"Cenan... Emre biliyor. "

83 4 0
                                    

Cenan'ın dilinden,

Dün Arif seni öptü.
Dün Arif seni öptü.
Dün Arif seni öptü.

Skeç için prova yaparken aynı cümle beynimin içinde yüzlerce defa tekrarlanmıştı. Yine Arif ve Birsel'le aynı skeçte oynuyorduk. Arif'ime her baktığımda içimdeki ses bu cümleyi daha yüksek sesle söylüyordu sanki.
Hele de fanlarımızın yaptığı o videoları gördükçe... Kalbim deli gibi atıyordu. Arif Güloğlu bana çok farklı şeyler hissetiriyordu.

En sonunda prova bitti ve mola verdik. Gözlerim hemen Arif'e bakındı ama göremeyince 'birazdan gelir' diye düşündüm ve omuz silkip en ön sıradaki koltuklardan birine oturdum. Telefonumu elime alıp yine o yapılan editleri izlemeye başladım.

Arif'imin ne kadar güzel olduğunu izlemeye başladım.

Her farklı editte yüzümdeki gülümseme dahada yayılıyordu. Derken Oğuz yanıma geldi ve yan koltuğuma oturup selam verdi. Selamına karşıkık versemde pek konuşkan havamda olmadığımdan muhabbeti devam ettirmedim. Bir süre havadan sudan konuştuktan sonra kalkıp kulise doğru yöneldim.

Boş bir kulis bulduğumda kendimi koltuğa bıraktım ve telefonu cebime koyup gözlerimi kapattım. Bir kaç dakika sonra kulisin kapısının açılmasıyla gülümsemem tekrar hayat buldu.

Arif'imiz geldi bence.

'Bencede' diye karşılık verdim iç sesime. Gözlerimi yavaşça araladığımda ise gülümsemem yine soldu.

Yanlış alarm.

Gelen Oğuz du. Bana doğru geldi ve yanıma oturdu. Bir bacağını altına aldı ve bir kolunu koltuğun sırt bölümüne dayadı.

"Biliyorum Cenan... " dedi. Tekrar kapattığım gözlerimi bir hışımla tekrar açtım ve yerimde doğruldum. Heyecandan hafif kekeleyerek,
"Neyi?" diye cevap verdim. Oğuz beni ciddiye almamış gibi güldü.
"Cenan herkes birbirinize nasıl baktığınızı görüyor. Anlaşılmaz mı sanıyordun? " Gözlerimi kaçırıp içten yanağımı ısırdım.

Heeeh şimdi sıçtık. Arif bizi öldürecek.

'Şşt'
Oğuz sözüne devam etti.
"Senin ona nasıl baktığın ve onun da sana nasıl baktığı sencede gayet açık değil mi? Sahnede flörtleşiyorsunuz resmen. Ne zaman açılmayı düşünüyorsun?"
Derin bir nefes aldım. Hiç değilse sevgili olduğumuzu bilmesede olurdu.
"Bilmiyorum. Ama evet haklısın, hoşlanıyorum. Hemde çok hoşlanıyorum. Aslında tanıştığımız ilk gün hissettim bunu. Fakat bir isim koyamamıştım. Birlikte zaman geçirdikçe herşeyin farkına vardım." Bu sefer derin bir nefes verdim. Kalbim küt küt çarpıyordu. Ama oyuna biraz daha devam etmem lazımdı.
"Nasıl açılacağımı, sizin bunu nasıl karşılayacağınızı bilemedim. Nasıl söze gireceğimi bilemedim. Ama haklısın çok seviyorum onu." Oğuz bu sefer gülümsedi ve o da yerinde dikleşip hafif bana doğru eğildi.
"Bak şimdi napıcaksın biliyor musun? Geçiceksin kızın karşısına, diyeceksin ki senden hoşlanıyorum. İşte böyle böyle hisediyorum... "
Oğuz konuşmaya devam ediyordu ama ben dinlemeye devam edemiyordum. Gözlerim fal taşı gibi açılmış yerdeki fayanslara bakıyordu. Beynimde ise tek bir kelime yankılanıyordu.

Geçiceksin kızın karşısına...
Geçiceksin kızın karşısına...
Kızın karşısına...
Kızın...
Kız...

Oğuz hala şöyle yapacaksın şunu diyeceksin diye konuşmaya devam ediyordu. Bir anda kafamı kaldırıp
"Neyin?" diye sözünü kestim.
"Ne?" diye karşılık verdi Oğuz da.
"Neyin karşısına geçip napayım?"
"Kızın karşısına... Dur, yoksa?"

İyi bok yedin Cenan

"Yo evet kızın karşısına. Sadece duyamadımda orayı." Oğuz şüpheli gözlerle baksa da omuz silkip konuşmasına devam etti.
"De ki Birsel seni seviyorum benimle çıkar mısın... "

Birsel mi? Çok iyi bok yedin Cenan şimdi Birsel'den hoşlanıyo gibi davranmamız lazım. Arif bizi öldürüp diriltip geri öldürücek.

'Haklı olduğun nadir zamanlardan' diye düşündüm ve Oğuz'dan müsaade isteyip Arif'i bulmaya gittim. Benim kulise gelmeden önce oturduğum koltukta oturuyordu ve Emre'yle konuşuyordu. Aslında Emre onunla konuşuyor, Arif başını eğmiş dinliyordu. Rahatsız etmemeye karar verip arka sıralardan birine oturdum skeçteki repliklerimi tekrar etmeye başladım.

Oğuz'un diliyle,
Cenan'ın hareketlerinden hoşlandığı kişinin Birsel olmadığını tabii ki anlamıştım. Salak mıyım ben? Şimdi de onu araştırma vaktiydi. Ah Cenan ah... Neler gizliyorsun acaba?

Arif'in diliyle,
Emre'ye 'haklısın' anlamında başımı salladım. O konuşmaya devam ediyordu.
"Cenan'a nasıl baktığını hepimiz görüyoruz. Aynı şekilde Cenan'ın da sana nasıl baktığını. Yani ekip arkadaşlarımızda anlamadıysa maldır artık ne diyim."
Emre Cenan'dan hoşlandığımı anlamıştı fakat sevgili olduğumuzu ve birbirimize açıldığımızı gizli tutmaya karar vermiştim. İlişkimizin de gizli kalmasını istediğim için de Emre'yi kimseye söylememesi için tembihlemiştim. Emre nihayet sustuğunda omzuma dostça 2 kere vurup gülümseyerek yanımdan kalktı. Bende Cenan'ı görebilmek için etrafa bakınmaya başladım.

Küçük bir arayış sonunda arkadaki koltuklardan birinde oturmuş telefon ekranına bakarak dudaklarını oynattığını ve mimik yaptığını gördüm. Skece çalıştığını anlayınca yüzüme yine bir gülümseme yerleşti. Yerimden kalktığım sırada yan kapıdan giren Oğuz'u gördüm. Kaşları hafif kalkmış, sanki bir katili arıyor gibi şüpheli şüpheli hepimizin yüzüne bakıyordu. Benim de ona baktığımı gördüğünde başıyla küçük bir selam verdi ve işine geri döndü. Kafam karışsa da Cenan'ımın yanına doğru ilerledim.

İşine o kadar odaklanmıştı ki geldiğimi fark etmemişti bile. Yine şiveli baba rollerinden birine çalışıyordu. Gülümseyerek yanına oturdum. Şansıma sıradaki replik benimdi. Cenan cümlesini bitirdiğinde yüksek sesle repliğimi söyledim. Cenan şarşırmış bi ifadeyle yerinde sıçrayıp bana döndü.
O halini görünce küçük bi kahkaha attım ama sonra yüzüm tekrar düştü. Boğazımı temizledim ve söze girdim.
"Cenan... Emre biliyor."
Cenan 'eyvah' anlamında alt dudağını ısırdı. Bende oflayarak önüme döndüm.
Döndüğümde gördüğümle nefesim kesildi ve beynim bir anda uğuldamaya başladı.

Artık sadece Emre bilmiyor.

Oğuz'un diliyle,
Birsel değil Arif'miş...

___________________________________________

Selammm canlarımmm 🙌🏻

Nasıldı bu bölümmm🎀
Yorumlarınız benim için çok önemli yorum yapmayı unutmayınnn💜

Seviliyorsunuz canlarım🙌🏻🎀

Çikolatalı Kek-{ArCen}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin