🦇

122 6 25
                                    

Merhabaaalaar uzun bir aradan sonra yaralasar 5'in devamını aynı zamanda finalini yazmaya geldiiim. Bu yaz baya bir şeyler yazmayı düşünüyorum ama ne yazacağım hakkında biraz kararsızım, öncelikle maze runner için yazabilirim diğer seçenek ise benim kendimin yazacağı bir kitap olacak önce hangisini yazmalıyım bilmiyorum ama büyük ihtimalle maze runner olur. Şimdi finalimize geçelimmm, iyi okumalar🫶🏻.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
Son kaçırılmamızdan uzun bir zaman geçti, hepimiz hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Ecrin hariç tabii. Olanlardan sonra Ecrin baya uzun bir süre depresyona girdi, şuan o kadar da kötü değil, hergün odasına gidip bedenini öne arkaya deli gibi sallayarak hem sayıklıyor hem de ağlıyorsa ne olmuş yani. Ecrin bu şekilde davranınca Kuzey'de kafayı yiyor tabii, neyseki Evren annesinin yanına gidince Ecrin hemen toparlıyor.

Biz arabada uyurken olanlar şunlardı: Alaz bizi kaçıranların başını arıyordu ama bizim de söylediğimiz gibi o kadar acemilerdi ki bi başları bile yoktu, öğrendiğimize göre sadece eğlencesine bizi kaçırmışlar ve evet tahmin ettiğiniz gibi ilk defa bir insan kaçırmışlar. Bunları biz zaten biliyorduk, ben bunları boşuna söylemiyorum bunca yıllık kaçırılma tecrübem var sonuçta biz de boş değiliz. Kuzey yerdeki adamları dövüyormuş ve Yiğit'de yangını söndürmeleri için itfaiyeyi arıyormuş. Hayır yani keşke aramasaymış da ev yansaymış, havalı havalı atmıştık ateşi o kadar. Maalese- yani neyseki ev kül olmamış. Adamların kaç tanesinin öldüğünü bilmiyoruz çünkü sağolsun bizimkiler bize hiç bir şey söylemiyor. Onlarda benim gibi kapıdaki tabelayı görmüşler ama benim kadar şaşırmamışlar.

Biz şuan ne mi yapıyoruz? Alaz'ın doğum günü partisine hazırlık yapıyoruz, Alaz hanfendisi her gün sabah ayaklarını bir yerlerine vura vura kaçtığı için bizde ona sabah hazırlık yapmayı düşündük. Ben zaten bu Alaz'ın her gün nereye gittiğini ayrı merak ediyorum doğum günüsü bitsin piremsesin sorucam. Resmen özel muamele görüyor bu kabul edilemez!

"ECRİN!" Bu sefer ben bağırmadım yemin ederim, hiç bir suçum yok. Haklı olarak bağıran kişi Naz'dı. Neden mi haklı? Çünkü Ecrin sırf hazırlık yapmak istemediği için 'ben kahvaltı hazırlayacağım sizin için yani' dedi. Biz de tabiki de inandık. Ama yakamoz hanım kahvaltıyı hazırlamış masayı kurmuş kendi yemeğini yemiş ve hala daha kahvaltı hazırlıyormuş gibi yapıyor. "Ne var! Yemek yapıyoruz şurda." Yemek mi yapıyoruz şurda, bizi yarım saattir kandırıyo zaten ne yemeği? "Ben bile hamile halimle burda yardım ediyorum asıl benim kaytarmam gerekiyo!" Naz da bi doğuramadı gerçek anlamda bıktım. Bizim bile hamileliğimiz bu kadar uzun sürmemişti, zaten süslünün karnı kocaman oldu ne yere eğilebiliyor ne de sandalyeye oturabiliyor. "Yalnız Nilaycığım sen de yardım etmiyorsun ki olduğun yerde oturup 'şuraya koyun, buraya koyun' diyorsun" Allahım ne olur süslü bu sefer topuklu ayakkabısını fırlatmasın en son fırlattığında elvan'a gelmişti, kızcağızım aralıksız üç saat ağlamıştı.

Ha bu arada Elvan çok ortalıkta dolaşmasın diye Evren ile beraber parka yolladık, Aslı ve İshak onlara bakıyorlardı. Aslı ve İshak'ı gönderme sebebimiz ise çok açık, Aslı dayısına hemen gidip yumurtlardı. Tek aşına gidemediği için İshak da mecbur gitmek zorunda kaldı, gerçi İshak gönüllü olmuştu ama neyse konu bu değil. "Yiğit biraz sus yoksa kafana topukluyu yiyeceksin!" Mükemmel çok iyi ve harika! Neyseki çocuklar burda değil onların kafasına gelmiyecek. "Süslü sen eğilemiyorsun ki topuklu ayakkabını çıkaramazsın yani" Aaaa bu benim nasıl aklıma gelmedi. Kuzey IQ testinde benden zeki mi çıkmıştı? "Tamam kahvaltı hazır artık gelebilirsinizzz" Şükür. "Ben eğilemiyor olabilirim ama yanımda beni destekleyen arkadaşlarım var! Değil mi kızlar." Bence artık yoklar. "Süslü sana yardım etmek çok isterdim ama en son topuklu ayakkabını fırlattığında Elvan'a gelmişti, şuan Elvan olmasa bile aramızdan birini hastanelik etmene hiç birimiz göz yumamayız." Haklı olduğumu düşünmeyen varsa kapının yolunu biliyorlar.

