0.8

7 0 0
                                    

Uyuya kaldığım koltuktan yavaşça kalkarak etrafa baktım. Sanırım ben koltukta uyuya kalmıştım. Acaba ada neredeydi çünkü etrafıma baktığımda onu görmemiştim. Haliyle endişelenmem normaldi. Gözlerimi ovuşturarak hafif ve ince yorganı üstümden çekerek ayağa kalktım. Koridora doğru yürürken mutfaktan seslerin gelmesiyle mutfağa doğru yol aldım.

Baran mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. Ona günaydın demezsem ayıp olacağını düşünmüştüm. Sonuçta o kadar elini kana bulamıştı çocuk!

"Günaydın baran" baranın duyduğu sesle arkasını dönünce beni görmesi bir olmuştu. Selam vererek önüne döndü. Balı tabağa koymaya çalışıyordu. Mutfakta su içerken içeri barış gelmişti. Bedenimi ona çevirerek konuştum.

"Günaydın ailedeki annenin ayrım yaparak sevdiği o paşa evlat"

"Tersinden mi uyandı bu?" Barana söyleyerek bana el kol yapmıştı. Eline hafifçe indirmesi için vurdum ve diğer elimdeki su bardağını tezgaha bıraktım.

"Arkadaşlar kahvaltı nerde!"

"Bağırma be çocuk hazırlıyor"

"Sen hiç konuşma dün yaşananlar senin yüzünden oldu zaten"

"Şaka mı yapıyorsun kızım sen?"

"Şaka falan yaptığım yok!"

"Eğer dün serserilere karışmasaydın ortalık karışmayacaktı!" Tek nefeste söylediğim uzun cümleye bende şaşırmıştım. Ama bozuntuya çok vermemiştim.

"Sana yardım ettim ben teşekkür edeceğine laflarına bak"

"Kendim halledebilirdim!"

"Halledemezdin küçük hanım!"

"Nereden eminsin!?"

"Dik başlılığın yüzünden herşeyi kendin yapabileceğini sanıyorsun"

"Sen araya girmeseydi-" lafımı bölen baranın konuşmasıydı. Çok ses yapmamız onun dikkatini bozmuştu anlaşılan!

"Arkadaşlar yeter sakin olun"

"Ada nerede?"

Ben adayı merak ederken ada evin dış kapısını açarak içeri girdi. Ayakkabılarını çıkartırken konuştu. "Günaydın millet!"

Adaya yaklaşarak konuştum ve daha sonrasında koltuğa doğru yol aldım. "Nerdeydin ada?" uyuya kaldığım koltuktaki yorganı toplarken ada konuştu. "Senin kahvaltıda olmazsa kahvaltı yapmadığın incir reçelini aldım"

"İyi yapmışsın" yorganı toplarken barış yanıma geldi yorganı tek eliyle elimden nazikçe çekti ve konuştu. "Ben yaparım sen masaya otur"

Konuşmadan banyoya gittim ve elimi yüzümü yıkamak için musluğu açtım. Musluk sesi banyoda yankılanırken ben elimi köpürtüyordum. Sonunda işim bittiğinde elimi havluyla kuruladım ve kapıyı açarak banyodan çıktım. Barış beni gördüğünde masaya oturdu ve yemeye başladı.

Üzerimde dünden kalan kırmızı pijama ve sweatshirt vardı. Hiç masaya oturmadan adanın gelirken getirdiği incir reçelini alarak ayakkabılarımı giyerken baran konuştu. "Nereye İkra?"

"Eve gideceğiz heralde" bu sırada ada da ayakkabılarını giymişti. Kapıyı açtığımda barış arkasını döndü ve dudaklarını araladı. Bir süre bekledikten sonra konuştu. "Kahvaltı yapsaydınız"

"gerek yok evde yeriz rahatsızlık vermeyelim"

"Ne rahatsızlığı saçmalama İkra. Ada hadi otur masaya" Baran bunu söylerken masadan kalkmış yanımıza geliyordu. Ben bu sırada kapı açık bekliyordum ne söyleyeceklerini.

Bir Kitap Meselesi | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin