♪ Conan Gray-Family Line ♪Ne demiş Tolstoy; bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine özgüdür. Talya Bal Sezer. Sezer ailesinin en küçük çocuğuydum. Dışardan bakan herkesin özendiği o hayatı yaşayan o kızdım. Peki, öyle miydi gerçekten? Özenilecek bir hayatım mı vardı? Hiç sanmıyordum. Aksine insanlar Sezer ailesinin gerçek yüzünü görse koşarak uzaklaşırlardı.
Kapının tıktıklanması ile camın önündeki krem rengindeki berjerden kalktım. "Gel!" Sesimi duyan hizmetli benden aldığı onayla kapıyı açtı. "Talya hanım, babanız yemeğe geç kaldığınızı söylüyor." Dediği an bakışlarım duvar saatine kaydı. Saat yediyi sekiz geçiyordu. Sekiz dakika gecikmiştim. "Tamam, siz çıkın iniyorum hemen." Hizmetli başını sallayarak, odamdan çıktığında hızlıca çalışma odama girdim. Masanın üstündeki telefonu pantolonumun arka cebine sıkıştırdım ve acele adımlarla odamdan çıktım.
Sezer ailesinde yıllardır var olan kurallar vardı. Birinci kural: Asla yemek saatlerini kaçırma. İkinci kural: Asla sarhoş olma. Üçüncü kural: On ikiyi geçmeden evde ol.
Dördüncü kural: Magazine haber olacak hiçbir harekette bulunma. Beşinci kural ise asla ama asla düşük not alma. Bunlar Sezer ailesinin genel kurallarıydı. Evimiz üç katlı koskocaman bir malikaneydi. İki yemek odası vardı. Sonunda aile olarak kullandığımız yemek odasının girişine geldiğimde, derin bir nefes alıp içeri girdim. Henüz kimse yemeğe başlamamıştı. Hepsi beni bekliyordu.Babam her zamanki gibi en başa kurulmuştu. Üstünde oldukça pahalı olan lacivert renkli bir takım elbise ile oturuyordu. Kahverengi saçlarını her zamanki gibi jöleyle şekillendirmişti. Gözleri ise kol saatindeydi. Sağında ise annem vardı. Kahverengi saçlarını sımsıkı bir topuz yapmıştı. Yüzünde oldukça sade bir makyaj vardı. Üstündeki siyah elbiseyle oldukça şık gözüküyordu. Ablam ise babamın solundaydı. Onunda annemden kalır yanı yoktu. Kahverengi saçlarını su dalgası şeklinde şekillendirmişti. Suratında ki ağır makyaj oldukça güzel duruyordu. Üstünde ise krem rengi, çiçekli, kısa kollu bir elbise vardı.
Ablamın yanını es geçerek annemin yanına oturdum. "Geç kaldığım için özür dilerim." Diye mırıldandım. Babam başını sakince bana çevirdi. "Bu ailenin kurallarının olduğunu biliyorsun Talya. Sorumsuzluk yapma." Babamın buz gibi çıkan sesiyle bakışlarımı tabağıma eğdim. "Bir daha olmayacak."
"Güzel. Servise başlayın." Babamın emriyle başımızda bekleyen iki hizmetli tabaklarımıza servis yapmaya başlamıştı. Burası hiçbir zaman benim evim olmamıştı. Cezaevinden farklı değildi gözümde. "Talya'nın tabağına brokoli ve salata dışında bir şey koymayın." Annem yani nam-ı değer Leyla Sezer güzelliğe ve zayıflığa takıntılı bir kadındı. Kendisi on sekiz yaşında modelliğe başlamıştı.
Türkiye'de başladığı bu işte daha sonra adını Dünya'ya duyurmuştu. Tabii ki bunda dedemin zaten yıllardan uğraşıp, adını duyurduğu Karamanoğulları moda şirketlerininde faydası vardı. Karamanoğulu annemin kızlık soyadıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü Kadar
Novela Juvenil"Birini en fazla ne kadar sevebilirim diye hep düşündüm. Cevabını buldum. Gökyüzü kadar çok sevebilirmişim."