Mavi Gecelik (+18)

1 0 0
                                    

Açlık susuzluk uykusuzluk hepsi birden başıma vuruyordu yeterli yemeğimiz vardı fakat bizim tokluğumuz birinin ölümüne neden olmuştu kaç gündür kaç gecedir burdayız bilmiyorum katilin dün gece her birimize verdiği yiyecekler bir kenara Mete'nin cansız bedeni bir tarafa Ilım Mete'nin yanında o korkunç ceset kokusuna dayanarak yatıyordu Emirse arada gidiyor bişeyler anlatıp geri çıkıyordu Bunların hepsi olurken Bestenin garip halleri olayda olmayışı beni süphe içine düşürüyordu ben Ecre Aydeniz burdan Ecre Aydeniz olarak çıkamazsam ölümü tatmışımdır

Kuzey Yıldırım

Ecem Ezgi Atlas Güney ve ben hep beraber bir çember olmuş oturuyorduk neşemiz yoktu mutlu değildik içimdeki korku bende ölürsem diye değildi bende alışırsam diyeydi "Ben çok korktum Atlas" dedi Ecem en çok o korkmuştu ki cesede bakmakta zorluk çekmişti Atlasın göğsünde yatıyordu Artık 12 kişiydik ve bu azalmalara alışsak iyi ederdik yerimden kalktım ve Lavaboya ilerledim "Beni mi arıyordun" Yareni görmemle irkilmem bir oldu korkmuştum ama haklıydı onu arıyordum "Evet sevgilim" elini tuttum ve kendime çektim "Nasılsın" diye sordum "İyi gibiyim peki sen durgun gibisin" kafa salladım "Herkes gibi" diye cevapladım hemen Burnuma gelen yabancı kafayla kafamı kaldırdım Kumsal saçlarını savurarak ilerlerken Bestede onu taklit etmişti bu halleri beni güldürmeye yetmişti "Bunlar ne yaşıyo " diye sordum kahkaha ile "Bilmem" dedi Yaren oda gülüyordu fakat bilmiyordu ki çok güzel gülüyordu

Ecre Aydeniz

"Çağıl" kafasını bana çevirdi "efendim" dedi sakin gibiydi kucağına yatmıştım ve saçlarımla oynamasını seyrediyordum "Burdan çıkarsak ilk naparız" dedim burdan çıkmamız zordu fakat imkansız değildi "Bilmem sana inci kolyeler alırız belki" çenesine dokundum "Hmm belki sanada bir kar küresi alırız" gözlerini açtı "Alla alla neden kar küresi" düşünür gibi yaptım cevabım belliydi "Bağlılık yemini demek benim için" Çağıl sırıttı "Güzelim yapma beni şımartıyorsun" güldüm "Tamam tamam seninle parkada gidelim mi Çağıl hatta seninle barınağada gidelim" sadece gülüyor fazla konuşmuyordu oda yorulmuştu oda üzülmüştü fakat belli etmemeye çalışıyordu bugün ölümcül bi oyun olmicaktı fakat bi oyun oynayacaktık bunun için içimde bir sevinç olsada yinede bir yanım buruktu "Hadi bi şarkımız olsun" dedi Çağıl bi anda "Kumralım olur mu" dedim sevimlilikle hayır anlamında kafa salladım "Sen çok biliyorsun ya sen seç o zaman" güldü bu aralar çok gülüyordu ama gülmek ona yakışıyordu "Son seslenişim yüzyüzeyken konuşuruz" daha önce bir kaç yerini dinlemiştim fakat sevdiğim bir şarkı değildi "Olur o olsun"

Katil

Sigaram yeni bitmişti Ecrenin bir fotoğrafı karşımda dururken diğer tüm çocukların üzerinde kocaman kırmızı bir çarpı vardı kameralara baktım Ecre Çağılın kucağında yatıyordu ve yetmezcesins Ecrenin saçlarıyla oynuyordu benden habersiz yumruk olan elimi masaya vurdum cam masanın kırılmasıyla irkildim "Oha lan o kadar da hızlı vurmadım" güldüm "Çıtkırıldım masa" dedim yerden bir cam aldım ve Çağılın üzerini onunla çizdim ardından ismimin yazılı olduğu ödüllere baktım Kanun Kara ismimi seviyordum Ecreden sonra en sevdiğim isimdi Ecre Aydeniz çok güzel hissettiriyordu sesi hareketleri her şeyi mükkemeldi seviyordum işte onu çok seviyordum
Çağıldan çok seviyordum onu Ecrenin karaladığı bir kaç şiiri duvara asmıştım milyonlarca kez okumuş istiklal marşı gibi ezberlemiştim

Sesin nefesim olmuştu
Sen gitmeden evvel
Umarım mutlu olmuşsundur
Bir başkasının kollarında iken

En sevdiğim buydu yazıp çöpe atmıştı o beğenmediği 4 satırı oysa ben aşık olmuştum çocuklarıma okuyacağım ilk dörtlük hayatımı anlatacağım ilk dörtlük ölümümü anlatan ilk dörtlük bunlarken o bir hiç gibi çöpe atmıştı fakat bilmiyordu onu çok seven birinin olduğunu

Duvarların Arasında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin