Hani artık hiçbir şey olmayacaktı, "hayat işte her zaman beklemediğin yerden geliyor" diyorlar ya tam olarak böyle sanırım. Arda belasından kurtulduk dedik, çetin belası çıktı. Çetinden kurtulduk bitti artık dedik, bu seferde nazlı belası çıktı. Bazen düşünüyorum hayat bizimle dalga falan mı geçiyor? Naz'ı yerde böyle görünce yiğit hemen koşarak nazın yanına gitti, hayatımda süslünün yerde baygın şekilde yatacağı hiç aklıma gelmezdi. Şimdi süslü bayılmış olmasaydı ve yerde yatsaydı kesin "kaldırın beni bu yerden saçlarımı daha yeni yaptım, tüm saçım bozulacak" derdi ve hepimizi gülme krizine sokardı. Tabi her şey bir anda olunca şok geçirmiş gibi yerimizde kaskatı kalmıştık ve olanları idrak etmeye çalışıyorduk. Biz idrak etmeye çalışırken yiğit çoktan nazın yanına gidip, elini boğazına koyarak nabzını kontrol etmeye çalışıyordu. Nabzın attığını anlamış olacakki yüzünden bile rahatladığını okuyabiliyordum. Hiç beklemediğimiz bir hareket efe'den geldi, efe telefonunu çıkarırken bizde artık bir şeyler yapmamız gerektiğini anladık. Efe telefonundan hastane numarasını tuşlarken bizde nazın yanına gittik, nazı kaldırarak koltuğa yatırdık en azından ambulans gelene kadar yatması en iyisi olurdu. Yanımızda simay vardı ama oda psikolog olduğu için tam olarak ne gibi bir müdahale yapabileceğini bilmiyordu.
"Şuan yapabileceğimiz en iyi şey yatırmak olur, sonuçta psikoloğa gelen herkesi tedavi ederken yatmalarını isteyerek müdahale ediyoruz"
"Simaycığım psikolog ile doktorluk aynı değil ama sen bilirsin"
"Çok kolaysa gel sen yap"
"Ben kolay dediğimi hatırlamıyorum"
"Sevgili yeşil gözlü yakışıklı ve doktor, sizce şuan kavga etmenin sırası mı kız bayılmış"
"Ambulans ne zaman gelecek acaba, Efe sen doğru numarayı tuşladığına emin misin?"
"Ben 155'i aradım, ambulansın numarası değil mi?"
"Allah belanı versin efe! Efeciğim 155 polisin numarası, numaraları hala öğrenemedin mi"
"Aranızdan biri hemen ambulansı arasın artık!"
"Yiğit diyorum ki biraz sakin mi olsan, hani acele iş yaparsan aklın karışır ya"
"Sarmaşık"
"Efendim yakamoz?"
"Eğer özlü söz söylemeye falan çalışıyorsan onun doğrusu 'Acele işe şeytan karışır'olacaktı"
"Yakamoz inan bana, şuan özlü söz düzeltmenin zamanı değil.Efe sen ambulansı aradın mı artık!"
"Ama yankıcığım ben ambulansın numarasını bilmiyorum ki"
"EFE GERÇEKTEN ALLAH BELANI VERSİN"
"Ne kızıyorsun yankıcığım" efeye sinirli bakışlar atıyordum ama sonradan aklıma efenin ağlayabileceği geldiği için yüzümü normalleştirdim, efenin elindeki telefonu alıp ambulansı aradığımda umarım çok geç değildir diye içimden dua ediyordum.
"Efe bi ara numaraları öğretelim sana olur mu"
"Olur yankıcığım"
"Lan kız öldü hala ambulans gelmedi!"
"Pis bağımlı zaten filmlerde de hep böyle olmaz mı"
"Sizce şuan yaşadığımız şey film mi?"
"Hayır işte bu yüzden gelmeleri gerekiyordu, harbiden nerde kaldı bu ambulans?"
"Kedicik bence artık kapıyı açmalısın çünkü ambulans geldi" Kuzey bunu diyince dışardan gelen siren seslerini duydum, koşarak kapıyı açtım ve ambulansın içeri sedye ile girmesi ve nazı alıp götürmesi o kadar ani oldu ki yiğitinde naz ile gittiğinden hepimiz bihaberdik.
"Şey ayıp olmassa bir şey soracağım"
"Ne soracaksın kedicik?"
"Yiğit nerde?"
"Öncelikle sana bir şey soracağım kedicik"
"Sor kuzey"
"Bela okumayacaksın, tamam mı?"
"Sor artık beni delirtme"
"Sence süslüyü hastaneye kim götürdü yani süslünün yanında kim vardı?"
"Nereden bileyim ben doktor yada hemşire ile falan gitmiştir herhalde, niye ki"
"Çünkü sen o kadar aptalsın ki nazın yanında gidenin yiğit olduğunun farkında bile değilsin" hani hepimiz birhaberdik nazın yanında kimin gittiğini bilmeyen bir tek benmişim."Artık bizde mi gitsek süslünün yanına" yakamoz sonunda mantıklı bir şekilde konuşunca hepimiz gitmek için hazırlanmaya başladık."Yalnız dışardan hala siren sesleri geliyor, bunu sadece ben duyuyor olmam değil mi". Kesinlike siren seslerini sadece hakan duymuyordu bende dahil hepimiz duyuyorduk."Efe bence kaç çünkü kedicik seni öldürecek gibi bakıyor" dediğinde hepimiz güldük."Yok yok kaçma efeciğim ne olacak sanki kapımıza polis çağırdıysan yanlış ihbardan içeriye düşecek değiliz ya"."Efe sana tek bir sözüm var ALLAH BELANI VERSİN." Evet aslında efe'ye hiç bir şey yapmayacaktım ama şom ağızlı olduğum için yanlış ihbardan bizi içeri atmışlardı, neyseki alaz ve diğer ekip arkadaşları sadece panikten dolayı yanlış aradığımızı anlatmak için polislerin yanına gitmişti ve yanlış değilsem bir saattir polisleri inandırmaya çalışıyorlardı.
"Efe sarmaşık'ın lafını çalmak istemiyorum o yüzden kendimdende bir şeyler ekleyeceğim, Allah belanı vermesin."
"Çok iyi dedin karıcığım buda senin lafın olsun mu"
"Sakın yakamoz benim lafımı çalmaya cürret etme, sende karıcığına gaz verme kuzey"
"Efe nerde bu arada"
"En son bir köşede ağlıyordu, ne yapacaksın pis bağımlı?"
"Bende gidip bir bela okuyayım diyorum, ne dersin sakar."
"Aslında bela okumak benim işim ama bu seferlik izin veriyorum, ağlak'ın üstüne çok gitmeyin daha da ağlamasın şimdi onunla uğraşacak zaman değil." Ben bunları söylerken bir polis memuru yanımıza geldi. Ne diyeceğini hepimiz kadar en az bende merak ediyorum."Evet sayın mahkumlar" ben mi yanlış duydum yoksa bu bize... 'MAHKUM' MU DEDİ BİZE O?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaralasar 5
Novela JuvenilArtık çok mutlu olduğunu düşünen Sedef aslında yaşadıklarının hiç bitmeyeceğini anlar, onunla birlikte dokuz kişi kalan yaralasarı nelerin beklediğini hep birlikte göreceğiz 🦇 Yaralasar kitabını çok sevdi...