Telefondan artık canım sıkıldığında kenara bırakıp boş boş etrafı izlemeye başladım. Pazar günleri kahvaltıları dışında çok boş günlerdi sanırım. Her ne kadar babam evde olsa da onunda dinlenmeye ihtiyacı olduğunu düşünerek çok dokunmuyordum.
Yahyalar pazar olmasından dolayı ailecek gezmeye çıkmışlardı. Buğlemler de uzun zamandır gitmedikleri İzmir'e ziyarete gitmişlerdi. Bir biz bir de Yiğit amcamlar buradaydı ama onları da sabahtan beri görmemiştim. Pazar günü onlarda gezmeye çıkmış olmalılardı.
Sıkıntıyla biraz daha bakındım etrafa. Hayatımda ki tüm eğlenceyi bizimkilerin oluşturduğunu bir kez daha anlamıştım. Onlarsız hiçbir şeyin zevki yoktu. Her ne kadar birbirimize dalaşmadan duramasakta bunu inkar edemezdim. Onlarla dalaşmak hayatımın büyük bir kısmını kaplıyordu.
"Hadi hadi hadi hızlı!"karşı eve bir kez daha baktığımda Yiği amcamın koşa koşa çıktığını Ömer'in ise onun arkasında hala gözlerini ovuştura ovuştura uyanmaya çalıştığını gördüm.
"Baba kargalar bokunu yeseydi ya."
"Yediler çoktan yarın için de hazırladılar sen tuvaletten çıkana kadar."
"Günaydın!"dedim ayaklanıp o tarafa seslenerek. Yiğit amcam beni gördüğü gibi yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi. "Oooo aydı günüm. Naber kız cimcime? O andaval baban hala uyuyor değil mi?"
"İyidir amca da öyle bir babam yok eğer çok tatlı minnoş olan babamdan bahsediyorsan evet uyuyor."
"Yazık babanı hala tanıyamamışsın tatlı dedi kan Selim'e."
"Tatlı benim babam."kollarımı göğsümde bağlayıp "siz nereye böyle acele acele?"
"Ömer'e araba kullandıracağım. Gel sende görelim marifetlerini."
"Ben mi?"dedim işaret parmağımla kendimi göstererek. Gözlerimde hafifçe büyümüştü. "Ben motor kadınıyım. Arabayla işim ne?"
"Anca kendinize müslümansınız zaten. Şu arabayı kullanmayı öğrenin artık. Sonra her işi bizden bekliyorsunuz. Baba şuraya götür baba buraya götür. Haydı haydı gel buraya." Anneme mesaj attıktan sonra hızlı adımlarla yanlarına ulaştım. Yiğit amcam şöför koltuğuna geçerken Ömer yanına geçmişti. Bende bekletmeden arka koltuğa bindim. Sanırım bu namaz kıyafetleri benim hayati kombinimdi. Mübarek her yere bunlarla gidiyordum.
Yiğit amcam tam arabayı çalıştırmıştı ki arka kapı açıldı. "Hey bensiz nereye?!"Nisa zıplayarak arabaya bindikten sonra kapıyı kapadı. Benim namaz kıyafetlerimin yanı sıra o süslenmiş değişik değişik tokalar renkli bilezikler hatta yüzük bir takmıştı. Gözlerimi kırpıştırarak bakmaktan başka bir şey yapamamıştım.
"Bende diyordum benim kuyrum nerede?"
"Ben senin kuyruğun değilim abicim! Evlat ayrımcılığı yapmıyoruz değil mi babacım? Bu arada selam Hafsa ablacım."
"Selam."Yiğit amcam cimcime kızına gülerek arabayı çalıştırdı. Gerçekten henüz on yaşında olan bir kız çocuğuna göre fazla cimcimeydi. Vallaha herkese pabucunu ters giydirirdi.
"Sen ne ara uyandın ne ara süslendin mübarek kız?"
"Kız dediğin her an güzel ve süslü olmalı babacığım. Her şeye hazırlıklı." Ömer ile dikiz aynasından göz göze geldiğimizde bana imalı bir şekilde baktı.
"Haklısın abicim. Süslü olmalı kız dediğin?"kendimi baştan aşağı süzüp hala beni dikiz aynasından izleyen Ömer'in taklidini yaptıktan sonra arkama yaslandım. Hiçte bile herkes süslü olmak zorunda değildi. Ben ve namaz kıyafetlerim çok mutluyduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takdir-i ilahi
Humorİmanboy mu ~ ne baktın bilader kitaplarının devamıdır. Öncelikle yukarıda ki kitapları okumanız sizin için bu kitabı daha açıklayıcı kılar İki yazar karakterlerimizi birbirimizin kitabına konuk olarak kattığımız'da bu kadar sevileceklerini tahmin...