Güneşin doğumunu izledikten sonra Emilia'nın çıplak olmasıyla başım dönmeye başlamıştı. Gecenin verdiği yorgunlukla ne olup bittiğini anlamaya çalışırken Emilia yavaşça yüzüme yaklaştı. Nefesi cildime dokunduğunda ürperdim.
"Her şey yolunda, Ada. Sadece anı yaşa," dedi fısıldayarak.
Bir an için tüm kaygılarımı, otel ve arkadaşlarla yaşanan kargaşayı unuttum. Emilia'nın kucağımda oturması, dünyanın en doğal şeyiymiş gibi geliyordu. Dudaklarımız birleştiğinde, bir anda tüm endişelerim yok oldu.
Ancak bu anın büyüsü, telefonumun yüksek bir şekilde çalmasıyla bozuldu. Telefon ekranında Ayşe hocanın ismi parlıyordu. Emilia'dan uzaklaşıp telefonu açtım.
"Ada! Nerdesin? Sabah oldu, kahvaltıya yetişmen gerekiyor. Hemen otelde ol!" diye sinirle bağırdı Ayşe hoca.
Bir an duraksadım, ne yapacağımı bilemedim. Emilia elimi tuttu ve gözlerime baktı. "Hadi, geri dönelim," dedi sakinleştirici bir sesle.
Otelde, herkes kahvaltı için toplanmıştı. Ayşe hoca sinirle bana bakıyordu ama bir şey söylemedi. Yüzündeki ifadeden, bana daha sonra söyleyecek çok şeyinin olduğunu anladım. Ece ise hala bana öfkeyle bakıyordu.
Kahvaltıdan sonra otel odama döndüm. Kapının önünde Emilia bekliyordu. "İyi misin?" diye sordu.
Kafamı evet anlamında salladım ve odama girdim. Yatağıma uzanıcakken kıyafetlerimin toplandığı ve bavuluma yerleştirildiğini gördüm. Ne olduğunu anlamamışcasına Ece'ye baktım.
"Kıyafetlerini topladım ve bavula yerleştirdim. Odadan çık ve kendine başka oda bul. Yüzünü bile görmek istemiyorum"- sanki adam öldürmüşüm amk. Bu nasıl saçma bi nefret?
Bavulu aldım ve odadan çıktım. Ne yapacağımı düşünürken aklıma babam geldi. Acaba para istesem mi? Telefonu çıkardım ve babamı aradım.
"Alo baba, naber nasılsın?"
"Kızım, uykumdan neden uyandırdın beni?"- saat farkı olduğunu unutmuştum, aptal kafam.
"Ha baba, kusura bakma ya ben tamamen unutmuşum, istersen daha sonra ararım seni"
"Yok, uyuyamam zaten bundan sonra, söyle noldu? Sen beni normalde aramazsın"- ben ne hayırsız evlatmışım.
"Baba ya oda arkadaşımla bi takım sorunlar yaşadım, odadan çıkmak zorunda kaldım"
"Tamam ben para gönderiyorum sana, kendine güzel bi oda seç ve iyice dinlen. Bişey olursa mutlaka ara, ama önce saate bak ve öyle ara kızım"
"Tamam babacım, teşekkürler"
Aramayı kapattıktan 5 dk sonra hesabıma gelen parayla sevinmiştim. Kendime güzel bi oda ayırttıktan sonra soğuk bi duş aldım. Hazırlandım ve bilgi yarışmasının 2. turuna gitmek için Ayşe hocanın yanına gittim. Benimle konuşmuyordu ama bakışlarıyla maşallah delip geçmişti.
Saçma sapan bir bilgi yarışı turunu zar zor atlattıktan sonra, yarın son tura kalan 2 takımdan biri bizdik. Diğeriyse tabiki Emilia'nın takımıydı. Emilia yarışma boyunca bana gülümsemiş, her gülümsediğini gören Ece sinirlenmiş mızıldanmıştı. Sanki sana bakıyor amk.
Yarışma bittiğinde Emilia ve takımı bizim gruba yaklaştı. Kızlardan biri almanca bişeyler söyledi. Emilia anlamamıza yardımcı oldu.
"Tebrikler, sizinle finale kaldığımız için mutluyuz"
"Biz de sizi tebrik ediyoruz, yarın kim kazanırsa kazansın umrumuzda değil, mutluluk kazansın"- Ceren cevapladı. NPC sanki bu nasıl cevap.
Onlar bir birlerini kutlarlarken yanlarından uzaklaştım. Hafif başım ağrıdığı için başımı tuttum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatta kal (gxg)
FantasyNew York'ta bulunan lise öğrencileri ve öğretmenleri, yurt dışı bilgi yarışması için yola çıkarlar. Ancak, zombi istilasıyla bir grup öğrenci ile öğretmenleri, yabancı bir ülkede mahsur kalır. Peki kurtula bilecekler mi?