"Sonunda" Gerçekten sonunda, kahvaltımızı etmiştik ve Alaz'ın süpriz doğum günü partisini de hazırlamıştık. "Lütfen beni yerimden bir kaç gün kaldırma yankıcığım" Efe'nin sızlanmaya hakkı olduğunu hiç sanmıyorum, bizden daha az çalıştı bizden fazla yorulması imkansız. "Ahanda ahanda zil çaldı, kapıya kim bakmak isteerrr?" Bu da sorumu Kırmızı dudak hanım ben köle- yani alaz piremsesinin karısı olduğum için benim bakmam lazım. Hepsi gözlerini benim üzerimde gezdirirken bende oflaya puflaya kapıyı açmaya gidiyordum.

"Kim ooo" Kim olduğunu bilmiyormuş gibi davranmaca.
"Ben" ???? Ne ciddi mi bu adam ben sen olduğunu hiç bilmiyordum ya, ben demen işimi çok kolaylaştırdı sağolasın.
"Sen kim?" Kim olduğunu bilmiyormuş gibi davranmaya devam.
"Sedef ben olduğumu biliyorsun işte aç şu kapıyı"
"Kim olduğunu gerçekten bilmiyorum, bir dakika adımı nerden biliyorsunuz!?" Kim olduğunu bilmiyormuş gibi davranmaca 3 .
"Kapıyı kırmamı ister misin? Yoksa sen açacak mısın." Biraz fazla ileri gidiyo.
"Tamam tamam açıyorum kapıyı." Tüh yemedi oysaki biraz daha devam ettirecektim. Kapıyı açtığımda bir adet kızgın suratlı Alaz görmüştüm ve elinde poşetler vardı. "Bu poşetler ne için?" Poşetlerin içinde doğum günü şapkası mı görüyorum ben? "Aslı bana doğum günümü kutlayacağınızı ama doğum günü şapkasını bulamadığınızı söyledi" Aslı mı? Gerçekten mi? Sırf yumurtlamasın diye dışarı gönderdim nasıl haber verdi ki. "Aslı da doğum gününü mahveden kız herhalde. "Tamam sen şimdi hiç bir şey bilmiyormuş gibi davranacaksın, ver şimdi şu elindekileri" Dediğim gibi hemen elinden poşetleri aldım. "Ben bunları içeri götürüp 'Doğum günü şapkaları gelmiş' diyeceğim, git şimdi bir kaç dakika sonra gelirsin" Çok zeki olduğumu söylemiş miydim?. "Tamam bir kaç dakika sonra gelirim, lütfen daha demin yaptığın şeyi yapma" Hı hı yapmam.

*Bir kaç dakika sonra*

"Ben bakarııım" Evet bilin bakalım kapıya yine kim bakıyo, tabiki de ben! "Kim ooo?" Umarım tekrar ben deme- "Ben" Bari sözümü bitirseydim. Suratsız bir ifadeyle "Ben demen kim olduğunu anlamamı sağladı çok sağol" dedim. Yanağıma bir buse kondurdu ve içeri geçti. "İyi ki doğdun Alaaaz! İyi ki doğdun Alazzz, iyi ki doğdun iyi ki doğdun mutlu yıllar sanaaaa" Evet mükemmel şarkımız da söylendiğine göre artık pastayı yiyebilir miyiz?

"Bol bol kahkahalı sohbetinizi bölmek istemem ama bence artık Alaz hanıma hediyelerini verebiliriz" Alaz bana öyle bir bakıyordu ki gözleri ateş ediyordu. "Hanım derken" Ay hanım mı demişim ne alaka? "Hanım mı demişim ay dilim sürçmüş kusura bakma, piremse- ay prensciğim" Allah belanızı vermeye piremses diyodum az kalsın. "Özrünüz kabul edildi -özür dilemedi- hadi hediyelerimi verin" Alaz bunu gerçekten niye bu kadar mutlu söyledi ki sanki 5 yaşında, Elvan bile bu kadar sevinmez (Çığlık atardı muhtemelen). "Önce ben veriyim canım dayımaa" Aslı dayıcığına bir tane kutu hazırlamış, içinde çikolata ile alakalı ne varsa bulabilirdiniz. Çikolatalı parfüm, çikolata kokan bir mum, çikolata desenli çoraplar... Bir dakika çikolata desenli çoraplar mı? Alaz'ın giyeceğini pek sanmıyorum da neyse. "Sağol yeğenim. Ee hadi siz de verin" Sabırlı ol biraz.

Sonuç olarak:
Yiğit Bardak
Naz Hot wheels (Ne alakaysa)
Efe Beyaz bir t-shirt
Ecrin Müzik kutusu (Anlamadık sanki)
Kuzey İçinde bizim de fotoğraflarımızın olduğu bir albüm
Yosun Ayakkabı hemde bağcıkları kırmızı
Atalay Atkı
İshak Pantolon
Ve son olarak ben de şampuan aldım çikolatalı sanki çikolata koktuğu yetmiyormuş gibi saçlarıda artık çikolata kokacak. Elvan babası çikolata koktuğu için onu yemeye kalkışmaz umarım.Biraz kıskandım desem yalan olmaz bu hediyeler bana alınacaktı var yaa...

----------------------------------------------------
Ve biiitttiiiiii.... 🌷💕
1103 kelimeee.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yaralasar 5Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin