"Ne, artık Ada'mla görüşemez miyim?"- küçük kız ağlayarak büyükannesine baktı. Büyükanne torununu kucağına aldı ve sıkıca sarıldı.
"Oy benim kuzum, kurban olurum ben sana. Ağlama kuzum benim"- saçlarını okşadı torununun.
"Büyükanne neden Ada'yla görüşemiyorum artık?"- masum soruları karşısında büyükannesi cevap vermekte zorluk çekiyordu.
"Bak kuzum, bazı son olaylardan dolayı Ada'nın yeni ailesi sizin görüşmenizi uygun bulmuyor. Ada'nın eski ailesini kafasından aldığı travma sonucu unutmasını kullanarak, kendilerini gerçek ailesiymiş gibi tanıtmaya karar vermişler. Senin Ada'nın etrafında olman ona gerçek ailesini hatırlamasına yardımcı olacağını düşündükleri için istemiyorlar işte. Şimdi sen sil o gözyaşlarını, yorma kafanı böyle olaylara. Gelecekte daha fazla, daha iyi arkadaşların olucak"- torununun alnına öpücük kondurdu.
"Ama bu ona haksızlık değil mi? İyilik yaptıklarını sanıyorlar ama Ada bi gün gerçekleri hatırlarsa canı çok yanar. Hem zaten benim yüzümden unutdu herşeyi"- küçük kız büyükannesini zorlamaya devam ediyordu.
"Kuzum benim, ben de seninle aynı düşünüyorum ama bu onun ailesi. Biz onlara karışamayız. Eğer böyle karar vermişlerse, bize de saygı duymak düşer. Umarım sonucunu düşünerek karar vermişlerdir, çünkü gerçeklerin hep ortaya çıkmak gibi bi huyu var"- büyükanne kafasını endişeli bi şekilde sağa sola sallıyordu.
"Büyükanne, Ada'nın ailesiyle konuş lütfen, herkese söz veriyorum Ada'ya asla eski ailesini, eski anılarımızı hatırlatmıcam, söz veriyorum gerçekten. Ben Ada'mdan uzak kalamam, nolur büyükanne"- küçük kız içten ağlamaya başladığında büyükannesi kendi kendine sinirle Ada'nın yeni ailesine küfürederek küçük kızı yatağına götürdü. Küçük kız saatlerce ağladı ve en sonunda uykusu ağır bastı ve büyükannesiyle beraber uyuyakaldılar.
Büyükbabası işten eve geldiğinde "ben geldim, nerdeymiş benim iki güzel prensesim?" diyerek bağırdı. Cevap gelmediğini gördüğünde elindeki poşetleri mutfağa götürdü ve hepsini yerleştirdi. Son poşette olan, torunu için aldığı en sevdiği çikolatanı buzdolabına koydu. Sessizce yatak odasına ilerledi. Eşi ve torununun sarılarak uyuduğunu gören büyükbaba ikisinin de alnından öptü ve üstlerini örttü. Torununun kaldığı odaya gitti ve boş yatakda uyumayı denedi. Fakat ölmüş kızının ve torununun suratı yine gözlerinin önüne geldiğinde gözlerini açtı. Anlaşılan büyükbaba yine uyuyamayacağı bi gece geçirecekti.
——————————————————————
Ece'nin dilinden
Garip bi sabaha uyanmıştık. Aslında sabah diyemezdik, çünkü saata baktığımda 16:03 olduğunu görmüştüm. Dün gece Ada'yla nöbette kaldığımızdan bu kadar uyumamız normaldi. Yanıma dönüp baktığımda Ada hala uyuyordu. Sessizce izlemek istedim. Bir kaç günün yorgunluğundan sahip olduğu göz altı morluklarına baktım. Belki başka birisi bunu kafaya takardı ama morluklar bile ona gerçekten çok yakışıyordu. Ayrı bi hava kattığı kesindi. Kemersiz düz burnu, dolgun dudakları, uzun kiprikleri ve uyumasından dolayı karışmış saçlarını izledim. Çocukluk anılarımızı hatırladım. Küçükken evcilik oynadığımızda erkekler baba olmak istediklerinde Ada onlara bağırır, "ben baba olucam" derdi yurtta. Ben de hep anne olmak istediğimi söylerdim. Beraber aile olurduk. Bir arkadaşımız daha vardı yurtta, Nilay diye, o da hep bizim küçük yaramaz kızımız olurdu. Bi defasında Ada "işten gelmiş", sarılarak beni özlediğini söylemişti. Tam yanağını öpücekken yüzünü döndürdüğü için dudağına denk gelmiştim. Şok olduğumdan dolayı hemen çekilmedim ve Ada memnun olduğu için çekilmedi. Nilay gülerek bize bakmış ve "çok tatlısınız" demişti. En sonda kendime gelip ayrıldım. Ada'ya kızmıştım. "Napıyoysun ya sen? Bileyek yaptın, dimi?" diyerek bağırmıştım. "Hayıy geyçekten bileyek yapmadım. Ama pişman diyilim, yine aynısını yapaydım" diye cevaplamıştı. O gün etkilenmiştim ondan. İkimizin de ilk öpücüğü bir-birimize gitmişti. Ama Ada'ya sorucak olursan, ilk öpücüğüne Emilia der. Gerizekalı orospu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatta kal (gxg)
FantasyNew York'ta bulunan lise öğrencileri ve öğretmenleri, yurt dışı bilgi yarışması için yola çıkarlar. Ancak, zombi istilasıyla bir grup öğrenci ile öğretmenleri, yabancı bir ülkede mahsur kalır. Peki kurtula bilecekler mi?