4. BÖLÜM

21 4 0
                                    

Holaaa, artık karar verdim. Her yeni bölümü farklı bir dilde farklı bir merhaba ile açacağım...

Çok uzatmadan yeni bölüme geçelim...

&
&
&


Perşembe Sabahı.

Hani olur ya bazen insan sıkışır. Dertleşmek için birine ihtiyaç duyar. Gördükleri, duydukları o kadar çok zor gelirki insana dolup taşar bazen. Şuan öyle bir haldeydim. Bir dert ortağım vardı evet ama ne ben ona ulaşabiliyordum ne de o bana. Karşımdaki kitli kapının arkasındaki çocuk gibi hüngür hüngür ağlamak etrafı yıkıp dökmek istiyordum. Ama o korkardı. Çocukluğum korkardı. Dert ortağım böyle birşey yaptığımı özelliklede karşımda minik bir çocuk varken yaptığım için 'kendine gel' diyip beni sarsardı. Tükendiğim düşünemediğim anlardan birindeydim.


Çınar kapının arkasında benim sesimi duyunca dahada ağladı onla birlikte bende ağladım. Kendime gelemiyordum. Sevdiğim bir insan yanımdaydı ama onu göremiyordum, dokunamıyordum ve en önemlisi ona sarılamıyordum. Karan'dan ses yoktu. Nerdeydi bilmiyordum. Belkide uyuyordur diye geçirdim içimden. Bir an önce kendime gelmek için ve Karan gelmeden Çınar'ı ordan çıkartmak için düşünmeliydim.


Ağlamam durmuştu ama Çınar çığlık atıyordu. "Çınar, halam burdayım geldim. Ağlama bitanem nolursun! Gözünü seveyim ağlama!" Kapıya iki elimi koyup kulağımı yasladım. "Hala çıkar beni burdan çok korkuyorum lütfen!" O an bir aydınlanma yaşadım. Çınar'ın olduğu oda balkonluydu ve benim balkonumla aynı hizalardaydı. "Bitanem seni çıkartmam için beni dinlemen lazım." Çınar susmuştu. "Dinliyorum hala." Demişti.


"Kuzum şimdi orda balkon varya o balkona çıkıp beni bekle ben seni ordan alacağım." Yürüme sesi... Çınar dediğimi yapmış ve balkona yürümüştü. Kapı sesi gelince balkonun açık olduğunu anladım. Hızlı davranmam ayağıma zarar verecekti ama yapmak zorundaydım. Asansöre binip üçüncü kata bastım. Hızla çıktı yukarı. Duvardan tutuna tutuna yürümeye başladım. Ayağım katlanılmaz derecede ağrıyordu ama yapacağım birşey yoktu. Odama gelip balkonun kapısını açtım. Çınar'a baktığımda bana bakıyordu. Yüzü ağlamaktan kızarmıştı. Etrafa bakıp onu nasıl yukarı çekeceğimi düşündüm. Perde...

Balkonun cam olan taraftaki perdesini söktüm. Çınar'ın olduğu yere uzattım. "Halam tutun buna!" Çınar korkuyla ve tutunmak istemeyen gözlerle yüzüme bakıyordu. "Hala olmaz düşerim." Demişti. "Halam yanıma gelmen için bunu yapmamız gerekiyor sen sımsıkı tutun! Ve asla bırakma!" Yavaş bir şekilde ilerleyip perdeye tutundu. Yukarı çekecektim ki aşağıya koruma ordusu yığılmıştı.

"Patrona haber verin!"


"Vereni vururum!" Demiş ve bunu söyleyene bakmıştım.

"Alina hanım yapmayın! Bırakın çekmeyi!" Gözleri ile bir iki kişiye işaret yapmıştı.

"Oyarım lan o gözlerini! Sen beni salakmı sandın!? Valla ben atlarım aşağıya!" Korumanın ikisi içeriye girince perdeyi bırakıp odamın kapısını kitlemeye gittim.


Geri döndüğümde daha da fazla kişi vardı ve bilin bakalım kim bana bakıyordu. Evet! Doğru bildiniz bir çift renkten renge bürünmüş buz mavisi gözler. Kapıma vurulmasıyla geldiklerini anlamıştım. Çınar'a baktığımda yanında koruma vardı. Çınar'ı kucağına alınca elime gelen ilk şey olan yastığı adama fırlatmıştım. "Bırak onu atlarım yoksa!" Adam bir bana birde aşağıda bizi izleyen buzluya bakmıştı. Yürümeye başlayınca çıklık attım. "Atlarım vallahi billahi atlarım!" Demiştim. Çınar'la içeriye çoktan girmişti. Kapıma vurulmaya devam edince buzluya döndüm.

KARALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin