Ada'nın dilinden
Nihayet geri dönüyorduk. Çantalarımızı ve bavullarımızı hazırlamış, otel çıkışımızı halletmiş ve arabayla hava limanına doğru ilerliyorduk. Kulaklığımı takmış şehiri izliyordum. Acaba New York hep böyle sessiz bi şehirmiydi? Sanki son günümüzmüş gibi hava limanına hızla giden arabalar doluydu, herkes şehirden kaçmak istiyordu. Hava limanına gelmiştik. Tüm kontrollerden geçmiştik ve uçağımızın kapısının açılmasını bekliyorduk. Son 20 dakika kalmıştı. Şehire zıt olarak hava limanı baya doluydu. Herkes kendi uçağını bekliyordu. Gerginlik ve panik vardı havada. Acaba nolmuştu? Joe Biden mı öldü?
"Ceren, nasılsın? Dünden sonra umarım toparlamışsındır"- sıkıntıdan konuşmaya başladım.
"Evet Ada iyiyim baya. Gerçekten sağol, dün baya yardımcı oldunuz bana ikinizde"- Ceren Berk'in yanağından makas aldı.
"Ceren, dünü hatırlıyormusun? Kızla nasıl dans ettiğini hatırlıyor musun?"- Berk gülerek sordu.
Ceren gözlerini kaçırdı ve hafiften kızarmaya başladı. Anlaşılan hatırlıyordu.
"Gerçekleri sen mi açıklamak istersin, yoksa ben mi anlatayım ümmü-Ceren?"- gülmüştüm.
"İyi bee tamam, biseksüelim ben, daha kendimce kabullenememiştim, dünden sonra emin oldum işte"- utanmıştı.
Hava limanında beklerken, aniden siren sesleri yükselmeye başladı. İlk başta birkaç kişi dikkatini verdi ama sirenlerin kesilmeyen sesi ve aciliyet havası gittikçe artan panik yaratmaya başladı."Ladies and gentlemen, this is an important announcement. Flight 31 has been cancelled. Thank you for your understanding and cooperation"
(Bayanlar ve baylar, bu önemli bir duyuru. 31 numaralı uçuş iptal edildi. Anlayışınız ve işbirliğiniz için teşekkürler)Duyuru sesiyle uçuşumuzun iptal olduğunu anlamıştık. Herkes koşuşturma peşindeydi.
"Noluyor böyle?"- Ceren korkarak sormuştu.
"Terör ola bilir mi? Hemen arkamda saklanın, ben sizi korurum"- Can önümüze geçmişti.
"Çocuklar, herhalda bir sorun oldu, korkmayın ve endişelenmeyin. Acil çıkışa doğru ilerleyelim ve otelimize geri dönelim"- Mert hoca soğukkanlılıkla bizi sakinleştirmeye çalıştı.
Mert hoca öne geçti ve onu takip etmeye başladık. Herkes bişeyden kaçıyordu. Etrafdan duyduğum şeylere göre insanlar "yayılmış gerçekten", "umarım beni ısırmaz hemen kaçmam gerek" diyorlardı.
"Acaba bi hayvan saldırısı mı? İnsanlar ısırmakla ilgili şeyler söylüyor"- merakla sordum.
"Ola bilir. Beraber gezelim kaybolmayalım"- Mert hoca eline bi sopa almış ilerliyordu.
Acil çıkış kapısından dışarı çıktık. Şehir berbat haldeydi. Arabaların çoğu boş, eşyalar dağıtılmış, ve her yer yeşil salyayla doluydu. Mert hoca otobüse benzer bi araç buldu. Kapıları açık ve anahtarı üstündeydi.
"Hadi, herkes binsin"- araca bindik. Mert hoca kullanıyordu, Ayşe hocaysa yanında oturmuştu.
Hızla hava limanından uzaklaşmaya başladık. Mert hoca trafik kurallarına uymaya çalışıyordu ama şehir karmakarışık olduğundan kuralları takmadan hızla ilerlemeye başladı. Otelin önüne geldiğimizde tam arabadan inicekken gördüğümüz manzarayla hepimiz şok olmuştuk.
Yeşil ve sarı karışımı ten rengine sahip bi kız koşarak bizim bilgi yarışmasında rakip takımda olan kızın üstüne zıpladı. Kız bağırarak yardım istiyordu. Üstünde olan kız aniden onun bacağını ısırdı. Bir az kanını emdikten sonra ayağa kalktı ve başka kurban seçmeye gitti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatta kal (gxg)
FantasyNew York'ta bulunan lise öğrencileri ve öğretmenleri, yurt dışı bilgi yarışması için yola çıkarlar. Ancak, zombi istilasıyla bir grup öğrenci ile öğretmenleri, yabancı bir ülkede mahsur kalır. Peki kurtula bilecekler mi?