10

21.8K 1.1K 488
                                    


bölümü kontrol etmeden yayınlıyorum umarım gözümden kaçan yazım hataları yoktur..

iyi okumalar ballarımm

💌💌

Pusat: Dikiş atmayı biliyor musun?

Sera: Ne?

Pusat: Dikiş diyorum.

Pusat: Atabilir misin?

Sera: Ne alaka.

Sera: Yazmak için bahanen bu mu?

Sera: Bir hafta sonra yazdığın şeye bak ya.

Sera: On numara dikiş atarım.

Sera: Cevabını aldın yazma artık.

Pusat: Çok güzel.

Pusat: Bana gelsene.

Sera: Ne.

Sera: Ne saçmalıyorsun ya sen?

Pusat: Karşı dairendeyim.

Pusat: Gelmen lazım.

Sera: Buraya uğramıyorsun diye biliyordum.

Sera: Ve gelmem falan gerekmiyor.

Sera: Benden özür bile dilemedin.

Pusat: Gelirsen dileyeceğim.

Sera: Dilersen geleceğim.

Pusat: Yazmakta zorlanıyorum gelsen iyi olur.

Sera: Niye sarhoş musun?

Pusat: Henüz gözlerinin içine bakmadım.

Sera: Ne.

Sera: İyi misin sen?

Pusat: Vuruldum Sera.

Pusat: Gel ve şu siktiğimin dikişini at artık.

Sera: Siktir.

Sera: Dikiş konusunda ciddi miydin?

Sera: Ben beceremem ki.

Pusat: On numara dikiş atardın hani?

Sera: Lafın gelişiydi o.

Sera: Hem tıp mezunu değil misin sen?

Sera: Ben yapamam sen yap.

Pusat: Elim yetişse zaten atacağım dikişi.

Pusat: Sırtımda.

Pusat: Kurşun içeride değil ama dikiş atılması lazım.

Sera: Hassiktir.

Sera: Neden hastaneye gitmiyorsun?

Pusat: Gidemem.

Pusat: Gebermemi istemiyorsan gel artık.

Sera: Geliyorum.

Sera: Fakat dikiş atmayı bilmiyorum.

Pusat: Ben seni yönlendireceğim.

Pusat: Gel.

Sera: Peki.

Telefonu yatağın üzerine fırlatarak yattığım yerden hızlıca kalktım.

Buradaydı ve vurulmuştu.

Terleyen avuç içlerimi eşofmanıma sürterek odadan çıktım. Koridordaki aynadan kendimi görmem ile durdum. Üzerimde pembe puantiyeli pijamam ve dağınık topuzum ile berbat gözüküyordum. Yüzümü buruşturdum.

Odaya dönecekken durdum. Adam vurulmuşken nasıl göründüğümü umursayacak değildim. Başımı iki yana sallayarak hızlıca evden çıktım.

Evinin kapısı aralık duruyordu. Derin nefes alarak içeriye girdim ve kapıyı ardından kapattım. Salon haricinde tüm ışıklar kapalıydı.

Normalde bu eve uğramadığını söylemişti. Buraya yakın bir yerde vurulmuş olmalıydı.

Siktir, vurulmuştu.

Fark ettiğim gerçekle hızlıca salona ilerledim. Arkası bana dönük şekilde koltukta oturuyordu. Üzerindeki beyaz tişörtün arkası kanlar içerisinde kalmıştı.

"Gelecek misin artık?" demesi ile irkildim. Burada olduğumu nasıl anlamıştı?

Derin bir nefes alarak yanına ilerledim. Oturduğu koltuğun önüne geldiğimde kafasını kaldırıdı. Kömür karası olan gözleri ile ilk kez göz göze geldim. Nefesimin kesildiğini hissettim. Onu ilk kez canlı görüyordum. O da beni. Herhalde.

Bakışları fazla yoğundu. Beni adeta içerisine çekiyordu.

"Oturmayacak mısın?" Başıyla yanını gösterdi.

"Ha, oturayım tabii." Diyerek hızlıca gösterdiği yere oturdum. Bu tavrım kıkırdamasına sebep oldu.

Elinde olduğunu yeni fark ettiğim alkol dolu bardağı sehpaya bıraktı. Vurulmuştu bir de üstüne alkol mü içiyordu? Deliydi.

"Ne yapacaksam yapayım artık." Diyerek oturduğum yerde rahatsızca kıpırdandım.

Bakışlarını kısa bir süre üstümde tuttuktan sonra önüne döndü ve üstündeki kanlı tişörtü bir çırpıda çıkarttı. Yarası artık gözler önündeydi. Fazla derin değildi fakat kötü gözüküyordu. İstemsizce yüzüm buruştu.

"İlk kez mi kurşun yarası görüyorsun?" Diyerek bakışlarımı ona çevirmeme sebep oldu.

"İlk defa bir komşum mafya bozuntusunun teki ve benden dikiş atmamı istiyor kusura bakma." Alayla gülerek masadaki eczane poşetine uzandım.

"Haklısın canım komşum, benim kabahatım." Gülerek arkasına yaslanması ile küfür ederek doğrulması bir oldu. Gülmemek için zor tuttuğum ifademi görünce oturduğu yerde dikleşti. "Güzelliğine büyülenince yaralı olduğumu unutmuşum."

"Nerden başlıyoruz." Kendimi toparlayarak poşetten aldığım eldivenleri giymeye başladım.

"Önce yarayı temizle." Poşetten çıkardığı şişe ve bezi uzatarak yarayı temizlemem için sırtını döndü.

Dediğini yaparak yarayı temizledim. Sırtının sürekli gerilmesinden canının yandığını anlamıştım. Bu benimde canımın yanmasına sebep olmuştu.

"Dikiş atmadan önce uyuşturmamız gerekmez mi?" Elimde tuttuğum iğne ve ipe bakarak gergince konuştum.

"Evet ama şuan uyuşturamayız." Diyerek oturduğu yerde dikleşti, "Hadi anlattığım gibi yapacaksın."

"Ama canın yanacak."

"Yansın."

"Olmaz öyle yapamam." Diyerek ayağa kalkacakken bileğimden tutarak beni kucağına çekti.

"Yapmazsan daha çok canım yanacak Sera." Yüzümü ellerinin arasına aldı. "Yap hadi güzelim, dayanırım."

"Başka çaresi yok mu?"

Başını olumsuz bir şekilde iki yana salladı.

"Peki yapacağım." Diyerek sıkıntıyla nefes verdim. Yüzümdeki gerginliği görünce alnımdan öptü.

Kucağından kalkacakken buna engel oldu. Anlamsız bir şekilde suratına baktım. Bir şey demek için hazırlanıyor gibiydi.

"Özür dilerim Sera." Diyerek gergince saçlarını karıştırdı. "O gece için."

Haline gülecekken kendimi tuttum. O kadar kolay değildi.

Hızlıca kucağından kalkarak tekrar eski yerime geçtim. Topuzumdan çıkan saçları geriye atarak derin bir nefes aldım.

Yapabilirsin Sera.

Bir Komşu Meselesi | texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin