazını temizleyerek yerinde dikleşti ve "Merhaba." dedi. Hyunjin anlatmaya çaprazında kalan Jeongin ile devam etti.
"Bu Jeongin bebişimiz, kendisi küfür etmeyi çok sever ama bu Chan hyung tarafından her zaman engellendiği için en dindarımız haline geldi."
Sonra elini karşısında oturan bana çevirdi "Bu Jisung genelde Han diyoruz sen istediğini de, oda Changbin gibi söz yazmayı seviyor onlara arada bir katılan Chan ile iyi işlere imza attılar."
Son olarak elini kendine çevirdi ve "Bende Hwang Hyunjin grubun en zekisi, yakışıklısı, ressamı, ve-" onun sözünü Changbin kesip " Dramaqueeni." diye devam ettirdi. Hyunjin tam onu yalanlayıp düzeltecek iken Felix araya girip,
"Hepiniz çok sıcakkanlı insanlara benziyorsunuz iyi anlaşacağımıza eminim." dedi cıvıldayarak.
Bir an herkes Felix'in görüntüsüne tamamen ters düşen sesiyle afalladıktan sonra Jeongin öne atılarak,
"Lan seni kim seslendiriyor?" diye sordu.
Buna masadaki herkes gülerken Minho'nun ve Felix'in de siparişleri gelince sustuk. Daha sonra birbirimizi daha iyi tanımak için Felix'in sorduğu sorulara cevap verip sorduğumuz sorulara cevap alıyorduk ki benim sorduğum "Sen ve Minho nereden tanışıyorsunuz?" sorusuyla herkes sessizleşti. Minho Felix'in yerine söze girip anlatmaya başladı.
"Bir iki hafta önce ben okula gelirken ara sokaktan bağırış ve ağlama sesleri geldiğini duydum, neler oluyor diye sokağa daldığımda mahalle zorbalarının Felix'i kenara sıkıştırdığını ve hırpaladığını gördüm. Hemen yardıma gittiğimde ikimizden de iki sınıf küçük oldukları için bana göre küçük kalan zorbalar korkup kaçtılar. Sonra tanıştık arkadaş olduk gerisini de biliyorsunuz."
Herkes ilgili bir şekilde dinleyip baş salladığında inanmış görünüyorlardı. Ama ben pek de inanmadım Minho normalde bir olayı gergin anlatmazdı, ama az önce dalgın dalgın anlatıyordu, aynı zamanda ayağı da sallanıyordu. Bu yalan söylediğini gösterir? Ama bende diğerleri gibi fazla sorgulamadan, devam eden sohbete ortak oldum.
**************************************
Yine ben. Begenmişsinizdir umarım. Sonraki bölüm okulda geçer diye düşünüyorum. Tavsiyeleriniz varsa söyleyebilirsiniz. Oy yorum. Bayy.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gör Beni~Minsung
FanfictionHan Jisung ve Minho birbirini seven yakın arkadaşlar... Ama ikisi de birbirlerine olan hislerinden bir haber. Kendi hislerinden bile emin değilken bir başkasının hislerini nasıl anlayabilir ki bir insan. Kafalarında tek bir ses yankılanıyor "Gör ben...