3. Bölüm
13. Temmuz 3. Bölüm
Üstünde ağırlık olan kalp günün sonunda durmaya mahkumdur.İres'in yatağında uzanıyordum. Evde tek başına kalıyordu. Bugün izinli olduğu için kalkıp kahvaltı hazırlamaya başlamıştı. Keyif yapmayı seviyordu. Yatakta doğruldum. Odanın içine kısa bir bakış attım. Oda çok sadeydi. Çerçeve içinde kurutulmuş çiçekler duvarları süslüyordu.
Yataktan kalkıp mutfağa geçtim. Daha gündelik bir kıyafet giymişti. "Bugün Evran da izinliymiş, kahvaltıya çağırdım." Başımı salladım. "Dün görmedim onu." İres derin bir nefes verdi. "Çok yakın arkadaş olsak bile işlerimiz yüzünden bazen haftalarca görüşemiyoruz..." Yüzünde buruk bir ifade vardı.
"Ben bazen birkaç kişinin yüzünü hatırlıyorum. Arkadaşlarım olduğuna emin olduğum insanlar ancak yine de net değil. Berrak bir görüntü olmuyor." İres başını salladı. "Müdür Bey ile ne konuştunuz?"
"Tam anlamıyla net bir şey orada da yok. Adımı sordu birkaç şey söyledi sonra zaten Müdüre Hanım geldi." Başını salladı. "Zamanla her şey berraklaşır sorun etme."
Birkaç dakika sonra kapı çalmıştı. Kapıyı açtığımda Evran gelmişti. Yüzünde her zamanki büyük gülümsemesi vardı. Tebessüm ettim. "Günaydın hanımlar! Nasılsınız?" Arkasından Reha girdi. "Hoşgeldiniz."
"Günaydın." Reha direkt masaya oturdu. "Açım." İres küçük bir kahkaha attı. "Hadi oturalım." Reha ve İres yan yana oturdu. Evran benim yanımda oturuyordu. "Dün neler yaptın?" Bana mı soruyordu? "Vadi de dolaştım. Afra ve Baybars ile karşılaştım. Sonra da koruma bölümüne gittim. Sen?"
"Ben full çalıştım. Yorgunum. Baybars bana karşılaştığınızı söylemedi. Tuhaf." Omuz silktim. "Kısa bir karşılaşmaydı. Dün yatkınlıkları öğrendim." Evran tebessüm etti. Reha yemeğe dalmıştı. "Yatkınlıklar. Vadide doğan her çocuk 4 5 yaşlarında yatkınlığını öğrenir. Seninde vardır."
"Ben Vadi de doğmadım." Evran bir süre düşündü. "Biliyorum. Ama şimdiye kadar gittiğim tüm yerleşkelerde yatkınlıkları vardı. Burada doğmana gerek yok. Yatkınlığın vardır. Arada kalmış küçük yerlerde yatkınlığını fark etmeyen cevherler var ama yinede çoğu fark ediliyor." Başımı salladım.
"Müdürler fark eder istersen birlikte Müdüre Hanım'a gidelim." Dudak büzdüm. "Müdüre Hanım senin ablanmış." Reha ve İres dönüp bana baktı. Evran başını salladı. "Evet, evet öyle. Kim söyledi?"
"Afradan duydum." Evran yavaşça başını salladı ama yüzü düşmüştü. "Her neyse! Ne yapalım bugün? Boşuz."
Reha uzun zaman sonra ilk kez söze girdi. "Antrenman yapalım. Karmen de görmüş olur bizim antrenmanları." Başımı salladım. "Bana uyar." İres surat asmaya başladı. "Sürekli ya çalış ya antrenman yap sıkıldım!" Reha tebessüm etti. "Sevmiyorsun ama hazır olmalıyız."
"Neye savaşa mı? Savaş şu an var mı yoksa başlayacak mı?" Evran derin bir nefes verdi. "Açıkçası savaş şu an var. Bizden uzakta farklı yerleşkeler savaşıyor ve maalesef bizde bir gün bu savaşa dahil olacağız. Dahil olana kadar kendimizi hazırlayıp savaşa karşı dayanıklı olmaya çalışıyoruz." Başımı salladım.
"Savaşmak istiyor musunuz?" Reha elindeki çatala baka kaldı. Evran bana tebessüm etti. "Tabii ki savaşmak istemiyoruz hatta barış istiyoruz. Barış için bir alt yapı yapmaya çalışıyoruz. Ama şu an aktif bir savaş var ve görmezden gelemeyiz ya da biz savaşmayacağız siz gidin diyemiyoruz. Mecburen içine giriyoruz, kendimizi korumak için." Başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karma~ Son Valero's
خيال (فانتازيا)~ Kısa süreli bir baygınlık geçirdikten sonra gözlerini hiç bilmediği bir dünyada açtı Karmen. Hafızasının çoğu yoktu, parça parça anıları gözlerinin önüne her geldiğinde içinde bulunduğu dünyaya ait olmadığını hissediyordu. Evinin yolunu bilmiyordu...