•8•

20 1 0
                                    

Ted, gülümseyerek kilitli olan kapıyı açıp içeri girdi. Onunla beraber Andromeda da içeri girdi. "Ted, yarın bu kekleri aldığın pastaneye beraber gitmeye ne dersin". Ted, Andromeda'nın bu sözüne gülümsedi. Akşama kadar piknik yapmışlardı, artık hava kararmıştı. Evin içerisi karanlıktan görünmezken Ted vakit kaybetmeden ışığı açtı. Işığı açtıklarında, karşılarında koltukta oturan dokun bakışları, uzun siyah saçlarıyla oturan Severus'u gördüler. Andromeda, Severus'u gördüğünde sıçrayarak Ted'in arkasına saklandı. Ted daha önce Severus'u görmemişti, ama Regulus'un anlattığı kadarıyla biliyordu. Severus sırıttı.
"Muggle bir adamın arkasına sığınman çok gülünç Dromeda".
Andromeda, korkuyla gözlerini kapatmıştı. Başına bunların geleceğini elbette biliyordu fakat bir anlığına da olsa Ted ile beraber güvende olacaklarını sanmıştı. "Severus. Sana güvenmek istiyorum". Severus, Andromeda'ya uzun bir kahkaha attı. Oturduğu koltuktan yavaşça kalktığında Ted arkasında olan Andromeda'ya kollarını sardı. "Biz de sana güvenmek istemiştik". Severus, donuk yüzüyle onlara bakarken Ted'i alt etmenin çok kolay olduğunun farkındaydı. Sadece Ted'e zarar vermek istemiyordu. "Andromeda, kimseye zarar gelmeden gidelim," dedi alçak ses tonuyla. Andromeda yutkunurken "Hayır. O hiçbir yere gelmiyor," dedi Ted kararla. Ted'in bu tavırları Severus'u güldürdü. "Sana yapabileceklerimi tahmin bile edemezsin sevgili muggle arkadaşım. İşimi daha fazla zorlaştırmana izin vermem". Ted, arka cebinde olan sert bir nesneyi Dromeda'ya doğru bastırdı. Andromeda kaşlarını çatarak Ted'e bakarken Ted'in işaretiyle yavaşça cebinden nesneyi aldı. Regulus, iletişim için Ted'e iki yönlü ayna bırakmıştı. Andromeda, aynayı görünür şekilde arka cebine koydu.

*

Kapının çalınmasıyla James, Lily'nin yanından hızla ayrıldı. Lily, hızla atan kalbini sakinleştirmeye çalışıyordu. Hissettiği duygu neydi? Korkuyordu evet ama anlamlandıramadığı başka şeyler de vardı. Derin bir nefes alarak o da mutfaktan ayrıldı.

"Sen neyden bahsediyorsun?!".

Salona geldiğinde Sirius'un şaşkın sesiyle yutkundu. Salonda nefes nefese kalan Regulus, onlara bir şeyler anlatıyordu. "Canını alacaklar," dedi nefes nefese. "Eğer şimdi yetişemezsek,onu öldürecek. Lorda teslim edecek". Remus, sinirle oturduğu yerden kalktı. "Gitmemiz gerekiyor". Sirius ve James başıyla Remus'u onaylarken James, Lily ile göz göze geldi. Lily ne olacaktı? Onu burada Marlene ile yalnız bırakması imkansızdı. Aynı şeyleri Sirius da Marlene için düşünüyordu. "Çocuklar siz gidin. Lily, Marlene ve ben burada kalalım", dedi Peter sakin bir ses tonuyla. James kafasını salladı. "Hadi çıkmamız gerekiyor". Hepsi asalarının yanlarında olduğundan emin olarak kapıya yöneldiler. Sirus, çıkmadan önce ağlayan Marlene'i teselli etmeye çalışıyordu. James, kollarını bağlamış onları izlerken Lily'nin gözleri sürekli James'e kayıyordu. James olmadığı zaman kendini güvende hissetmiyordu. James olduğunda her şey yolunda ilerliyor gibiydi. James de kafasını Lily'e doğru çevirdiğinde göz göze geldiler. James birkaç adımla Lily'nin yanına geldi. "Korkmuyorsun, değil mi Evans?". Lily, korksa bile yalandan gülümsedi. "Korkan senin gibi olsun Potter". James de Lily gibi alayla gülümsedi. Sirius, Marlene ile son kez sarıldıktan sonra kapıdan sırayla çıktılar. Lily ve Marlene bir süre kapıya baka kalmışlardı. Ağlaması duran Marlene, tekrar ağlamaya başlayınca Lily gözlerini devirdi ve Marlene'e sarıldı. "Marlene, artık ağlama. Onlar ne yapacaklarını elbette bilirler. Çapulculardan bahsediyoruz, değil mi?". Lily gülümseyerek Marlene'e baktı. Marlene eliyle göz yaşlarını silerken Lily'e gülümsemeye çalıştı.

*

"Seninle gurur duyuyorum Severus". Tom Riddle, dostça Severus'un omzuna birkaç kez vurdu. Elleri ve kolları bağlı olan Andromeda, karşısında bağlı olan Ted'e üzüntüyle bakıyordu. Kendisinden çok onun için üzülüyordu. Onun tüm bunlarla alakası yoktu. O masum bir muggle'dı. Acıyla Ted'e bakarken Ted sadece yere bakıyordu. Elbette olanların böyle biteceğini biliyordu. Regulus ona her ihtimali detaylarıyla anlatmıştı. Regulus çok iyi bir dostu olduğu için her şeyi kabul etmişti. Sadece Andromeda'nın bu kadar farklı bir kız olmasını beklemiyordu. Eğlenceli, güzel ve cesur bir kızdı. Beraber geçirdikleri bu kısa zamanda ondan hoşlanmıştı. Beraber bir geleceklerinin olmayacağını bilmek acı vericiydi. "Lordum, muggle'ın bir suçu yok". Severus, Tom Riddle'a bakmadan konuşuyordu. Tom Riddle kahkaha attı. "Severus. İçinde kalan son merhamet kalıntılarını bu iğrenç muggle için harcamamalısın dostum". Bellatrix dahil herkes kahkaha atarken Andromeda bağlı olduğu ve ağzının bantlı olduğu sandalyede bağırıp çırpınmaya çalıştı. Herkesin gözü ona dönerken Tom Riddle sinirle onun yanına geldi. Hızla ağzındaki bantı çekerken Andromeda acıyla bağırdı. Ted, üzüntüyle Andromeda'ya bakıyordu. "Sana son bir şansı verecektim Dromeda fakat seni öldürmem için elinden gelen her şeyi yapıyorsun". Elindeki asasıyla Andromeda'nın çenesini kaldıran Tom Riddle, ona tiksinerek bakıyordu. Andromeda, hışımla başını çevirdi. "Sana ve senin Ölüm Yiyenlerine lanet olsun", diyerek bağırdı. Tom Riddle kaşlarını çatarak asasını Andromeda'ya doğrulttuğu esnada kapı gürültülü bir şekilde açıldı.
"Expelliarmus!".
James, tereddütsüz Tom Riddle'a doğrulttuğu asasıyla masanın tam karşısında duruyordu. Tom Riddle, bu beklenmedik misafirler karşısında oldukça hazırlıksızdı. James, elinde Tom Riddle'ın asasıyla korkusuzca ona bakıyordu. "Artık yeter Riddle". Sirius, James'in yanındaydı. O da asasını tam karşısında tutuyordu. Remus ve Regulus arkalarında duruyordu. Tom Riddle kahkaha atmaya başladı. "Potter, potter. Sen gerçekten cesur bir çocuksun ama... çok büyük bir eksiğin var. O da kesinlikle büyü yapmak". Sözlerini bitirir bitirmez elini şıklatan Tom Riddle, masadaki herkesin asasını James'lerin olduğu tarafa yönlendirmesini sağladı. Bellatrix sinsiliğini kullanarak "Expelliarmus!" Diyerek asasını James'e tuttu. James, ne olduğunu anlamadan hem kendi asasını hem de Tom Riddle'ın asasını kaybetmiş, büyünün gücüyle duvara çarpmıştı. Sirius sinirle "Seni lanet olası cadı! Sersemlet!," diyerek Bellatrix'e asasını doğrulttu. Bellatrix, oturduğu sandalyesinden şiddetle yere düştü. Tom Riddle sinirle tekrar aldığı asasını onlara doğrulttu.
"Ne istiyorsunuz! Ölmeyi mi?!".
Sirius ve James nefes nefeseydi. Regulus bir adım attı. "Dromeda'yı bize ver Tom. Gerisine karışmayacağız". Regulus'un yanında olan Remus sinirle kaşlarını çatarak ona baktı. Tom Riddle, yanlarında elleri bağlı olan Andromeda'yı eliyle onlara doğru itti. Elleri bağlı olan Andromeda hızla yere düşerken Ted korku içinde bağırdı. Tom Riddle yine gülüyordu. "Bu cadıyı almanız karşılığında bana yemin etmen gerek Regulus,büyücü yemini".
James, kaşlarını çattı. "Sana yemin edebileceğimizi de nerden çıkarttın". Tom Riddle, yavaş adımlarla Andromeda'nın yanından geçerek James'in yanına yaklaştı. "Senin gibi küçük çocukların anlayamayacağı şeyler yapıyoruz ufaklık. Sen bunlara karışma". James, dişlerini sıkıyordu. "Sen ve senin ahmak arkadaşların beni durdurabileceğinizi mi sanıyorsunuz? Daha doğru düzgün büyü bile yapamıyorsunuz. Zavallısınız. En çok da sen Potter, ukala ve zavallısın". Masada oturan Severus, James'e bakarak gülümsedi. Onun bu kadar sinirlendiğini görmek acımasızca Severus'a zevk vermişti. Tom Riddle, arkasını dönerek Severus ile göz göze geldi. "Haklıymışsın Severus. Sadece mide bulandıran bir sinekten ibaret". James sinirle önünde duran Tom Riddle'a hiddetle bir yumruk attı. Tom Riddle, sıkı sıkı tuttuğu asasını James'e doğrulttu.
"Cruciatus!".
Sirius ve Remus, hızla James'in önüne geçmeye çalışsalar da James çoktan lanetin etkisi altına girmişti. Yere düşen James, gözbebekleri görünmeyecek kadar bilincini yitirmiş, yerde kolları ve bacakları kasılıyordu. Yanında duran Sirus, ellerini tutmaya çalışsa da James lanetin etkisi ile korkunç acı çekiyordu. Bilincini yitirmek üzereydi. "Sana yemin edeceğimi söyledim Tom. Kes şunu". Regulus korku içinde Tom'a bakıyordu. "Senin neler yaptığını Dombledore'a söylemeyeceğiz Tom. Tek istediğimiz Ted ve Dromeda. Kes şunu Tom".
Tom Riddle, zevk içinde James'in yerde kıvranışını seyrediyordu.
"Severus. Ölmesini istiyor musun? Yanıma gel".
Severus, James'e yaptığı lanetten beri sadece masaya bakıyordu. Tom Riddle'ın yanına gitmeden sadece oturuyordu. "Buraya gel Severus".
Severus yutkundu. Oturduğu sandalyeden yavaş ve gürültüyle kalktı. Odadaki tek ses James'in acı çeken inlemeleriydi. Gözlüğü çoktan yere düşmüş ve kırılmıştı. Severus yavaş adımlarla Tom'un yanına geldi. Tom ona bakmadan sadece acı içinde kıvranan James'e bakıyordu. "Ne dersin Severus. Ölmesini istiyor musun?".
Severus yine yutkundu. Karşısında çoktan ağlayan Sirius ve James'e yardım etmeye çalışan Remus vardı.
"Severus bu senin ve James'in meselesi değil. James'in senin için ne yaptığını biliyorsun".
Sirius yerde yatan James'in yanından konuşuyordu. "Şu anda kötü tarafta olan o değil Severus".
Severus, Tom Riddle'a dönerek "Efendim, Potter'ın şu anda ölmesini istemiyorum. Regulus ile anlaşma yapılmalı".
Tom, doğrulttuğu asasını yavaşça James'in üzerinden indirdi. James, büyünün etkisi geçmesine rağmen kasılmaya, nöbet geçirmeye devam ediyordu.Tom kahkahayla "Bir dahaki sefere bu kadar şanslı olamazsın Potter" dedi.
"Regulus. Bozulmaz yemin için yanıma gel".
Regulus, James'e son kez bakarak Tom'un yanına doğru ilerledi. Tom Riddle'ın soğuk ve adete bir ölüyü anımsatan ellerini tutmak bile korkutucuydu. "Bozulmaz yemini biliyorsun Regulus. Severus bizim şahidimiz olacak".

*

Lily, kapının açılmasıyla oturduğu koltukta sıçradı. Saat çoktan gece yarısını geçmiş, Marlene dizlerinde uyuya kalmıştı. Peter ortada görünmüyordu. Marlene'nin başını yavaşça koltuğa yaslarken elinde asasıyla korkuyla kapıya doğru adım atmaya başladı. "Sandığımdan daha ağırsın dostum. Sanki bir kurt adam taşıyor gibiyim". Remus'un sesini duymasıyla rahatlayan Lily, kapıya geldiğinde yan odaya gittiklerini fark etmişti. "Gerçekten çok komik Remus". James'in yavaş ve güçsüz sesi ile Lily kaşlarını çattı. Etraf karanlıktı ve sadece pencereden gelen ışık aydınlık veriyordu. Kapının kenarından onları dinlemeye devam etti. "Yarına kadar iyi olabilecek misin dostum". Sirius, James'in omzuna yavaşça dokundu. Lanetin etkisiyle yüzünde çizikler olan James acıyla gülümsedi. "İyi olmak zorundayım". Lily daha fazla dayanamayarak içeri girdi.
"Siz ne işler karıştırdınız!".
Lily, odaya girdiğinde şaşkınlıkla gözlerini açtı. James yatakta yarı çıplak ve bitkin bir halde uzanıyordu. Üzerinde ve yüzünde çizikler vardı, yatağının kenarda duran yuvarlak çerçeveli gözlüğü kırılmıştı. Bayık bakışlarla Lily'e bakıyordu. Ayak ucunda oturan Sirius ve ayakta bekleyen Remus hızla Lily'nin önüne geçerek James'i görmesine engel olmaya çalıştılar. Lily kaşlarını çatarak Sirius ve Remus'a baktı. "Ona ne oldu". Sirius yutkundu. Remus kafasını kaşıyarak Sirius'a bakıyordu. İkisi de çok yorgun görünüyorlardı gözlerinin altı şişmişti. Lily ikisini ittirerek James'e doğru yaklaştı. Göz göze geldiklerinde James üzüntüyle başını yere çevirdi.

"Tom Riddle. James'e Cruciatus büyüsü yaptı. 5 dakika boyunca".

*
Halen okumaya devam eden olur mu bilmiyorum ama devam edeceğim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

The Marauders•Çapulcular Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin