3. Bölüm

165 18 5
                                    

Sakince yemeğini yiyen Kyungsoo'ya bakıyor , nasıl bu kadar sakin olabildiğini anlamaya çalışıyordum. Tanrım! Az daha ölüyorduk! Aslında her şey şöyle oldu ;

Flashback

"Vaay , güzel bir yere benziyor!"

Neşeyle söylediğimde , Kyungsoo gururlu bir şekilde onayladı. Evi kendisi aldı ya , havasını da atar beyefendi.

"Tabii oğlum ne sandın. Evi ben kiraladım."

Al işte , ne dedim ben? Eve şöyle bir göz gezdirdikten sonra apartmandan çıkmaya karar verdik. Dışarıda takılabileceğim bir yerler keşfetmek istiyordum.

Kyungsoo apartmanın kapısını açmak için hamle yaptı ancak  karşı taraftan biri kapıyı ondan önce açınca eli havada kalmıştı.

Yaşlı bir teyze içeri girdiğinde direk dışarı çıkabilirdik , tabii Kyungsoo Bey donup kalmasaydı...

Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken Ajumma da Kyungsoo gibi aşırı tepki vererek zıplamaya başlamıştı. Ama sanırım sinirden zıplıyordu.

"Omo!! Kiracım Kyungsoo ve...ve...bu kız kim? Bekâr olduğunu sanıyordum.. Omo! Yoksa! Omo! Eğer evli olmadığın hâlde sevgilinle yaşamayı düşünüyorsan çık git evimden!"

Bana kız demesi kalbimi acıtmış olsa da acıyan başka bir yer daha vardı ; sevgili kalçalarım... Teyzenin baston darbeleriyle derin bir acı çekiyordu kıymetlim. Psikopat teyze ise herhangi bir şey açıklamamıza izin vermeden bizi dövüyordu.

"Teyzeciğim öyle değil. Bak-" diyen Kyungsoo'nun lafı teyzenin bastonu bizimkinin ağzına girince yarım kalmıştı. Ama teyzenin silahını kaybetmesi iyi bir şeydi. Kyungsoo bastonu özel yetenekleri sayesinde  uzağa tükürürken ben de kadının kollarını tutuyordum.

"Teyze o benim sevgilim değil. Kız kardeşim Do Luhany kendisi. Birlikte yaşayacağız."

Vay be... Benki yiğit pehlivan Xiao Luhan... Do Luhany olmuştum... Yapacak başka bir şey yok muydu da Kraliçe Hwang beni kadın yapmıştı?

"Aaa demek öyle benim yiğit oğlum. En başından söylesene olanları. Maşallah kız kardeşin de pek güzelmiş. Adriana Lima gibi kız."

İtiraf etmeliyim ki , Adriana Lima benzetmesi yapınca sevinmedim değil... Ama erkeğim ben!

Flashback Son

Aslında şöyle bir geçmişe bakınca... Ölmüyormuşuz ki... N'apayım  o kadar dayak yiyince sonuç bu oluyor.

"Sana bir iş buldum..."

Kyungsoo aniden lafa girdiğinde tek kaşımı kaldırarak ona baktım. Bir saniye! Ben ne zamandan beri tek kaşımı kaldırabiliyorum?!

"Ne zaman?! Ne zaman , hangi ara iş buldun?! Ne işi?!"  Kyungsoo cevap vermeden bekledi bir süre. Bu çocuk zaten konuşmayı da pek sevmez , şimdi bir saat konuşmazsa işimiz yaş. Ama neyseki konuşmasa bile parmağıyla masanın üzerinde duran çiçekleri işaret edebilmişti.

******

"Aaa abicim alasın bu güzel ablama bir tane çiçek. Aadi abiciğim. Bu çiçeklerden alırsan ilişkiniz eeep mutlu olur."

Değişik şiveler takınarak çiçekleri satmaya çalışıyordum. Kyungsoo'nun iş bulmaktan kastının bu olduğunu bilseydim... Aslında çok da kötü değilmiş yahu...  İyi para kazandım , söylemesi ayıptır.

"Bakar mısınız?"

Paralarımı saymayı bırakıp önümdeki adama baktım. Ama o kafamı kaldırdığım an elimdeki paraları alıp kaçmaya başlamıştı.

"İmdaaat! Yetişin! Bu adam hırsız!"

Bir yandan koşuyor , bir yandan bağırıyordum. Tüm belalar da beni bulur zaten... Na aaa tırabılmeyka~~~

Neyseki hırsız yakışıklı bir adam tarafından yakalanmıştı.

"Buyurun paranız."  Adam sırıtarak uzattı paraları. Teşekkür ederek aldım.

"Şeey... Ben çiçek satıyorum da... İstediğiniz bir şey olursa-" 

Biraz kibarlık yapmak istemiştim , eğer herif sözümü kesmeseydi.  -,-

"Sizi istesem?"

Sırıtışı genişlemişti.

BİTTİN OĞLUM SEN.

Bölüm Sonu

Treacherous ve Real Love This Time'a da bakarsanız sevinirim.

S'HE (HunHan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin