4

114 15 7
                                    

"kji.blackai'nin verdiği buluşma tarihine 4 gün var ve ben ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Sanırım kafayı yemeye başladım. Beynim zonkluyor. Sence beyin zonklaması mümkün mü?"

Sehun bana beyinsizmişim gibi baktı, sonra oflayıp içeceğine odaklandı. Bir yandan da dışarıyı izlemeye başlamıştı. Ben de onu taklit edip dışarıyı incelemeye koyuldum ama aklımda sadece 'kai' vardı. Şey, çocuğun kullanıcı adı çok uzun, her defasında söyleyemem. Adından da emin olmadığıma göre en doğrusu bir isme en yakın olan şeyi almak. Kai demek daha kolayıma geliyor kısaca.

Yan gözle Sehun'a baktım ama pervasızca içtiği soğuk çayı köpürdeterek dışarıyı izlemeye devam ediyordu. Harika, en yakın arkadaşım bile beni umursamamaya başladı.

"Bak beni takmayacaksan ikinci en yakın arkadaşıma başvuracağım?"

Burnu hala havada bir şekilde pis bir bakış attı. "Kimmiş ikinci en yakın arkadaşın, bilgisayarın falan mı? Gidip test mi çözüceksin yine? E testlerle erkek arkadaş buldun, bir de kankitoşko bul tam olsun zaten."

"Üf Sun Young'u arayacaktım.. Ne rahatsızlık verici bir şeye dönüştün sen ya, yaşlandıkça huysuzlanıyor musun nedir.."

"Yemin ediyorum gerizekalısın sen ya..." Yine ofladı ve dışarı döndü.

Somurttum. "İyi, gidiyorum bak ben o zaman. Yarın buluşuyoruz değil mi, film günü için hani?"

Bana bakma gereği bile duymadan başını evet anlamında salladı, ve eliyle beni kışkışladı. Evet; tam anlamıyla 'kışkışladı'. Böyle bir arkadaşı hak edecek ne yapmıştım bilmiyorum ama somurtarak kafamı kaşımakla yetindim. Sonra da çıkışa yöneldim. Derdimi nihayet bir kız arkadaşıma anlatacak olmak içime az da olsa su serpiyordu.

***

Sehun, Soojung'un kafeden çıktığından emin olduktan sonra telaşla içeceğini masaya bıraktı ve telefonuna sarıldı. "Alo? Nerdesin, Soojung çıktı şimdi, gelebilirsin."

Beş dakika sonra Jongdae Soojung'un yerinde, Sehun'un karşısında oturuyordu. "Evet, çok gizli olayın ne dökül bakalım."

"Bana bak, bundan kesinlikle Soojung'a bahsetmek yok tamam mı? Başka kimseye de bahsetme de, Soojung'a hiç hiç hiç bahsetme."

Jongdae tamam anlamında başını salladı.

"Birini bulmanı istiyorum."

"Oradan bakınca dedektif gibi falan mı gözüküyorum Sehun?"

Sehun içeceğinden bir yudum daha aldı. "Öyle bulmak değil ya, i.p. adresi falan, o tarz bulmak."

Chen gözlerini yuvarladı. "Yazılım ve web mühendisliği okuyoruz diye gördüğümüz muameleye bak. Akrabaya giderim format attırır, arkadaşa gelirim hackercılık oynatır. Bu bölümü seçerken aklım neredeyse artık.." Garsonun içeceğini getirmesiyle sessizleşti ve garson uzaklaşana kadar birkaç damla içti. "Öf neyse, tam olarak istediğini anlat bakalım."

"Sana bir kullanıcı adı vereceğim, kim olduğunu bulman lazım."

Jongdae Sehun'a öldürücü bir bakış attı. "Bu işlerden hiç anlamıyorsun, değil mi? I.p. adresi ve kullanıcı adı aynı şey değil."

"Neyse ne, bulabilir misin, bulamaz mısın?"

Jongdae dirseklerini masaya dayayıp içeceğindeki pipetle oynamaya başladı. "İyi; ver bakalım. Peki niye Soojung'dan gizliyoruz?"

Sehun arkasına yaslandı. "Orasını boşver. Haberi olmasın yeter. Kullanıcı adı bu." Cebinden küçük bir not kağıdı çıkarıp Jongdae'ye uzattı. Jongdae kağıda göz gezdirdikten şaşkınlıkla Sehun'a baktı.

"Bunun kim olduğunu bilmiyor musun?"

"Bilmeli miyim?"

"Jongin'i hatırlamıyor musun ya? Liseden? Beraber internet kafeye falan da giderdik hani? Hep bu nicki kullanırdı oyunlarda."

Sehun kaşlarını çattı, ve bir anda dank etti. Kim Jongin!

Gıcık olan Jongin, çok nefret ettiği Jongin. Çok çok nefret ettiği Jongin.

ÇİKOLATAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin