Kıvılcımlar

92 6 3
                                    

Cenan'ın dilinden,
Uyanalı 2 gün olmuştu. 2 saat gibi geçen 2 gün.

Yattığım yerden başımı sağa doğru çevirdim ve tek kişilik koltukta kıvrılmış Arif'imi gördüm. İstemsizce bir gülümseme yayıldı yüzüme. Ama buruk bir gülümsemeydi bu. Çok yıpranmıştı çünkü. Geçtiğimiz 1 ay da benden daha çok yıpranmıştı.

Her gün yanıma gelip dakikalarca ağladığı o anlardaki hıçkırıkları bir türlü silinmiyordu kulaklarımdan. Yanıma birsürü kişi gelmişti. Fakat bir tek Arif kalmıştı aklımda. Bir tek onu dinlemiştim. Sesi titreyerek anlattığı hikayeleri dinlemiştim. Söylediği şarkıları dinlemiştim. Ve uyandığımdaki o sevinci görmüştüm. Saf sevinçti. Hiçbir olumsuz duygu barındırmayan saf sevinç.

Ayrıca son 2 gündür bebeği gibi bakıyordu bana. Geceleri en küçük tıkırtıya uyanıp beni kontrol ediyor, kendi elleriyle yemek yedirip bütün gün başımda bekliyordu. Eğer o günün sabahı kötü hissedersem o gece sabaha kadar gözünü kırpmıyordu.

Şimdi ise saat gece 2.30'a geliyordu. Herkes uyurken ben hayatımı renklendiren adamı seyrediyordum. Öyle masum, öyle içten bir sevgi besliyordu ki bana... Tıpkı benim ona beslediğim gibi.

Başımı tekrar tavana çevirdim. Bu esnada yataktan küçük bir gıcırtının çıkmasıyla Arif'in gözlerini açması bir oldu. Tabi bende başımı yine Arif'e çevirdim. Telaşla yerinden kalkıp yanıma geldi. Gözlerinden uyku akarken hala benim için endişelenebiliyordu.

"Neden uyumadın? Hasta mısın? Ateşin mi var?" Elinin tersini alnıma dayadı ve kaşlarını çattı.
"Ateşin yok. Acıktın mı yoksa? Hemen gidip bir şeyler alayım. Ne istersin? İçecek? Tuzlu mu tatlı mı?" hemen çantasından cüzdanını aramaya başladı.
"Arif..." dedim. Henüz ağzımdan A çıkmıştı ki Arif'im hemen kafasını bana çevirdi.
"Biraz sakin olur musun Arif'im? Bir şey istemiyorum. Uyku tutmadı sadece."
Arif hemen koltuğa oturdu.
"Eeee şey yapalım..." bir fikir bulmak istiyormuş gibi kafasını öne eğip kaşlarını çattı. Daha sonrasında bana baktı.
"Heh uyku tutmadıysa masal anlatayım. Bir gün Pamuk Prenses..."
"Arif'im" diye sözünü kestim.
"Gerek yok kurban olduğum. Tek istediğim uyuman. İyiyim ben. Gözlerin uyku diye bağırıyor, 2 gündür gözünü kırpmadın. Uyu artık nolursun."

Arif teslim olmuş gibi ellerini havaya kaldırdı.
"Peki beyfendiciğim." Daha sonra uyanmadan önceki gibi kıvrıldı ve elleriyle başına yastık yaptı.
Arif'imin güzelliğini izlerken benimde yavaş yavaş gözlerim kapanmaya başladı. Ve ardından derin bir uykuya daldım.

Bir kaç saat sonra,
Oda da yankılanan tabak çatal sesleriyle gözlerimi araladım. Arif elindeki kahvaltı tepsisini düşürmemeye çalışarak omzuyla kapıyı açmaya çalışıyordu. En sonunda başardı ve tepsiyi yatağımın yanındaki tekerlekli masaya bıraktı. Daha sonrasında arkasından açık kalan kapıyı kapattı ve yatağımın sırt kısmını kaldırıp beni oturur pozisyona getirdi. Son olarak masayı önüme doğru çekti ve yanıma oturdu. Her hareketini hayranlıkla, kocaman ve minnet dolu bir gülümsemeyle izliyordum.

Arif ona baktığımı fark edince yanakları kızardı. Yüzünü gizlemek için tepsideki çatal ve kaşıklarla ugraşmaya başladı. Çatala bir tane salatalık dilimi batırıp bana uzattı. Salatalığı yedim ve Arif'ime bakarak konuştum.
"Biliyor musun Arif, herşeyi duyabiliyordum." Arif gözlerini bana çevirdi ve başını yana yatırdı. Dediğim şeyi anlamadığında böyle yapardı. Gözüme çok şirin geldiği için kıkırdadım ve cümlemi tekrar ettim.
"Komadayken diyorum. Duydum herşeyi." Arif'in yine yanakları kızardı.
"Herşeyi mi?" Gülerek karşılık verdim.
"Evet herşeyi." Arif'im hiçbir şey demeden yedirdi bana yemeğimi. Daha sonrasında "Hemen geliyorum." diyerek tepsiyi mutfağa götürmek üzere odadan çıktı.

Bir süre sonra kapı açıldı fakat gelen Arif değildi. Oda yı bir topuklu ayakkabı sesi doldurmuştu.
"Cenan... Çok özledim seni..." Bana sarılmaya çalıştı fakat izin vermedim. Yüzüne bile bakmadım.
"Biliyorum bana kızgınsın ama yapma böyle. 1 aydır sensizim zaten." Burnunu çekti ve hıçkırdı. Evet sahnede oyunculuğunu beğendiğim kişilerdendi fakat bende iyi bir oyuncuydum. Anlarım.
"Geceleri uyuyamadım. Yemek yiyemedim. Her gün geldim yanına. Saatlerce konuştum seninle. Bilmiyorsun ama öyle. Gerçek bu dediklerim." Tekrar bir hıçkırık. Duyduklarımla yüzüme alaycı bir gülümseme yerleştirdim.

Yalancı.

Hala karşımdaki duvara bakıyordum. En sonunda sinirle ayağa kalktı ve saçını omzundan arkaya savurdu.
"Öf bu ne be! Arif 1 sen 2. Naptınız anlaştınız mı? Tek kelime çıkmıyor ağzınızdan şizofren gibi hissettiriyorsunuz insana! Bu ne böyle?" yüzümdeki küçümseyici gülümseme dahada büyüdü. Ve 1 ay sonra ilk defa gözlerine baktım.
"Birsel neden Arif'e öleceğimi söyledin?"
Birsel far görmüş tavşan gibi kaldı.

Hah kalırsın öyle kaşık yemiş hamster gibi!

'Bu nası bi benzetme amk ne yaşıyosun sen?' ' Her neyse' Tekrar Birsel'e döndüm.
"Ha Birsel? Neden?" Birsel diyecek şey bulamayınca çirkefleşmeye karar vermişti anladığım kadarıyla.
"Daha sen uyanalı 2 gün oldu hemen yetiştirmiş Arif'te! Bi dur da dinlen ya Allah Allah! " Birsel'in aksine oldukça sakindim.
"Hayır. Senin Arif'e haber verdiği gün söyledi bana." Birsel'in gözleri daha da açıldı. Duyabildiğimin o an farkına varıyordu.
"Ve evet, yanıma 1 kere geldin sadece." Gülümsemem daha da büyüdü. Nedense kendimi psikopat gibi hissetmiştim.
"Şimdi lütfen çıkar mısın?" Birsel robot gibi dediğimi yaptı. Çıktığı an kendi kendime kahkahayı bastım.

Tipi çok komikti JSBXKEBZLEND

"Bencede JSBZLSBXLNB"

"Cenan?" Arif gözlerinde korkuyla oda ya girdi.
"Kiminle konuşuyorsun?"

Aha yakalandık.

'Yasak aşk mı yaşıyoruz lan biz nasıl bi cümle o'
"Arif'im Birsel geldi de. Ona gülüyordum. Söylediklerinin haddini bildireyim dedim. " Arif bana tekrar kocaman gülümsedi. Ama bu gülümseme tedirgin bir gülümsemeydi. Kaşlarımı çattım.
"Arif'im bir şey mi oldu?" Arif yatağın ucuna oturdu ve sıkıntılı bir nefes verdi.
"Bir şey olmadı ama içimde sanki olacakmış gibi bir his var.. " Ardından kedi bakışlarını bana çevirdi.

Birsel'in dilinden,
Gözümü öfke bürümüştü. Etrafı kıpkırmızı görüyordum.

Yine Arif yüzünden!

Diye düşündüm.

Onun yüzünden Cenan benden nefret ediyor!

Ardından aklıma şeytanice bir plan geldi. O an ne sağlıklı düşünebiliyordum ne de sağlıklı hareket edebiliyordum. Gözüm hiç bir şeyi görmez şekilde hastanenin kafe kısmına gittim ve bir kahve aldım. Ardından kimsenin olmadığı bir koridor bulmaya çalıştım.

En alt katta bir oda buldum. Tam istediğim gibi;kimse yok ve elektrik kablolarıyla dolu. Hiç düşünmeden elimdeki kahveyi kabloların üstüne attım. Çıkan duman ve kıvılcımlar bana haz veriyormuş gibi onları izledim. Küçük ateş parçalarının yansıması gözlerimdeydi. Hissediyordum.

İntikamı hissettim. İntikam alma duygusunu.

___________________________________________

Canlarım herkese tekrardan merhaba😘

Bu bölüm biraz geçiş bölüm gibi oldu umarım sıkılmamışsınızdır yarına diğer bölümü yetiştirmeye çalışacağım🙏🏻🎀

Şimdilik hoşçakalın ve yorum yapmayı unutmayın seviliyorsunuzzz🙌🏻🩷

Çikolatalı Kek-{ArCen}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin