yirmi dört

174 17 8
                                    

Jungkook ile beraber akşam eve geçmiştik. Artık mutluyduk ve bu beni çok huzurlu hissettiriyordu. Yanımdaydı, yanındaydım ve biz beraberdik. Önceden ben bu saatlerde ağlıyor olurken şimdi ise jungkook ile beraber dizi izliyordum.

İşimiz bittikten sonra cafe'de eve geçmiştik. Tabii yol da bir çiçekçi görmüştük, Jungkook'da - senden güzel değil ama yine de almak istedim, sonuçta çiçekler çiçekler içindir - deyip bana mavi lale almıştı. Çok severdim. Annem de çok severdi.

Eve geldiğimiz de beraber yemek yemiş, ardından masayı da beraber kaldırmıştık. Mutfağı da beraber toplamıştık. "Beraber". Beraber kelimesi benim için her şeydi. Aşk demekti, sevgi demekti, uğraş demekti, emek demekti. Biz beraber yaptık demekti. Ve öyle de olmuştu, biz her şeyi beraber ve kendimiz yapmıştık.

Şimdi ise kanepede yayılmış film izliyorduk. "Alive" ben zombi filmi sevmezdim. Korkardım bir gün gerçek olucak diye! Ama Jungkook çok severdi. Ve şuan da izlediğim için korksam da belli etmemeye çalışıyordum. Ama eminim o anlamıştı. Sonuçta çocukluktan beri beni tanıyordu.

"Eğer korkuyorsan sevgilim, değiştirelim." demesiyle omzuna yasladığım Jungkook'a dönmüştüm. Aslında gerek de yoktu değişmesine ben zaten filmi değil Jungkook'u izliyordum.

"Gerek yok sevgilim, ben seni izlerim." dememle tavşan dişleriyle bana gülmüştü. Bu çocuk bana kalp krizi geçirttirecek hadi hayırlısı.

"Bak sen, bir o kadar da aşık." demişti ve bir anda boynumdan öpmüştü. Hadi ama jungkook sana dayanamıyorum biliyorsun. "Sen değilsin sanki?" dedim ukala bir şekilde ne yapayım, beni sevmesini seviyordum. Beni öpmesini...

"Ben zaten senin aşkından yanmışım, kül olmuşum." dedi ve bir daha kafama öpücük kondurdu. Cidden ne yapıyordu bana, sarhoş oluyormuşum gibi hissediyordum. Kalbim yerinden çıkıcak, sanki önüne fırlayacak gibi...

Televizyonun kumandasını eline aldı ve televizyonu kapattı. Bana doğru döndü ve eliyle belimi kavrayıp beni kanepeye doğru uzandırdı. Ani hareketleri sanki ateşimi çıkarıyor, vücudumu aleve döndürüyordu. Sonra kendisi için bir yer yaptı ve boynuma doğru sokuldu.

Eliyle bir yandan battaniyeyi almış, üstümüzü örtmüştü. Şimdi tamamem iç içe geçmiş bir haldeydik. Ben onunla güzeldim. Ben Jungkook ile güzeldim.

"Kokun" dedi nefesini verirken. "Kokun benim sonum olucak. O kadar güzelsin ki Taehyung, galiba her gün gibi bugün de aşkından öleceğim." dedi ve kafasını kaldırıp yüzüme doğru yanaştı.

Hadi bana eyvallah.

Kalbim! Kalbim nerede? Heh buradaymış. "Ne yapıyorsunuz beyefendi? Biz de ki de kalp ama, sakin olalım biraz." dedim elimle yüzünü azcık iterken. Aslında hiç de istemeyerek yapmıştım. Ama utanıyordum ne yapayım.

"Hani sabah artistlik yapan küçük güzellik! Hani nereye gitmiş?" dedi etrafına bakınırken. Benimle dalga geçiyordu ukala. Hadi o zaman madem onu arıyordun, buradayım.

"Buradayım!" dedim ve bir anda yakasından kendime doğru çektim. İşte şimdi santim bile kalmamıştı aramızda.
Dudağımı az daha uzatsam öpüşecektik.
Ama ben nefesim ile yüzüne doğru konuşmayı tercih ettim.

"Ben, ben ne yaptım ki seni kazandım?"
gözlerimin içine bakıyordu, o kadar güzel o kadar ince bakıyordu ki beni hiç kırmak istemezcesine, benden hiç kopmak istemezcesine bakıyordu. Ve ben ondan hiç gidemiyordum.

"Önce ki hayatında melek falandın belki hm Jungkook?" dedim kafamı yana doğru eğerken. Hadi öp artık, ilk adım senden bu sefer.

"Ben meleksem, sen neydin o zaman?" dedi ve dudağıma ufak ama şehvetli bir öpücük kondurdu. Kalbim! Kıpır kıpır...

Ben daha fazla dayanamamış dudağına yapışmıştım. Bu öpüşme değil, sevgimizi anlatma dilimizdi. Yavaşça hareket ettirdiği dudağıyla bir yandan da elini yüzüme koymuş yüzümü okşuyordu.

-Kafayı yiyeceğim!-

Biraz daha öpüşmemizi sürdürürken, Jungkook elini bu sefer de belime koydu ve beni bir hamle de kucağına aldı. Bu sefer öpüşmemiz de burada devam ediyordu. Ve ben onun baldırları arasında cidden de küçük duruyordum.

Nefes nefese kalmamızla beraber ayrılmıştı dudaklarımız. İlk öpücüğümü aldığı için sinirlendiğim günün aksine, şimdi beni iyi ki öpmüş diyordum. İyi ki!

"Taehyung" dedi ben kendi düşüncelerime dalmışken. Elleri saçlarıma doğru gitti ve okşamaya başladı. "Benimle beraber kalsan?"

-Benimle, beraber, kalsan?- Benimle beraber kalsan. Ben ve Jungkook bir evde beraber kalmak, bir evde hmm?

"Olur!" dedim son ses yüksek bir şekilde. Olurdu hem de mis gibi olurdu.

"Sakin ol sevgilim komşular gelicek. Bu kadar sevinceğini bilseydim daha önceden söylerdim sana." dedi kıkırdarken. Ne alaka? Sadece bağırdım. Biraz, çok azıcık.

"O zaman yarın ilk iş senin evini bana taşımak oluyor." dedi ben de o an ki heyecan ile Jungkook'un yanaklarına kocaman bir öpücük kondurdum. Demiş miydim? Çok seviyorum onu, çook..!

O bana gülerken ben de kafamı onun omzuna koymuştum. Kokusu sanki bir huzurdu benim için. Zaten kendisi de öyleydi de. Koyduğum yerde uyumaya karar vermiş ve okşadığı saçlarım ile uykuya dalmıştım, yani dalmıştık.

👉🏻 amip beyinliler 👈🏻

taehyung:
sizce kim gece saatlere kadar
jungkook ile öpüşüp onun kucağından uyumuştur?

hoseok:
ben (rüyamda)

taehyung:
hoseok
evini basmaya geliyorum
hadi koçum.

namjoon:
rahmetli şaka yapmayı çok severdi

jimin:
hoseok

helvan neli olsun istersin
derdim de

ölecek sensin

temmuz 🙈

temmuz temmuz ve temmuz
bugün doğum günüm he
7 temmuz ve ben bu özel gün için bi şey yaptım kendıme


hadi inş hayırlısı 🚶🐈‍⬛🦹‍♂️🐥👉🏻👈🏻🙈

bacio a chiave ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin