5 bölüm

4 4 1
                                    

Bazen başımızı alıp gedesimiz olur uzaklara.
Hani yorulur insan. Fiziken olmasa bile,
Ruhen yorulur. Düşüncelerimizden, duygulalarımızdan, isteklerimizden 
Bizde ki; bizden bile yoruluyor insan.

Belkide o gün okulda yorulduğum en yorgun günlerden biriydi.

Yinede şükretmek en güzel şeydi. Hiç bir şeyim olmasada, Bir Rabbim vardı. Ne olursa olsun ne yaşanmış olursa olsun beni terk etmeyen bir Rabbim vardı.

Bir günü daha atlatmış ve geride bırakmıştım.
Her ne kadar güzel olmasada. Nedense tek unutamadığım o anki bakışlarıydı.

O na ben vurmuşum gibi, öyle öfke dolu bakıyordu ki;  korkusu haylada yüreğimdeydi.

Zorda olsa kendimi toparlayarak akşamları başladığım yarı zamanlı işime gitmiştim.

Kafeteryada Garsoncuydum.
Geceleri gündüzelere göre daha sakin güzel huzur vericiydi.

Geceleri ap ayrı güzel olurdu
Çoğunlukla liselilerin ünüversitelerin takıldığı bir kafeteryaydı. Benim okulumdan da gelen çok olurdu.

Beni tanıyanlarda olurdu. Tanımayanlarda
Yalnız şöyle bir şey vardı beni tanıyanlar biraz normal arkadaşlıktan uzaktı.
'Kolay gelsin.' demek yerine, 'Ezik burdamı çalıyorsun?' derler beni daha çok ezmek için içecekleri döküp silmemi emrederlerdi.

Emirlerini yerine getirirdim sırf işten kovulmamak için. Tabiki bende alta kalmaz 

Intikamımı alırdım. Üstlerine sıcak kahveyi döker, yanlışlıkla olmuş gibi davranır içten içe aldığım intikamın rahatlığı gülerdim.

Yinede zoruma giderdi öyle hakaret görmek
Kaç kez ağlamaklı oldu gözlerim. Ne  kadar arkadaş olmasakta; en yabancı biride olsa gelip sana öyle hakaretler edince, ezik görmeleri zor dayanır yürek.

Bende alışkanlık oldu artık. geleni gideni takmiyorum bile. Mecburdum susmaya

Beni ezen hayattı karşı.

Hayat boynumu büktü kalkıpta kavga edip ne hesap sorabilirdim ki Insanlara.
Beni insanlar değil insanların gözünü karartan
Kendini nefislere sevdiren  bu fani dünya bitirdi.

Benim hayataki payım buydu istesemde istemesemde kabulenmek zorundaydım
Olanı biteni. Kendime iyi bakmak zorundaydım. Ben benim için tek yoktum.

Bana sahip olan bir anne bir kardeşim vardı.

Bencil olamazdım onlara karşı. Onun için onlar içinde olsa kendime iyi bakmalıydım.

Kendimi işime hazırlayıp yerleri silmeye başladım.

Ben silmeye başlarken bir kaç müşteri gelmişti bile.

Siparişleri alıp, tekrar yanlarına geldim. Aslında çalışmak motevi ediyordu beni.
Yorsa bile mutlu oluyordum.
Çünkü anneme yardımımın dokunucağını düşününce daha bir heves geliyordu çalışmak için.

Tebessüm ederek siparişleri dağıtırken,
Pencereye seyre dalan en arka masadaki biri seslendi bana. " hey garson.!"

"Geliyorum efendim."
Tebessüm ederek müşteriye doğru giderken, nerde bilebilirdim ki en belalı tipin burda olduğunu.

"Buyrun efendim." dediğim an yüzünü bana çevirmesiyle tüm mutluluğum tebessüm yüzümde yok olmuştu sangi.

Kalbim hızlanmaya başlamış gözlerimin içini korku sarmıştı.
Ellerim yüreğimle birlikte titrerken; onun burda ne işi olduğunu düşündüm. Çünkü onca zaman burda çalışmama rağmen bir gün bile onu görmemiştim.
s

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 09 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MÜHLİKE (Tehlikeli zaman..)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin