Barış gözlerimin önünde ellerimden kayarken sadece kafamı kaldırıp Ferdi'ye bakmakla yetindim. Kırgın ve sinirli gözlerle baktım ona. Gözlerimden aktı yaşlar. Sonrasında tekrardan yere çöktüm.
Kalkamıyordum, başım yerden kalkmıyordu. Ben de kendimi tamamen yere bıraktım.---------------------------------------------------------------------
B'
Gözlerimi açtığımda etrafımda korku ve mutluluk dolu gözlerle bana bakan birkaç insan, doktor ve hemşireler... Baş ucumda bir serum şişesinden kıvrılarak inen, ince, şeffaf bir hortum uzanıyor. Tavandaki beyaz ışığın parlaklığı gözlerimi alıyor ve kafamın içi zonkluyor.
Ne olmuştu ki bana gerçekten? Hiçbir şey hatırlamıyorum.
O sırada Ferdi'yi gördüm, koşarak geliyordu."Aman tanrım Barış!"
"Şükürler olsun.. Uyanmışsın."
"İyisin değil mi?"
"Of..."
"Çok korktum Barış."
"Sana bir şey olacak diye çok korktum.""Şapşalsın Ferdi."
"Neleri atlattım, bunu mu atlatamayacağım?""Doktorlar ne dedi?"
"Birkaç gün sonra tamamen iyi olacağımı söylediler.""Şükürler olsun."
dedi ve yanıma oturdu Ferdi. Eliyle yavaşça boşta duran elimi okşadı.
---------------------------------------------------------------------
F'
Yıllarca onu sevmiştim.. Gizliden saklıdan. Ona söylemeye korktum. Benden nefret eder diye korktum.
Peki sonra ne oldu?
Tahmin ettiğiniz gibi, İsmail geldi.
Geldi, geldi ve sevdiğim adamı ellerimden koparıp aldı. Depresyonunu, sorunlarını bahane edip aldı onu benden. "Sevdiğimden, aşkımdan uzak dur!" diyemedim ona. Yine bir şeyleri içimde yaşamak zorunda kaldım. Sevgimi, aşkımı, duygularımı içimde yaşadım yıllar boyunca.
Hiç onu yakından sevemedim, dokunamadım ona, doyasıya öpemedim onu..
Hepsi içimde kaldı öylece.
Ve ben ondan nefret ettim sanmıştım.
Ama duygularım buna izin vermedi..---------------------------------------------------------------------
Hassas içerik var, rahatsız olan geçebilir.
İ'
Ben o denli iğrenç durumdayken sadece omuz üstünden bana acıyarak bakıp gitti.
Acınası biriymişim gibi.Bilmiyorum, belki de öyleydim. Belki de acınası biriydim gerçekten.
O an hiçbir şey düşünemedim kendimden başka. Ne onu, ne de Barış'ı. Büyük bi sinirle eve döndüm sadece.
Ve bileklerim parçalanasıya kadar kestim. Bu sefer acılarımı dindirmek için değil, kendimi öldürmek için kestim. Bir şeyleri bitirmek için kestim. Fakat yine ölemedim. Annem ağlar diye, Rabbim affetmez diye ölemedim.
Ve şuanda yine hastanelerde sürünüyorum, kimsenin umurunda olmadan.
Yanımda olan tek şey, doğumumdan beri asla yalnız bırakmayan gözyaşlarım.---------------------------------------------------------------------
Geçmişten Kesitler.
İ"
"İsmail neredesin sen!"
"Hele bir elime geç çocuk."
"Yemin ederim öldüreceğim seni!"Babam söylenirken ben sadece dolapta ağlayarak bekledim o gün. Ellerim titriyordu. Bir yandan babamın tehditlerini duyarken bir yandan da abimin yalvarışlarını duyuyordum. "Baba, yapma!" diyerek durdurmaya çalışıyordu onu.
Ben abimi o gün kaybettim. Benim için kendini feda etti o. Ben ona veda bile edemedim. Sadece morgda solmuş bedenini gördüm onun.
O günden sonra kendimden ve babamdan nefret ettim.
Ve o olaydan sonra, çok geçmeden babamın öldüğü haberini aldım. Tanrı mı cezalandırmıştı onu? Bilinemez.
Elimde bir gülle mezarına gittim onun. Gittim, gittim ve güllerin yapraklarını kopardım. Gülden geri kalanını bir çakmakla tutuşturup onun mezarına attım. Çok geçmeden elimdeki güllerin yaprağıyla abimin mezarına gittim. Güllerin yapraklarını da onun mezarına koydum. O bundan çok daha iyilerini hak ediyordu ama şu an için elimden gelen şey buydu. O gün onun mezarının yanına çöküp saatlerce ağladım. Hatırladığım tek şey de buydu.
Ve ben yine bu cümleyi tekrar söyleyeyim, toprak seni incitmesin abi.---------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------
Merhabalar efendim.
Bayramınız mübarek olsun, öncelikle.
Normalde daha bekletecektim bölümü ama atayım dedim.
Oyları ve yorumları bekliyorum.
Sınır 20 oy yine.
Görüşmek üzere, öpüldünüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Odalar. - İsmail Yüksek & Barış Alper Yılmaz
Fanfic...Anlarsın gözlerinin dolup boşaldığını, Anlarsın yalnızlığını ve yalnız kaldığını.