3

147 17 0
                                    

Sıkıntıyla ufladım. Dün akşam yaptığım testi arıyordum ama sanki yok olup gitmişti. Arama geçmişimde yoktu, sonuçları paylaştığıma emin olmama rağmen kendi profilimde yoktu, hiçbir yerde yoktu. Delirmek üzereydim. Sonuçta ne yazdığını hatırlıyordum, yarım saat önce kapıma bırakılan kutuyu gönderen kişi, kullanıcı adını yazmıştı ve ben bu kullanıcı adımı tanıyordum, çünkü dün yaptığım teste göre bu kullanıcı adının sahibi benim %99 uyumlu yeni sevgilimdi.

Kullanıcı adı kji.blackai'di.

Benim kullanıcı adım jsj.pinkrystal.

Çünkü adım soyadım Jung Soo Jung. Pembe en sevdiğim renk ve krystal bu isime uyumlu. Jung Soo Jung'dan jsj, pembenin İngilizce'si pink, pink kelimesinin son harfiyle başlayan ve internette hep kullandığım bir nick olan krystal.

Sözde erkek arkadaşım da kullanıcı adını aynı şekilde almış olabilirdi.

K. J. İ. Black, siyahin İngilizce'si. Kai, black kelimesinin son harfi olan k ile başlıyor. O zaman isim soyisminin baş harfleri de K, J ve İ olabilir.

Soyadı K ile başlıyorsa.. Kim? Kang?

J? Joon? Jong? Jin? Jang?

İ? İ mi? Kimin isminde bir hece 'i' ile başlar ki? İm? İn? İl?

Eğer adını tahmin etmeye çalışırsam elimde binlerce kombinasyon oluşacaktı. İçinden birini seçmenin kolay olmayacağını tahmin etmek zor değildi.

Oflayarak gözlerimi sıvazladım. Bir profesyonelden yardım alma zamanı gelmişti.

Telefonumu elime alıp Sehun'ın numarasını tuşladım- ne yalan söyleyeyim, rehber kullanmak benim tarzım değil, değer verdiğim insanların numaralarını ezberlemeyi tercih ederim.

Telefon uzun uzun çaldıktan sonra açıldı. "Saat şu an gecenin 3 buçuğu biliyorsun değil mi?"

"Ama sen de uyumuyordun, oyun oynuyordun."

"Yine de bu saatte telefonuna cevap vermek zorunda değildim. Bak telefonu omzuma dayayıp oyuna devam etmeyi deneyeceğim tamam mı, çabuk konuş."

"Artık bir sevgilim var."

Telefonun diğer ucundan bir patırtı sesi geldi. Sonra patırtıya inanılmaz derinden gelen Sehun'un sesi eklendi. "TELEFONU DÜŞÜRDÜM, KAPAMA SAKIN, BEKLE!"

Görüntüyü kafamda canlandırınca elimde olmadan güldüm. Büyük ihtimalle masasının altına gitmişti telefon, ve yine büyük ihtimalle panikle masanın altına girmeye çalışırken kulaklık boğazına dolanmıştı, ve yine çok çok büyük ihtimalle o karışıklıktan doğrulmaya çalışırken kafasını masaya çarpmıştı. Tüm bunlardan eminim, çünkü Sehun'u ve Sehun'la ilgili her şeyi alyuvar sayısına kadar biliyorum.

Nefes nefese konuştu Sehun. "Geldim! Dökül, ne sevgilisi?"

"Dur, önce nefes alışların düzelsin. Kafanı da çarptın değil mi, bir uzan istersen, kaşımakla düzelmez o masanın sivri kenarına falan denk geldiysen."

"Hof, rezil bir şeysin ya. Bekle, yatağıma geçeceğim." Birkaç saniye daha sessizlik oldu. "Tamam, sakinim, yastıklarla çevriliyim, ve mutluyum. Konuş."

"Hani sana sabah anlattığım şu online test olayı vardı ya, yok işte uyumlu sevgilimi buldu falan. Bugün orada bana bulduğu çocuktan bir paket aldım."

"Şimdi birkaç sorum olacak, ilk olarak bugün derken ne kadar bugün, saat vermeni istiyorum, ikinci olarak çocuk olduğunu nereden biliyorsun, belki de bir kızdır, üçüncü olarak birinin seni keklemediğini ve cidden pakedin uyumlu sevgilinden geldiğine nasıl emin oldum, dördüncü olarak pakette ne vardı, beşinci ve son olaraksa, ki iyi dinle bak bu en önemlisi, az sonra elimi başımın arka tarafına götüreceğim ve elime kan gelirse anla ki öldüm, vasiyetim çekmecemde, benim yerime aileme okumanı istiyorum."

Güldüm. "Sadece kafanı çarptın, günde beş defa yaptığın şey. Ölmezsin merak etme."

"Cevaplamaya sondan başladın, oldukça etkileyici."

"O zaman sonra devam ediyorum. Pakette cupcake desenli çok tatlış bir gömlekle yine çok tatlış, dümdüz, toz pembe bir bileklik var."

"Dümsüz diyorsun, ip mi bileklik mi?"

"Bileklik ya, bir bölmezsen devam edeceğim artık." Karşı taraftan gelen oflama sesini duymazdan geldim. "Üçüncü soruya geçiyorum. Yani evet kesin o gönderdi diye inat etmiyorum ama pakedin üzerinde benim adım vardı. İçindeyse bana yazılmış bir not vardı. Notun sonuna kullanıcı adını eklemiş. Yani hayır ondan olmayacak da kimden olacak?"

"Notta ne yazmış?"

"Tarih verip bizim mahalledeki basketbol sahasında buluşalım demiş."

"Vay ibne, tenhaya da çağırıyor seni."

"Ne tenhası ya, şurası hemen."

Yine ofladı. "Kullanıcı adı ne demiştin?"

"Bak orası da çok ilginç, kullanıcı adı kji.blackai. Benimkine çok benzemiyor mu sence de??"

"Neresi benziyor. Ona bakarsan benim kullanıcı adım da osh.bluelf, benimki de mi seninkine benziyor?"

Sanki Sehun karşımdaymış da beni görebilecekmiş gibi gözlerimi devirdim. Doğal olarak karşu taraftan herhangi bir tepki gelmedi. "Ya sen zaten benim kullanıcı adımın çakmasını aldın, belki bu çocuk da öyle yapmıştır diyorum!"

"Bir saniye küçük hanım, nereye sizin kullanıcı adınızın çakmasını almışım ben? Bak vallahi ayağımın altına alırım seni, bir de hırsızlıkla suçluyor yüzsüz."

"Ne kızıyorsun be? Yalan mı, önce ben aldım, sonra sen."

"Senin kullanıcı adını da ben önermiştim ama!"

Bir süre düşününce, evet; doğru söylüyordu. Suratımı buruşturdum. "Neyse ne, konumuz bu değil şimdi. Sonuçta çocuk kullanıcı adımdan almış."

"Nereden biliyorsun seninkinden aldığını? Belki gördü de benimkinden aldı?"

"Sehun.."

"Çocuk seni uzun zamandır takip ediyormuş da uzaktan izlemiş de hatta uyumlu isim almış da şimdi de açılmaya karar vermiş sandın dimi enayi?"

Kıpkırmızı oldum.. "Ya ne alakası var! Ne zaman öyle bir şey dedim ben?"

"Sus kız, ciğerini bilirim ben senin. Saf ayağına yatma hiç, kafanda düğün gününüze kadar senaryoları kurmuşsundur sen."

Yalan yalan yalan çok çok yalan! "Saçmalama Sehun, şimdi bana bir akıl ver, ne yapayım?"

"Soruların hepsini cevaplamadın aslında ama şimdilik es geçiyorum. Ben buluşmaya gitme derim, hayır yani tanımadığın etmediğin çocuk, ya tenhada sıkıştırırsa?"

"Evreka! Buldum!"

"Ne evrekası ya, gavur gavur şeyler çıkarma. Ne buldun?"

"Sen de benimle gel, saklan bir köşede. Tek gitmemiş olurum, böylece tehlikede de olmam."

"Of Soojung şu an uykum var, oyunum yarıda bölündü, kafamı çarptım. Uykum olması beyin kanaması geçirmemden kaynaklanıyor olabilir mi? Travma ihtimaline karşı önümüzdeki 24 saat beni uyanık tutmak ister misin?"

Bir defa da ben ufladım. "Ay iyi, huysuz, yarın ararım. Yat zıbar."

Karşılık beklemeden telefonu kapadım. Şey, pek bir yardım alamamıştım. Belki de ben de biraz daha uyuyup sabah dinç kafayla düşünmeliydim. Telefonumu şarja takıp komidinimin üzerine koydum ve yatağıma girdim.

****

Sehun telefonu kapadıktan sonra bir süre hareketsiz kalıp karşısındaki duvarı izledi. Bu kji.blackai denen çocuğu bir araştırsa iyi olacaktı. Cep telefonunu yataktan alıp bilgisayar masasının üzerine bıraktı, dönüp yatağına girdi. Ama sabaha kadar bırak uyumayı, gözünü bile kırpamadı.

ÇİKOLATAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin